⩩ 6

170 17 1
                                    

Armin gözlerini açtığında yatağındaydı. Başında deli gibi bir ağrı vardı. Nefes aldığı an bile acısı artıyordu. Yatakta dik pozisyona geldi, bir kaç saniye soluklandı. Ağrısının yavaş yavaş indiğini fark etmişti. Ağrı tamamen yok olduğunda yataktan kalkmak için harekete geçmenin sırasıydı.
Elleri ile destek alıp lacivert yorganı üstünden attı ve kendini ileri doğru attı.

Ama nafile.
Ayakları hareket etmemeye yemin etmiş gibiydi. Birkaç saniye durdu. Evet yaklaşık bir beş dakikadır yataktaydı ama nasıl bu hale geldiğini yeni düşünmeye başlamıştı. Sonra aklına en son olanlar geldi. Stres yapmak istedi, ama bunun için fazla yorgundu.
Bu ilk değildi.
Sakince nefes verdi, sanki asönsorde kısıtlı oksijene sahip bir uzay aracında gibi davranan o değilmiş gibi.

Armin'nin ağır bir şekilde klostrofobisi vardı. Ve yıllarca psikolojik destek alsada bunu bir türlü yenemiyordu.

Kalabalık bir şehirde yaşıyordu, bununla baş etmek zorundaydı.

Kaçışı yoktu.

Ama en basitinden toplu taşıma araçlarını bile kullanamazken bu imkansız gibiydi. Sonra bir anda aklına o çocuk geldi.

"Eren."

Üstüne gitmeyin, o da bunu sesli söylediğinin farkında değil. İçi tekrar bir huzurlu doldu.
Belki yaşamışsınızdır; yarına bir işiniz olup bunu geciktirdiğinizde veya erteleyip o işi bıraktığınız da bir his oluşur. Bir rahatsızlık hissi. Öyle ki cumartesi günü ne pazar kaygısı ne de okul kaygısı olmadan eğlenirken bile aklınızın icra bir köşesinde bulunur ve sizi içten içe sömürür. Belki de pazar akşamına bırakılan ödev, son güne unutulan okul projesi gibidir. Ve Eren, Eren'nin gözleri bunu bile unutturup Armin'i ferahlatıyordu.

Kendini artık biraz daha rahat hissettiğinde kalkmak için ikinci defa yeltendi. Çökezlemesine rağmen ayaktaydı. Kendini çok kastığında bu herkesin başına gelecek bir olaydı. Baş ağrısı da, eklemlerinde yer etmiş ağrı da bundandı.

Duvar dan aldığı destek pekte büyük olmayan evde salona vardığında direk olarak arkası dönük olarak kanepeye oturmuş toplu uzun saçlarla karşılaştı.

Ev şuan bile daha çok ev gibi kokuyordu.

"Uyanmışsın."

Cevap vermek yerine belli belirsiz homurtuları daha uygun gördü Armin. Kahve saçlı oğlanın yanına oturduğunda artık yüzleri birbirlerine tam olarak dönüktü.

"Şimdi daha iyi hissediyor musun?"

"Evet... Ben olanlar için üzgünüm, yani sana zahmet vermek istememiştim."

Eren dostça bir gülümseme sundu.

"Sadece beni reddetseydin belki bunlar olmazdı."

Fakat gülümsemesinin aksine sözleri biraz iğneleyeciydi. Söylediği şeylerin farkına vardığında kurtarmak için daha da gülümsemiş ve sarışın oğlanın omzunu güçsüzce tutmuştu.

"Hey... Bak orada yaşananlar normaldi. Herkes yapmaması gereken hatalar yapar..."

Eremin sözlerinin sonu Armin'nin gözlerini doldurmaya başlamıştı.

"Armin."

Yaşanan olayların dışında daha az itaatkar bir sesle konuştu Eren.

"Anlatabilirsin."

Armin hızla başını sallamıştı. Biliyordu psikolaklar ona samimi gelmiyordu. Sadece para için sizi dinleyen biri olduğunu düşünün.

"Eren zorunda değilsin bak."

"Seni anlıyorum."

Bir anda Armin hiç olmadığı kadar dikkatli dinlemeye başladı.

"Seni zorunda olduğum için değil, istediğim için dinliyorum. Çünkü senin yolundan bende geçtim. Ve o bataklığı iyi biliyorum, emin ol bir sonu yok."

Daha Eren cümlenin noktasını koymadan sarışın oğlanın boynunda ağlarken buldu. Evet fazla samimiydi, ama Eren burnuna dolan hafif okyanus kokusundan rahatsız değildi. Sanki herşeyi durdurup o anda sonsuza kadar takılı kalmak istemedi.

Armin'nin henüz hikayesini bilmiyordu aynı şekilde Armin de Eren'in. Ama ikisi de öğrenecekti. Hem hikayelerini, hemde hikayelerinin çatıştığı yeri.

:-|

*Psikolokların mesleğine fazlası ile saygım var ve çok sevdiğim bir alan. Sadece bunun bir kurgu olduğunu ve herşeyin gerçeği yansıtmadığını bilin.
İyi günler, sizi seviyorum.

-izumi
07 Mart 2022
Tamamlandı.

🎉 🖇️ 𝘤𝘭𝘰𝘴𝘵𝘳𝘰𝘧𝘰𝘣𝘪𝘢/ ִֶָ ꒷꒦ hikayesini okumayı bitirdin 🎉
🖇️ 𝘤𝘭𝘰𝘴𝘵𝘳𝘰𝘧𝘰𝘣𝘪𝘢/ ִֶָ  ꒷꒦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin