14. Bölüm

250 17 56
                                    

Ship bölümü. İstek üzerine yazılmıştır. Devamı gelecektir. 

elnr1771

Bunun Ana hikayem ile bağlantısı yoktur.
Alternatif Tarih

------------------------------------------------------------

Sinirden dişlerini sıkıyordu. Askerler silahlarını almıştı...Ve onu demir bir kafese kapatmıştı. Semerkant'a kadar öyle gidecekti. Sinirle kafesin zeminine baktı. 

........

 Sarayda yanında iki asker olduğu sürece dolaşmasına izin vardı, zaten onlar her yere girmesine izin vermiyordu. Geldiğinden beri kimse ona saygısızlık etmemişti Bahçeye çıkmasına izin verilmişti. Timur genelde seferdeydi. Çiçekler ile ilgilenip ilgilenemeyeceğini sorduğunda askerler hiç bir şey söylememişti. Ertesi gün ona bahçenin boş bir yerini göstermişlerdi. Kendine ufak bir bahçe kurumuştu orada. Bir gün yine oradayken Timur'un uzaktan ona baktığını fark etti. Göz göze geldiler. Işine geri döndü.

"Bahçıvanlar varken niye çiçeklerle sen ilgileniyorsun?"

Irkildi. Başını çevirip Timur Imparatorluğuna baktı. Yanına nasıl o kadar sessiz gelmişti?

"Çiçeklerle uğraşmayı seviyorum efendim."

Timur ona çözemediği bir ifadeyle bakıyordu.

"Kendi bahçendeki çiçekleri de sen mi yetiştirdin?"

"Çok azını. O kadar vaktim olmadı hiç."

Timur bir şey demeden ayrıldı. Osmanoğulları da işine geri döndü. Bir anlam verememişti bu konuşmaya. Timur onunla nadiren konuşurdu.

Yemeği Timur ile birlikte yiyordu. Ilk geldiğinde saray ahalisi ile yemişti ama sonra saati değiştirmişlerdi. Timur onlarla yemiyordu. Işleri yüzünden demişlerdi ama tartışılırdı. O da saray halkıyla yemeyi sevmezdi.

Acaba kardeşleri şu an ne yapıyordu? Isyan ettikleri için kızgın değildi. Onu öldürmediği için Timur Imparatorluğu'na kızgın mılardı  acaba?

Hasta gibi hissediyordu. Heralde dörde bölündüğündendi. Babası da her ne kadar belli olmasa da bölündükten sonra asla eskisi gibi olamamıştı. Padişahı ölmüştü ve büyük ihtimalle onun dört oğlu taht için savaşıyordu. Burada kendi ülkesinde olup bitenlerden sadece Timur Imparatorluğu söylerse haberi oluyordu. Dışarı ile bağlantısı azdı. Birkaç kere kaçmayı denediğinden ve iki tanesinde neredeyse başardığından çok daha sıkı önlemler almışlardı.

......

O günden beri Timur İmparatorluğu onunla her gün konuşmaya başlamış, samimileşmeye başlamışlardı. Timur imparatorluğu sertti, ciddiydi ama kendini gösterdiği kadar değildi. İtiraf etmeliydi ki ondan biraz hoşalnıyordu. 

Timur Imparatorluğu ona birlikte şehre inmeyi teklif edince çok şaşırmıştı. Kendilerini gizlemeden hem de. Nezaket amaçlı sorulmamış gibiydi o yüzden kabul etti.

Şehirde yanlarından geçtikleri herkes onlara dönüp bakıyordu. Timur sık sık şehre iniyor olmalıydı ki gittikleri çoğu yerde esnaf ile samimiydi. Osmanoğulları da şehre inerdi ama kendini gizlerdi. Konuştuğu yaşlı bir kahveci dışında kimse onun Osmanoğulları olduğunu anlamamıştı daha. O da kimseye söylemeyeceğine söz vermişti. Bir çocuk ilgi ile onun bağlı kanatlarına bakıyordu. Tüyleri kavramak için elini uzattı ve tüyleri biraz çekiştirdi. Osmanloğulları arkasını döndü, çocuk korku ile ona baktı. Kanatlarını bağlı haliyle açabildiği kadar açtı ve altın sarısı tüylerden birini yolup ona uzattı. Çocuk istemedi. O sadece kanatlarına dokunmak istemişti.

 Timur birisi onun kim olduğunu sorunca cevap veriyor, insanların ilgisi artıyordu. Osmanoğulları bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştı. Timur'un onu gösterip böbürlenmek için buraya getirdiğini düşündü ve sinirlendi. Timur sinirini fark etmiş olacak ki onu çekip daha tenha bir yere götürdü.

"Beni buraya gelirken kafesin içinde yeterince gördüler zaten, buna gerek yoktu."

Timur İmparatorluğu niye kızdığını anlamıştı.

"Böyle bir amacım yoktu. Geri dönüyoruz."

O günün akşamı Osmanoğullarına bir demet beyaz lale getirildi.









Rastgele countryhumansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin