( ARKADAŞ )
Alnımda ki çatılı kaşlarım sinir ve gerginlik ile başıma ağrılar sokuyor ben ise bu durumdan, içimden şikayet etmekten başka bir şey yapamıyordum. Üniversite hayatım hiç filmlerde ki gibi gitmiyordu açıkçası. Sürekli onun yeşil gözlerini düşlemekten ve de aptal şımarık adamın hareketlerini düşünmekten kendime ve derslerime odaklanma sorunu ile baş başa kalıyordum. Ne ara kalbimde yıllarca benimle birlikte büyüyen yeşil gözlerinin yanına o ukalâ kendine aşık adam düşüncelerim de, katıldı bilmiyordum ama içimden bir his bunun hiçte hayra alamet olacağını söylemiyordu. Sabah 9.30'da olan dersten sonunda çıktığım da gelecek ders saatine kadar kocaman taş sütunları olan koridorda yolunu kaybetmiş ve yine bozuk para atarak, yönünü seçmeye çalışan Hicran olmak istemedim. Adımlarım nereye gideceğini çok iyi biliyor bense kendime, kararıma iç çekmekten başka bir şey yapamıyordum. Korkuyordum kütüphane gittiğim de yine onun haylaz renkte ki ela gözlerini, görmekten ve saçma sapan okuduğum kitabımdan yorumlar çıkarmasından. Gerçekten çok korkuyordum. Sanki gözleri bir süzgeç gibiydi her şeyi, herkesi aynı anda süzüyor ve düşüncelerini alnından okuyor gibiydi. Derin bir iç çektim onun dediği sözleri hatırlamak canımı çok sıkıyordu ama belli edemiyordum.
" Korkma bir daha asla geç kalmayacağım bak ölmedin işte geldim yetiştim Beril "
Kalbimde ki ilmek, ilmek işlenen düğümler boğazıma saniyesin de dizildi. Beril... Bu isim, bu cümleler neden bu kadar yakıyordu neden sanki çok derin bir anlamı varmış gibi boğazıma bile düğüm yapıyordu bilmiyordum. Bu kalbimde ona ait başlayan her neyse adını bile söylemek ya da koymak istemiyordum. Kaçıyordum bunun farkındaydım ama kaçmak bu saçma hislerime isim vermekten daha iyiydi benim için. Serhat Meral... Kalbimde benimle birlikte büyüyen adamın ismine ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Biliyorum biz sevgili hiç olmadık, ya da normal insanlar nasıl hoşlandığı biri ile konuşursa biz onunla konuşamadık hiç. Ama ona duyduğum beslediğim bu aşk, bu sevgi bambaşkaydı. O benimle olmadığına rağmen başka bir erkeğe bu denli sıcak duygular ve şefkat hissetmek beni suçlu yapıyordu. Sanki çocukluk anılarımızı kirletiyor Filistin sokaklarında ki hatıraları kaybediyor gibi hissediyordum. Refhan onun karakterinin tam tersi birisiydi. Serhat utangaç, düşünceli, bir insanın ona dediği veya eleştirdiği şeyleri hayatında amaç haline getirir ve sürekli bunun için savaşırdı. Ama onun şımarık ela gözleri hiç böyle değildi utangaç yerine tüm günahı kendine toplamış bir ukalâ tavrı, düşünceli rolü yapan ama umursamayan ve insanların hakkında ona dediği veya eleştirdiği şeyleri gram kafasına ve düşüncelerine bile katmayan bir kişiliği vardı. Açıkçası ne kadar sinirlensem de bu huylarını bazen, yani arada bazen seviyordum. Omuzumda ki kitaplarım ve defterlerim dolu çantamı daha da omuzuma sabitlediğim de bu saçma kıyaslamayı, durdurmak adına derince nefes verdim. Üniversite koridorunda durmuş iki erkeği kıyaslıyor ve bundan gram rahatsızlık duymadan bir de burada duruyordum. Gerçekten akıllanmıyordum bazen ona taktığım şımarık lakabını ben de üstüme alabiliyordum farkındayım, ama bunu o ela gözleri söylese asla kabul etmez binlerce itiraz dizer ve kuyruğunu dik tutmaya çalışan kediler gibi ardıma bakmadan yürürdüm. Bazen onun o şımarık gözlerine gereğinden fazla, gard aldığımı hissediyordum ama bu his onun çocukluğumu hatırlatan yeşil gözleri ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖMÜLÜR 1| Kitap Oldu
RomantikKendimi bildim bileli onu seviyordum işte. Biz çocuktuk büyüdük benimle birlikte ona olan,aptal platonik aşkım koca bir dünya olmuştu içimde. Filistin sokakların'da o taş kaldırım da her sabah eksik dişlerim ile onu beklerdim, küçücük kalbim de ve b...