5. BÖLÜM

66 2 0
                                    

Multimedya 'da: Efe KORKMAZ :)
Bahçede bir banka oturmuştuk.
- Senin için sorun olmaz umarım.
- Neden ki?
- Yani hani şimdi zil çaldıya...
- Ha o konu yok ya önemli değil hem baksana senin konun daha önemli gibi
- Evet yani hayır
- Ee seni bekliyorum anlat bakalım.
-Eee nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Adım Melis. dedim ve elimi uzattım. Önce bir bana birde elime baktı, sonra sinsice gülümseyip elini uzattıp.
- Yağmur. dedi. Bu kızı hiç sevmemiştim tehlikeli birine benziyordu. * Bu kızdan uzak dur ya da ama önce işini halletmelisin. *
- (yüzüme yerleştirdiğim sahte bir gülümsemeyle) Tanıştığımıza memnun oldum.
- Ben de dedi.
-Eee şey o konuşmalarınıza kulak misafiri olmuş olabilirim.
-Önemli değil.
Tam 40 dakika boyunca beraber konuştuk güldük. Sanki iyi kız gibi geldi fakat sen sen ol kızım herkeze güvenme. Zilin sesi kulaklarımızda yankılanırken
-Baya konuştuk ve umarım dersten kaçmak senin için sorun olmaz.
- Önemli değil, ders dinlemektense seninle burada sohbet etmek eğlenceliydi. Biliyorsun bu okulda yeniyim ve hiç bir bilgim yok. Senin kadar komik ve tatlı bir arkadaşımın olması güzel bir şey.
- Teşekkürler seninlede sohbet etmek eğlenceliydi.
Yakasında nöbetçi kartı olan çocuk yanımıza koşar adımlarla yanımıza geldi. Kesik kesik, nefes almaya çalışırken
-Müdüre hanım sizi çağırıyor.
dedi ve tekrar koşar adımlarla yanımızdan uzaklaştı.
-Hesap verme zamanı.dedim ve güldü.
-Aynen öyle.
Bu kız iyi gibi yani sadece gibi.
******
Müdüre hanımın odasındaydık.
- Hoşgeldiniz çocuklar, Yağmur yeni geldiği için ikinizide affedebilirim nede olsa daha ilk haftalardan tutanak yemek istemez heryalde Yağmur arkadaşın ama sadece bir soru soracağım. 40 dakika boyunca nerdeydiniz?
- Hocam biz- tam konuşacaktım ki Yağmur araya girdi.
- Benim hatam onu ben zorladım yani iyi anlaşıyorduk ondan bana okulu anlatmasını istedim. Biz sadece çöp kutusunun yanindaki bankta oturuyorduk. Ben yeni geldiğim için sadece bu seferlik uyarsanız.
Bende yalvarırcasına Müdüre hanıma baktım. Müdüre hanım bana kocaman gözlerini devirip
-Melis bana öyle bakmayı kesermisin. Gidebilirsiniz yalnız bir dahaki seferine direk tutanak tutarım haberiniz olsun.
-Birdahaki sefer olmayacak bize güvenebilirsiniz.
- Iyi hadi gidin gidin daha bir sürü işim var. Sigara içenlerinizle uğraşacağım daha. der demez kapı bir anda açıldı. Istem dışı olsada kapıya çevirdim. Kapıda bir adet tescilli mal Kaan ve onun büyük büyük tescilli mal opan arkadaşı Alp' i hatta asli şok Cenk' te burdaydı. Cenk'i görünce istem dışı azım kocaman açıldı.
Dudağının kenarı kıvrılırken beni resmen edepsizce baştan aşağı süzdü, tam önünde durak Kaan' nın gözlerinin içine baktığımda beni öldürmek istermişcesine gözlerimin içine baktı.
Hemen gözlerimi kaçırıp
- Hadi gidelim. dedim ve odadan çıktık.
- Sarışın fena sayılmazdı. Yalnız çocuk seni gözleriyle soydu.
- İşim olmaz.
- Benimdir o zaman.
-(tek kaşımı kaldırıp) yaa...
- Nee
- Hiiiç.... dedim ve gülmeye başladık. Merdivenlerin başına gelince
- Görüşürüz. dedim.
- Bir daha ki teneffüste yanıma gel biliyorsun yeniyim.
- Tamam. dedim ve sınıfa doğru yürüdüm.
Sınıfa girince bana soru sorarcasına bakan 4 çift göze bakıp yanıtlayamayacağım sorularını pas geçip
- Ee neler oldu sınıfta?
Efe hemen anlatmaya başladı.
- Öncelikle sınıfta küçük çaplı bir tartışma yaşandı sonrada bişi demeden Kaan ile Alp sınıftan çıktılar.
- Onlar mı kavga etti?
- Yok ya bir ara Kaan sinirli sinirli bu tarafa baktı o kadar.
- Hımm anladım. Peki ne kavgası oldu.
- Ya çok saçma bir sebepten her zaman ki gibi sen-ben kavgası işte.
- Anladım.
- Asıl sen 40 dakika boyunca ne yaptın bize onu anlat. diye soran Maya'ya dönüm
- Söylediğim gibi o kızı buldum ve derdimi anlattım.
- Peki bize söylemek istediğin ama söyleyemediğin bir şey var mı?
- Aslımda var ama şimdi söylemek istemiyorum yani belki daha sonra anlatırım. dedim ve dediğim gibi zil çaldı. Hepizimiz yerimize oturduk.
*******
Hoca çoktan gelmiş dersine başlamıştı bile.
Dersin bitmesine son 20 dakika vardı. İlk 20 dakika boyunca biraz ders dinledim biraz da düşündüm.
Daha sonradan dersi dinlemekten vaz geçtim ve kalemimi elime alıp defterimi karalamaya başladım.
Hem saçma sapan karalıyor hemde düşünüyordum. Derince düşünmeye başlamıştım. Dışarıdaki sesten çok aklımdaki düşünceleri duyuyordum. * Acaba neden bizim gruba sinirli sinirli baktı ki. Kesin ben yoktum ya hani benimşr dalga geçemedi ya o yüzdendir.* dddim vr hafifçe gülümsedim.
Bı sırada pat diye kapı açıldı Dökülen saçlarımın arasından usulca kapıya baktım. İçeri Alp ile Kaan girmişti.
Kaan'ın yüzüne yerleştirdiği alaycı gülümsemeyi net olmasada görebiliyordum. Gözlerinin içine bakmaya çalışsamda net olarak göremiyordum, sanırım O da beni izliyordu. Yüzündeki ifadeyi hiç değiştirmeden yerine oturdu. Bütün gözler Onların üzerindeydi bunu fark etmemek mümkün değildi çünkü sınıftan en ufak bir ses çıkmıyordu. Taki hocanın o yumuşacık sesi olsa da dudaklarından dökülen her bir kelime sınıfın dikkatini dağıtmasına sağlamıştı.
- Evet çocuklar sizlere çok küçük nir ödev veriyorum. 1 haftalık süre içerisinde tamamlayıp dasya halinde getireceksiniz. Yalnız konuları burada -artık şansınıza ne çıkarsa- siz seçeceksiniz.
Seçmeli bir dersti yani efsane, gerçek, hayal ve daha bir çok konu olabilirdi.
- Evet şimdi sizler sırayla bama numara söyleyeceksiniz 1'den 50'ye kadar.
*Ufff 50 tane konu mu vardı yani hocam siz ne yaptınız ya...* Ben içimden bunları düşünürken sıra bana bile gelmişti e tabi gelir 2. sıradayım tabi Maya'dan sonra ben geliyorum. Aslında iyi birşey çünkü istediğim 49 sayıyı seçebilirdim. Ama bu sıralar baya karşıma çıkan sayıyı söyleyecektim.
- Evet Melis hangi sayı?
- 2
- Peki. diyip arkamda pturan Alara' ya da aynı soruyu sordu.
Bütün herkes sayısını seçmişti. Hoca güya sırf bize sürpriz olsun diye söylemiyordu konularımızı. Sanki biz bilmiyoruz hocanın üşengeçlikten söylemediğini. (Eve gidince öğrenirsiniz) demişti vee zilll çaldııı yuppiii çok şanslı bir günümdeyim sanırım.
- Hadi dışarı çıkalım. dedi Maya
- Tamam siz çıkın bende Demir 'i çağrıyım. dedim
-( çarpık bir ğülüşle) Ooo. dedi Efe
- Tamam kes bana öyle bakmayı.
-(omuz silkip) İyi. dedi.
Onlar dışarı çıktıktan sonra bende yukarı çıktım. Önce Ege'yi çağırmak için onların sınıfına doğru ilerledim. O sırada tam da larşımda duran tescilli malın abisini Cenk' i gördüm. Bu çocuğu anlayamıyorum hayır yani gözlerinde ne var da beni böyle izliyor dahası çok pis de sırıtışı var. Ben bile o gülüşünün ardında masumca düşüncelerinin olmadığını anlayabiliyordum. Böyle düşünürken onu yok sayarcasına karşıya bakarken yanından geçip sınıfa girdim. İyi ki birşey demedi yoksa kötü şeyler yapabilirdim. Sadece gülmüştü buda iyi bişeydi. Diyorum ya bu gün şanslı bir günümdeyim kimse bunu bozamaz diye içimden geçirirken sınıfa girdim. Ege'yi arkadaşlarıyla konuşup gülerken gördüm.
- Ege. diye seslenmemle hepsi bana döndü.
- 1 dakika, geliyorum.
- Tamam bizimkiler dışarda ben Demir'in yanına uğrıcam. ememle yüzüne çarpık bir gülüş yerleştirip
- İyi ben önce kantine inerim sonra bizimkilerin yanına uğrarım. dedi ve ayaklandı beraber merdivenlerin başına kadar yürüdük O aşağı inerken bende yukarı çıktım.
Demir'lerin sınıfına girip önce Onun yanına gittim.
- Selam. dedim. gülümseyip
- Selam. dedi.
- Yağmur nerde?
-Bakıyorum da iyi anlaştın yeni kızla!
- Melis
diye seslenen kişiye döndüm kapıda yüzüme kocaman gülümsüyen Yağmur' u gördüm. Bendr gülümseyerek
- Selam. dedim.
Demir' e dönüp
- Bizimkiler aşşağıda sen in bizim biraz işimiz var daha sonra geliriz.
Hafif güldü ve
- Tamam diyip sınıftan çıktı.
Bizde sınıftan çıkıp koridorda yürüyorduk bir yandan da konuştum.
- Hani senle konuştuğum bir konu vardı ya işte ben şimfi o konuyu halletmeye çalışıcam sonrada aşağıya ineriz olur mu?
- Umarım sana fazla kızmazlar.
- Umarım.
Müdüre hanımın yanına gidip konuştum.
Gerçekten şu an çok heyecanlıyım çünkü yalan söylicektim yani aslında yalan değildi fakat biraz büyük bir iftira gibi ya da aslında hiçte öyle değil yani gördüklerimi söylicem ve böylece beni suçlayamazlar dimi. Kedi kendime yaptığım bu konuşmadan güç alarak
-  Merhaba hocam
- Efendim  Melis
- Şey hocam ben size birşey söyleyecektim de
- Evet söyle bakalım Melis seni dinliyorum
- Duyduğyuma göre yei gelen Yağmur arkadaşımızın özel bir eşyası kaybolmuş.
- Evet de
- Hatırlarsanız bugün ben sizin yanınıza geldim.
- Evet
- Yani hocam o derste edebiyat hocamız bana kendisini kapıda beklememi söylemişti. O sırada Kaan arkadaşımız dersin sonlarına doğru sınıftan çıktı.
- Anlıyorum ama sanmıyorum, tamam Kaan şimdiye kadar bir çok disiplin cezası alacak kadar suç işledi fakat kimsenin özel eşyasına dokunacağını sanmıyorum. Özelliklede yeni gelen birisinin.
- Hocam ben onu gördüm sınıftan çıktı yani tam olarak ben onun aldığını ima etmiyorum fakat sadece sınıftan dışarı çıktığını söylüyorum. Demek istediğim en azından kendisine sorun veya eşyalarına bakın bir nevi arama yapın.
Müdüre hanım ne demek istediğimi anlamışcasına gülümsedi ve
- Senin ne demek istediğini çok iyi anladım ben Melis, ayrıca son saat sizlere ufak bir arama yapabilirim kimseye söylemek yok umarım. Dedi ve göz kırptı.
Bu kadını gerçekten çok seviyorum ve gerçekten beni çok iyi anlıyor. İnsanın düşüncelerini bir nakışımda bile anlıyor.
- Hadi doğru sınıfına.
İntikam: insanın bir başkası tarafından canının yanması ile o kişiye karşı ortaya çıkan köntröl fazlası öfkedir.
İşte şu an içimde gerçekten bana yapılanın canımı yaktığını ve öfkelendiğimi hissettim. Yani intikam almak istiyordum...
Yagmur' un yanına gidip
- Hadi bizimkilerin yanına gidelim. dedim ve aşağı indik. Bizimkiler bir çardağın içinde oturuyorlardı. Birbirlerine sanırım espiriler yapıyorlardı ki hepsi gülüyordu.
Yanlarına gidip oturmamızla zül çaldı.
- Geç kaldınız
diyen Demir'e bakıp ellerimi iki yanda açıp
- Üzgünüm işlerimiz vardı bu yüzden evet geciktik.
Alara bana dönüp
- Yaa iyi anlaştınız siz birbirinize.
- Evet bğraz öyle mi oldu sanki? dedim Yağmur'a sorarcasına. Maya'nın beni tehdşt edercesine bana baktığını görünce
- Hadi yürüyün geç kalmayalım zil çoktan çaldı. dedim aslında ortamı  biraz yumuşatmak için demiştim ve bizimkiler yani Maya ve Alara kollarıma girip okula doğru yürüdük. Hımmm bunlar Yağmur'u kıskandımı ne?
Sınıfa doğru ilerlerken Efe atladı.
- Çıkışta kafeye gidelim mi?
- Çok iyi fikir aslında (Yağmur'a dönüp) sende bizimle gelmek ister misin? diye sordum.
- Bilemiyorum o zaman ki ruh halime bağlı bakarız yani.
Diye konuştuktan sonra herkez kendi sınıfına gitti.
Neyseki daha hiçbir sorun yaşamadan son derse gelebilmiştim.
Son dersimiz tarihti. Dersin ilk 5 dakikası hiçbir şey yapmadık. Hoca tam yoklama akmaya başlamıştı ki bir anda kapı açıldı.
Eyvah! diyip anlıma vurdum. Tabi ya ben nasıl unuturum. Arka sırada oturan Alara birşey olup olmadığını sordu ona birşey olmadığını hatta Bizim Kafede konuşalım demiştim.
İçeri müdüre hanım ve başka bir hocayla içeri girdi.
Müdüre hanımın gözleri beni bulunca hafifce gülümsedi. Diğer hoca izin isteyip atama yapıldığını söyledi. Sırayla çantalarımızı ve üzerlerimizi kontrol etmeye başladılar. Kontrol sorunsuz geçmişti hatta arama yapılmasına sevinenler bile olmuştu.
Müdüre hanım sınıftan çıkmadan önce Kaan'a çıkışta yanına uğramasını smykenişti.
Zilin çalmasıyla herkez sınıftan çıkmıştı.
Korku baş göstermişti. Adrlanin hızla bütün vücudunu sarmıştı.
Kendine gel dercesine içindeki korkuları bir yere hapsedip kendi kendime ONDAN KORKMUYORUM diyerek yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Bahçede Demir ile Yağmur'un gelmesini bekliyorduk.
Onları  birbirlerine gülümserken görmemle içimdeki hüzün ortaya çıktı. O hüzünlü ifadeyide başka bir kutuya kilitleyip tekrar gülümseyip
- Selam demem ile hepsi bana döndü.
- Selam diyen Demir'in sözünü Efe devralıp
- Eee hadi gitmigor muyuz Bizim Kafe'ye?
diyince hep birlikte arabaya binip Bizim Kafe'ye gittik.
Her zaman ki gibi yerimize geçip sıparişlerimizi  verdik. Bu sefer benim yakışıklı garsonum  yoktu sanırım izinliydi.
Biraz sohbet ettik konuştuk eğlendik derken her zamanki gibi annem aradı ve gelmem gerektiğini söyledi.  Yine hepbirlikte kalkmak zorunda kaldık.
Eve gidip önce yemek yedik. Meğer annecim beni konuşmak için çağırmış yok neymiş efendim derslerim nasıl yok işte sınavlarım nasıl yok efendim notlarım nasıl.
Herzamanki konuşmalar yani.
Konuşmanın ardından odama çıkıp yazağıma uzandım ve aklıma yşnr yine O geldi. Bana karşı davranışlarını hiç anlamıyorum geçen seneden beri aynı hiçbir şekilde bana yakın davranmıyor tek yaptığı benimle alay etmek başka bildiği şey yok. Bu düşüncsler arasında tam boğulmak üzereydim ki beni O'ndan kurtaran telefonuma gelen mesaj sesi olmuştu.
- İyi geceler :)
Hiç umursamadan  telefonun alarmını ayarlayıp komidinin üzerine koydum.
Gözlerimi kapatıp tek huzur bulduğum yere yani uykunun kollarına kendimi teslim ettim.
Uyku:Huzurun diğer anlamıydı. Bir nevi huzırun kollarındaydı artık. Korkucak ya da üzülücek  hiçbir şey yoktu. Sadece O ve huzur vardı.
  Muck :) uzun bir bölümdü sanırım. :) umarım beğenmişsinizdir.

♡BLACK LOVE♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin