bölüm 5

1.7K 73 3
                                    

Merhaba çocuklar sizi çok seviyorum siz varya cansınız yorumlarınız o kadar çok mutlu ediyorki telefona sırıtışımı görseniz sürekli yorum atarsınız. Bu bölümde Rüzgar'da anlatıyor siz istediğiniz için fjdjdj

Multimedya'da Rüzgar Berke Atasay :::D

Sabahın köründe uyanmamla kendimi çamaşır makinesinin önünde bulmam bir oldu. "Beyazları seçtin mi yağmurcuğum?" bak ya. "Seçiyorum anneciğim." ben burda sevdiğime kavuşamayim gelim ev halkının kirli donlarını ayırayım. Okulun son iki haftasındayız 11.sınıfız ve hayalimde okuldan kaçıp kafe'lerde avm'lerde eğlenerek gezmekti. Tüm arkadaşlarımla 10-15 kişi bir cafeye girsek herkes bize bakıp imrenirdi.

Nasıl dalmışım düşüncelere. Ama tabiki ben burda beyazları seçiyorum. Allahtan dalmışken beyazdan başka renk atmamışım makinaya. "Yağmur!" Bu ses. "Ezgiiiii!" "Aşağıdayıım." koşa koşa geldi. "Ne yapıyorsun burada." şaşırdı tabii. "Oksijen alıp karbondioksit veriyorum askım bide atladığım birsey var donları seçiyordum." çamaşırları gösterdim. Ve şaşkınlığına karşılık kahkahasını engellememişti.

"Sana anlatmam gereken birşey var." demesiyle başladı. Tam 1 saat 37 dakikadır onun okulda kestiği çocukla facebook'tan tanışmasını dinledim. Dakikayı biliyorum çünkü; çamaşır makinası bitmişti ve iplere serme mücadelesi başlayacaktı. Kalktım ve çamaşır makinasına gittim. Sanırım Ezgi'nin anlatacakları bitmemiş olmalı ki,hala arkamdan geliyor. "Aslında ben o kadar çok hoşlanmıyorum da,hoşlanıyor da olabilirim,yakışıklı ama,bundan etkilenmem amaa...."

çamaşırı çıkardığım an benim gördüğümü o da görmüş olmalı. Arkadaşlarımın samimiyetsizliklerini düşünürken çamaşır makinasına yeni aldığım pink floyd tişörtü de karışmış ve 90 derecelik yıkamayla tüm beyaz çamaşırları gri yapmıştı. Ne yapacağımı bilmez bir halde ağzım O şeklini alarak sessizce bakıyordum.

Sessizliği bozan Ezgi oldu. "Kızım bu ne? Beceriksiz senii!" "Seni alan kocaya yazık peh." diyordu şuan ne yapacağımı bilmiyorum ve umarım bu renk geçer. "Kes şunu!" diye bağırdım. Evde kalıcaksam kalayım nolacak sanki. "Kızım, bu resmen grinin elli donu." ne dersem deyim şu kıza kızamıyordum. Kahkahalarımız tüm evde yankılanıyor olabilirdi. Beyaz donların gri olması umrumda değil. Ezgi hep yanımda çok mutluyum.

2 kere yıkattıktan sonra nihayet gri çamaşırlar eski beyazlığına dönmüştü. Bunlar hep perwol... Annem iş çıkışında ikizleri okuldan alıpta gelecekti... Evet ikiz kardeşlerim var. Asrın ve Asya 10 yaşındalar... Ve tam bir afacanlar. Birisi kız diğeri erkek.. Ama ne olursa olsun benden becerikli olacaklarına eminim. Keşke annemlere bana kardeş yapın diye yalvarmasaydım. Zevk'e gelince ikiz oluverdi işte...

Ezgi'yi o kadar yardımdan sonra büyük ısrarlarla evine gönderebilmiştim. Ve kapının açılmasıyla düşünmeye vaktim bile kalmadı. "Ablaa." "Ablaa." evet hep böyleler beni annemden ayırt etmiyorlar. İlerde ne yapacağımı bilmiyorum. "Gününüz nasıl gecti çocuklar?" onlara bakınca huzur buluyorum resmen. Neden bu kadar masumlar.

"Abla günümüz güzeldi çoook güzeldi." Asrın kocaman adam oldu artık. Büyüse çok kızı ağlatıcak bu.
"Abla bize meyveli lahmacun alır mısıın?" ne demeye çalıştıklarını anlamadım ve kapıda annemin belirmesiyle az önce ki konusmamızı duyduğunu anladım. Meyveli-lahmacun-nedemek bakışlarımı yolladıktan sonra beni anladı. "Waffle istiyorlar yağmurcugum." kahkahama engel olamadım. Bu kadar masumlarken hayır diyemem ki. Asya ya lacivert bir etek ve beyaz askılı,Asrın'a da lacivert pantolon ve beyaz gömlek giymeleri için yataklarının üzerine hazırlayıp hemen hazırlanmak için odama çıktım. Beyaz bir düz tiş9rt giydim ve siyah pileli etegimi çıkardım vanslarımı ayağıma geçirdim. Ufak bir rimel ve ince bir eyeliner çekip aynanın karşısında kendime gecer not verip aşağıya indim. "Hazır mısınııız?" diye coşkuyla bagırdım. Yüzümde çiçekler açıyor diyebilirim. "Neyeee?" dediler ikisi aynı anda. Ahh.. Evet onlar ikiz. "Waffle'a" ah kahretsin. Onlar meyveli lahmacun diyebiliyordum "o nee" tahmin edebiliyordum. "Meyveli lahmacunun süslü ismi."

"haa."

"Tekrar soruyorum hazırmısınıız?"

"Neyee?" şaka mı bu gerçekten.

"Peh. Hadi çıkalım artık." Hız tutkum var motor kullanıyorum amaçocuklarla kullanamam. O yüzden taksiyle gitmek zorundayız. Hay aksi şeytan!

Adana'nın en büyük Avm'sinin önünde indik. Ve hemen waffle'larımızı yedik. Çocuklarla beraber kıyafet bakmak için Mavi'ye girdik ve aynı tonda olan bizim bedenlerimize göre 3 kot kapıp çocukların giymesini bekledim sonra kabine girip ben giyindim ve çıktım arka fondan çalan müzikle dans ediyorduk. Çocukla çocuk olmak bu olsa gerek. "Bunları alalım." "abla bunlar çok güzel." "Alıyoruz zaten ablacığım." dedim ve kabine girmeleri için onlara omuzlarından destekle itekledim.

Pantolonu çıkardım tam eteğimi alacaktım bir anda kabinin ışığı kapandı ve bir anda perde açıldı kabinlerin önünde ki ışıkların çıplak bacağıma vurmasıyla çığlık attım. "Seni pis sapık!" şuan tüm vücudum daki kanlar yüzüme ponpalanıyordu ve karşımdaki kişinin beni böyle gördüğü için yerin dibine geçebilirdim. Hemen perdeyi kapattım ve eteğimi giyip çıktım. Arkamdan gelen birisi kolumu tuttu. Dönmemle.. Siktir!
Bu Rüzgar Berke'ydi.
"Özür dilerim boş olduğunu sanmıştım." kalbim o kadar hızlı atıyordu ki şuan ölebilirdim. O beni çıplak görmüştü.
"Be-ben şeyy..." konuşamıyordum. "Merak etme hicbirşey görmedim." tebessümünde cennet var. Nasıl kızabilirdim ki? "Ne işin var burda?" dedim. Merak etmiştim. "Kız kardeşimi alışverişe getirdim." tabi ya onun arabası var. "Kız kardeşin mi var?" dedim heyecanla az önceki durumumdan eser yoktu. "Evet,ismi Seray şimdi tanıştırabilirim." oha beni kız kardeşiyle tanıştırmak istiyor. Onun gözünde nasıl birisi olduğumu bilmiyorum ama kötü olmadığıma eminim artık. "Olur tabiki isterim. Bende kardeşlerimle geldim biliyor musun?" heyecanımı farketmis olmalı ki gülümsedi ve "Hayır bilmiyorum" dedi. Komik miydi?

Asya ve asrın'ın koşarak bacaklarıma sarılmalarıyla Rüzgar Berke gözlerini bizim gülüşlerimizden ayıramamıştı. Rüzgar Berke Asya'ya doğru eğilip "merhaba prenses,isminizi öğrenebilir miyim acaba?" benimle neden böyle konuşmuyor ki? Açığımı bulsa 40 yıl başıma bela olurdu. "Tabi beyefendi,Asya." kahkahalarım çığır açtı sanırım. Bu kız bu yaşta nereden duymuş bu lafları? Fallik ya...

Rüzgar Berke'nin Bakış açısıyla

Çocukları sevmememe rağmen. Yağmurun kardeşleri içimi ısıtmıştı. Fazla küçük değillerdi ama o kadar şirin hareketleri vardı ki. Aile ortamını özlediğimdendir belki de son sınıf oldum olalı hayatım boyunca hep yanımda olan arkadaşlarımla ev tutmuştum özel günlerde ailemlere uğrardım ve kız kardeşim benimle vakit geçirmek iştediğinde ise hiçbirşey umrumda olmazdı.

Abimin işlerini ele almaya başladığımdan beri hayatla bağımı koparmıştım. Çok yoğundu. Yoruluyordum. Ama Yağmur! O bakışları..Utanışı..Her karşılaşmamızda heycanlanışı..ses tonunun yorgunluğumu nasıl aldığını bir bilse. Onun bana bulaşmaması lazım ben iyi birisi değilim. Ne geçmişim Ne de geleceğim... O daha iyi birisini hak ediyor. Ve ben onu hak edecek hiçbirşey yapmadım.

Egoist ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin