Fotoğraf

18 2 0
                                    

   "Şu lanet şehir, içinde kendimi bile bulamıyorum. Telefon çekse ya bari."
Sonra başımı kaldırdım, gökyüzüne doğru uzandım, yıldızlara dokunmaya çalıştım. Dokunamadım. Sonra karardı gözlerim, yavaş yavaş kaybettim o nokta kadar yıldızların ışığını. Ve sonra çıktı ruhum bedenimden, kim bilir nereye kaçtı.
     Yağmurdan sırılsıklam olmuş saçlarım yere su damlatırken sessizce kapıyı açtım anahtarımla. Sessizliğimin nedeni köpeğim Puding'in uyuyor olmasıydı. Yani ben öyle sanıyordum, ta ki avuç kadar burnunu büze büze havlayarak yanıma gelene kadar. "Sen yine mi uyumadın? Böyle giderse uyuman için sana ninni söylemek zorunda kalacağım oğlum." çantamı koltuğa fırlattım ve Puding'i kucağıma aldım. Henüz uzamamış tüylerini okşamaya başladım. On dakika boyunca Puding'e sarılarak tavanı izledikten sonra mama kabına biraz mama doldurup banyoya yöneldim. Aynadaki yansımamla göz göze geldiğim saniye benim için ürperticiydi. Insan kendinden bile ürperir miydi? Buz gibi suyun altına girdim ve beș dakikalık bir duș aldım. Siyah pijama altımı ve kırmızı sweatimi geçirdim üstüme. Yaz mevsimiydi oysaki, ama dışarısı da içerisi de bir buzul çağıydı benim için.

Adım Kardelen Yalın. Ailemi seviyorum. Çevrem annesi ve babası ayrı ya da kavgalı olan birsürü insanla dolu olunca anlık "Ailemden nefret ediyorum." diyecek gibi oluyorum. Arkadaşlarımdan sık duyduğum bir cümle bu. Benim ailem ise sevecen ve gayet normal insanlar. Liseyi bitirir bitirmez İstanbul'a taşındım. Küçük bir apartman dairesinde Puding ile yaşıyorum şimdi. İstanbul'u tercih etmemin tek nedeni iyi bir üniversitede okumak istemem. Şimdi yetenek sınavlarına hazırlanıyorum ve umuyorum ki iyi bir tasarımcı olabileceğim. Hayatım ise normalce geçip gidiyor işte. Sadece kaybettiğim bir ruh var, onu arıyorum yıllardır. Ne zaman, nerede ya da kimde bulurum, bilinmez. Ama bulacağım.

Saat 06.17, gereksiz bir heyecanla uyandım. Hiçbir rüya ya da kabus görmedim, ama heyecanlıydım işte. Sanki bir şeyler olacaktı ve bu beni epey korkutuyordu. Puding yanıma kıvrılmış uyuyordu. Hayallere dalmıştı. Belki bir paket mama belki de kırlarda koştuğunu görüyordu rüyasında. Yavaşça doğruldum ve baş ucumda duran bilgisayarımı açtım. Ekranın açılmasıyla birlikte gelen loş mavi ışık Puding'i rahatsız etmiş olmalı ki hafifçe gözlerini açtı. Önce gezindim biraz internette, sitelerde. Bir ara Pinterest'e girip ünlü moda tasarımlarını incelediğimi hatırlıyorum ama orada pek vakit kaybetmeden ana sayfada buldum kendimi. Arama çubuğuna boş boş bakıyordum. Bir şey yazmak istiyordu parmaklarım ama ne olduğunu söylemiyorlardı. "Fotoğraf " yazıverdim "Cemal Süreya" . Fotoğraf, en sevdiğim şiirlerdendi, okumaktan asla bıkmadığım. Sayfa yüklendikten sonra okumaya başladım dudaklarımı oynatmadan:

Durakta üç kişi /Adam kadın ve çocuk/Adamın elleri ceplerinde/Kadın çocuğun elini tutmuş/ Adam hüzünlü/Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü/Kadın güzel/Güzel anılar gibi güzel/Çocuk/Güzel anılar gibi hüzünlü/Hüzünlü şarkılar gibi güzel

 Cemal Süreya

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ȘehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin