third part: a habit of felix

346 39 8
                                    

Çocukluktan beri en yakın arkadaşım, Felix. Acımasız uçurum kıyılarına dahi güneşi getirebilecek kadar güzeldi o, görünüşüyle ve de olduğu kişiyle benim için bir melekten farksız diğer yarımdı. Bunca zamandır onu kırmayı, ağlatmayı dahi göze alamazken hayatında sürekli değişen o adamların onu nasıl yıprattığını görmek benim için katlanılmaz bir çile gibiydi. Ufacıkken dudaklarında taşıdığı ve yaşıyla birlikte büyüttüğü güzel gülümseyişinin her geçen gün biraz daha solduğunu hissediyordum ve buna engel olmaya çalıştığımı sanarken, belki ben de ona zarar verenlerden birine dönüşüyordum. Bugün bu düşünceyle çıkmıştım yola, ondan özür dilemek için çok sevdiği brownilerden almış ve evine gelmiştim. Kapıyı tereddütlü bir bakışıyla açtığını görünce göğsümde acıyla kıvranan kalbimi hissettim yine, benim varlığımdan mutlu olsun istiyordum sadece, böyle ürkek gözlerle değil her zamanki gülüşüyle karşılasın istiyordum beni. Elimdeki paketi kucağına bırakıp içeri geçtiğimde "Olan oldu bir kere, ben ne kadar kızsam da artık bir dövmen var." diyerek ona fırsat tanımadan konuşmaya başlamıştım.

"Ama bu yüzden arkadaşlığımızı bitirecek değiliz, değil mi?"

Sahte bir neşeyle zorladığım kelimelerimin hemen ardından kollarımı ona açmış ve ufak bedeniyle göğsüme sığınmasını beklemiştim. Önce kucağına bıraktığım kutuya düştü bakışları, şeffaf kısmından görünen brownieyi fark edince zapt edemediği mink bir tebessüm yerleşmişti çilli suratına. Güzel gözlerini saklayan kısık bakışlarını aşağı eğmiş, anlaması güç gülüşüyle titrek dudaklarını büzmüştü. Böyle yaparak kendince bu sevincini saklamaya çalışıyordu, belki karşısında başkaları varken başarılı da oluyordu ancak mutluyken takındığı ifadesini ezbere bilen beni elbette ki bu kadar kolay kandıramazdı.

Sonunda küçük bir teşekkürle onun için aralanmış kollarıma çekildiğinde onu sıkıca sarmalayıp saçlarına minik bir öpücük kondurmuştum.

"Eğer akşam yemeğini yemediysen ona dokunamazsın yalnız." diye ardından seslendim, çoktan kucaklayışımdan sıyrılmış ve parmak uçlarında sekerek attığı adımlarıyla mutfağa doğru yol almıştı.

***

"Kız arkadaşınla nasıl gidiyor?"

Felix'in yatağına oturuyorken getirdiğim brownie ve yaptığı kahveyle her zamanki sakin akşamlarımızdan birini tüketiyorduk. "Ayrıldık." dedim ağzımdaki lokmayı çiğnemeye devam ediyorken.

"Ne zaman?"

"Bir hafta falan oldu."

"Yine terk edildin değil mi?"

"Yep."

Bir süre sessiz kalmıştık, Felix anlam veremediğim bir ifadeyle seyrediyordu kahvesinin üstünde eriyen köpükleri. "Yakında yeni bir tane bulursun, merak etme." diye konuştu çok sonra. Tam karşımda ışıldayan gözlerini bana kaldırmış ve ifadesiz suratında minik bir gülümsemeyi kıpırdatarak kenetlemişti bakışlarımızı.

"Yeni bir tane bulmayı düşünmüyorum, staja devam ederken başka bir kız arkadaşla uğraşacak ne vaktim ne de enerjim var." diyerek parmaklarıma bulaşmış çikolatayı yaladım. Konuşmamın ardından Felix yine bir sessizliğe doğru kaybolmuş, beni de o sessizliğine mecbur etmişti. Yüzündeki donuk ifadesi ve yere indirdiği kısılmış bakışlarıyla duruyordu öylece, az önceki tebessümü hala oradaydı ve bir an için küçük bir titremeyle dudaklarının büzüldüğünü görmüştüm.

butterfly effect | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin