Bölüm 1

4 0 0
                                    

Halil o gün eve yorgun dönmüştü. Başının ağrıdığını hissetti. Gün boyu yorucu iş temposundan olsa gerek. Sabahları gazete dağıtıyordu, tabi bunun olabildiğince erken uyanması gerekiyordu. Gün daha aymadan Halil her zamanki gibi uyanıyor, üşümemek için kalın kıyafetlerini giyiyor ve erkenden karanlıkta işe koyuluyordu.

O gün 5'te evden çıktı. Hava soğuktu. Motosikleti sürerken bir eliyle montunun fermuarını kapatmaya çalıştı. Beceremedi, durdu. Bir sigara yaktı. Ara sıra gökyüzüne dumanını savurdu. Yaklaşık olarak 10 yıldır sigara içiyordu. İlk sigarasını Lale ile içmişti. Bir sinema çıkışında. Birlikte yürüyorlardı sakin kaldırımlarda.  O günü güzel hatırlıyordu.

Tekrar çalıştırdı motorunu. Akan trafikte motosikleti sürmeyi daha çok seviyordu. Boş düz yollarda şoförlerin uykusu gelir ya, Halil de diri olmak istiyordu. Depoya vardı. Gazeteleri teslim aldı. Aklında bir şablon vardı tabi ki. Önce kime dağıtırsam hangi sıralamayla gidersem daha çabuk işim biter daha az yakıt yakarım diye baya plan yapmıştı kafasında. 4-5 aydır artık son güzergahından emindi. Her uğrayacağı yeri ezbere biliyordu. Öyle yabancı filmlerdeki gibi Halil'i bahçeli evlerin önünden geçerken gazeteleri çimenlere fırlattığı düşüncesi aklınıza gelmesin. Burada işler öyle yürüyor, çünkü öyle evlerimiz yok. En büyük sorun buradan başlıyordu. Motosikletinden iner, kilitli kapıların bir köşesine gazeteyi sıkıştırırdı her seferinde, eğer dış kapı açıksa mutlaka içeri girer daha güvenli bir yere koyardı. Memlekette olmaz olmaz diye bir şey yoktu. Bazen gazeteler kaybolabiliyordu. Kim alır diye sormaya lüzum yok. Canı okumak isteyen insanları kütüphanelerden sorsak da bazen de en olmadık şekilde en olmadık yerlerde içimize doğunca gazete sizlere ömür. Gazetesine o gün ulaşamayan hemen Halil'i arar.

- Bugün gazetemi bırakmış mıydın? Ben göremedim de. Bir sormak istedim.

-Tabi ki. 

- Dağıtıma çıkmadın sandım.

 Aslında bu sadece bir kez olmuştu ama insanlar tekrarını bekliyorlar demek ki. Akıllarında yer etmiş bir şekilde. Her gün teslim edebilmesi takdire şayan sayılmıyordu. Vazife, mecbur yapacaksın gibi bir durum. 

- Anne, ağrı kesici yok mu?

- Çorap çekmecene bakmayı dene, uyuyorum ben. Biliyorsun yerini. Bunu bana sormana gerek yok herhalde. 

- Orada göremedim.

- Çorapların altında kalmıştır, bir daha bak. Dün görmüştüm ben.

Bazı günler hava çok soğuktu. Kar, buz üstünde düşe kalka çok defalar gazete dağıtmıştı. Hatta bazı günler elleri o kadar üşüyordu ki, bazı apartman girişlerinde bir petek bulduğunda ellerini ısıtmadan dağıtıma devam edemiyordu. Çok zamanını almadığı için bu kayda değer bir işti. Uykundan biraz feda edince geriye kalan bütün gün senin olabiliyordu. 

Ağrı kesiciyi buldu. Mutfaktan her evin olmazsa olmaz ölçü kabı su bardağıyla içti. Cep telefonunu eline aldı. Gelen mesaj, mailleri kontrol etti. Bir kaç mesaja geri döndü. Bir espriye güldü.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İyiler ÖldüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin