!! Olayların geçtiği yeri Harry'nin klibinde ki yer gibi hayal edebilirsiniz, iyi okumalar <3 !!
Louis sinirlice homurdandı ve olta çantasını sırtına yükledi, bu hayatta nefret ettiği tek bir şey varsa o da balık tutmaktı. Fakat yaşlı babasını üzmemek için onunla haftada bir kere balığa çıkardı.
Louis kitaplardan, müziklerden hoşlanan normal bir lise hayatı olan sade bir çocuktu. Tek en yakın arkadaşı Niall ile bütün gün kasaba da zaman geçirirlerdi.
Babasıyla arabaya doğru gittiler, yanda ki pastaneden çörek almışlardı. Hava bugün epeyce karanlıktı sabah 10 olmasına karşın hava da bir gerginlik vardı, ve Louis bu hava da dışarı çıktığı için daha da sinirli ve gergindi.
Arabaya bindiler ve babası yavaşça sahile sürdü, Louis kulaklığını kulağına taktı ve yol boyunca dışarı baktı. Babası ara sıra gözünü ona getiriyordu, göz teması kurana kadar çekmiyordu ve Louis ona bakınca ise güzelce gülümsüyordu. Louis kendisini her zaman babasından daha olgun görürdü. Babası çocukluğunu asla yaşayamamıştı hep yoksulluktan dolayı geçirdiği ya da geçiremediği çocukluğu yüzünden her zaman çocuk kalmıştı.
Louis'nin annesi Johannah da ölmeden önce hep bunu söylerdi, ''baban bir çocuk gibi, lütfen ben gidince onu üzme onun da mutlu olmaya hakkı var...'' derdi hastanede yatıyorken. Louis dolan gözlerini kırpıştırıp babasına gülümsedi. ne zaman babasını görse annesinin bu sözü aklına geliyordu.
Vardıkları zaman Louis arabadan inmiş ve kitaplarını, oltaları, müzik çalarını alıp bulutlu havaya kaldırmıştı gözlerini. Daha sonra esen sahilden daha az esen kığ bir yerlere sandalye çekmişti, babası ona balık tutup, tutmayacağını sormuştu, fakat Louis kitap okumak istediğini söyleyip babasını reddetmişti.
Bir kaç dakika sonra Louis etrafta gezinmeye çıkmıştı, fazla oturmak ona göre değildi.
Denizin kayalıklarının olduğu taraflardan, sahil tarafına inmişti. Deniz bugün fazla dalgalıydı.
Sahilde ilerledi, kulaklığını da takmış soğuk rüzgara karşı yürürken bir ses işitmişti. Biri ''yardım edin.'' diye bağırıyordu.
Louis sesin nereden geldiğini kestirebilmek için tek kulağına taktığı kulaklığı da çıkarmıştı, biraz ilerleyince duvarda 'Denizkızı söylentileri' hakkında posterler görmüştü. Denize doğru yürüdü, o denize doğru yürüdükçe ''yardım edin, lütfen.'' seslerini daha yoğun duymaya başlamıştı.
Bunun erkek sesi olduğunu anladı. İlerledi ve kafasını iskelenin altına çevirdi, bir denizkızı ya da denizadamı görmüştü, gözlerini kırpıştırdı ve tekrar baktı. Gerçekten de bir denizadamıydı uzun kuyruğu, kuyruğu gibi uzun ve suda süzülen saçları olan bir denizadamı kuyruğu iskeleye sıkıştığından dolayı hareket edemiyordu.
Louis paniklemişti, denizadamı ürkekçe gözlerini onda gezdiriyordu. ''beni öldüreceksen bile lütfen beni buradan kurtar...'' demişti yalvarırcasına. ''canım yanıyor...''
Louis, ne diyeceğini bilemiyordu, paniklemişti... Şuan bunlar gerçek değilmiş gibi hissediyordu ya hayal görüyorsa. Denizadamı bir kez daha bağırınca hiç düşünmeden kulaklığını yere fırlattı daha doğrusu düşünemeden çünkü şuan aklını yitirdiğine inanıyordu ve birden denize atladı. Denizadamına yüzdü, yanına varınca onun kolunu kendi kolunda hissetmişti ve böylelikle bunların hayal olmadığını anlamıştı.
Denizadamına baktı, çok güzel bir yüzü vardı, bunların gerçek olmama ve hayal olma payı neydi ki. Soğuk havadan dolayı yüzüne çarpan hava Louis'nin üşümesine ve ayılmasına sebep olmuştu ve hemen derine dalmıştı denizadamının taşa takılan kuyruğunu kurtarmış sonra yukarı çıkmıştı. Denizadamı ile aynanda yüzüp kıyıya yaklaşmışlardı, denizadamı yaralı kuyruğundan dolayı yüzmekte zorlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dead sailors, lost galaxies... | larry stylinson
FanfictionHarry kayıp denizlerin kayıp deniz adamıydı. Louis ise ona kendisiyle birlikte hayatını da vereceği kurtarıcı perisiydi... Peki ya Louis'nin Harry'i bulmasının altında evrenin bir parmağı varsa? Ya onların bu kaderi önceden belirlenmişse? Ya bu bir...