Sana inanır mıyım ben?

11 0 0
                                    

Hilal, duyduklarını yutmakta zorlandığı için kabul etmeyi reddedip dönecekti ki Hakan'ın kolundan tutmasıyla geri sendeledi. 

''Bıraksana kolumu! Aldatıyorsa aldatıyor, seviyorsa seviyor. Seni ne diye alakadar ediyor?''

''Beni alakadar ettiğinden değil, seni düşündüğümden söylüyorum.''

''İyi, ne yaparsan yap!'' deyip kızın elini bıraktığı gibi oradan uzaklaştı. Arkasında bıraktığı Hilal'in gözleri dolarak eve gittiğini görmedi. Şayet görseydi işi gücü bırakıp ondan özür dilemeye gelirdi. Hilal, eve vardığında kimseye bir şey söylemeden odasına çıktığı gibi yatağının üstüne oturdu. Eşarbı biraz gevşetip derin nefes aldı ve güç bela sildi gözlerini. Ardından telefonunu çıkararak aldatılmış olduğu müstakbel kocasını aramaya başladı. Telefon biraz çaldı ancak açıldı.

"Efendim, Hilal. Umarım kötü bir şey yoktur?"

"Neredesin?"

"Eee, evdeyim?" O sırada telefonun arkasından sesler gelmeye başladı.

"Geldim hayatım! Kiminle konuşuyorsun?" Hilal duyduğu sesle beraber yıkılmıştı. Daha dün nişanlandı ve şimdi aldatılıyordu. Bu korkunç anı yaşattığı için yengesine binlerce kez kızıyordu.

"Kusura bakma rahatsız ettim. Sevgilinle güzelce yemek yiyin, arkamdan dedikodumu, beni nasıl kandırdığını filan konuşun. Zaten sizin gibi karaktersiz insanlar kendine her daim bir kılıf ararlar!" deyip telefonu yüzüne kapattı. Parmağındaki yüzüğü çıkarıp bir kenara koydu ve eşarbını çözmeye başladı. Aslında kalbi öyle kırılmamıştı. Çünkü yeni nişanlısına dair en ufak bir hissi yoktu ve onun aklı itfaiyeci olan sarı kafadaydı. Ona nasıl rezil olduğunu hatırladıkça kahroluyordu. Bunaltıyla elini ayağını yıkayıp yatağına yattığı gibi uyudu.

Bugün pazardı ve okula gitmesi gerekmiyordu. Kalkıp yatağını topladı ve çemberini yukardan bağlayıp aşağı indi. Yengesi ağzı kulaklarında onu karşıladı.

"Oh Hilal, uyandın mı canım?" Yengesinin samimiyeti gülünç geldi bir anda.

"Boşuna yaranmayı bırak, yenge. Nişanı attım." Dayısı dahil hepsinden hayret dolu bir ses çıktı.

"Daha iki gün önce nişanınızı yaptık, bu nasıl olur?"

"Onu ona beni aldatmadan önce düşüneceğini söyleyin. Gerçi pek de  üzülmedim. Onun gibi tipler başları kapalı kızlara sadık kalmazlar."

"Bu nasıl mümkün olabilir? Emin misin, gördün mü?"

"Dün aradım ve yanında bir kadın vardı. Sevgilisiydi çünkü onunla buluşacağını telefonla konuşurken duydum."

"Vay şerefsiz! Şimdi ailesine söylemez miyim ben onu!"

"Dayı etme ne olur! Benim istemediğimi söyle de mahcup olmasınlar bize karşı."

"Bu durumda bile onları mı düşünüyorsun?"

"Ben kötüyle kötü olmam dayı. Kimse beni olduğumdan başka biri yapamaz. Bu arada ben şimdi kütüphaneye gidiyorum. Beklemeyin beni olur mu?"

"Sen git ancak bir halta yarama!" diye mırıldandı yengesi.

"Sevgili damat adayın biraz daha kusursuz bir aldatma planı yapsaydı bugün gülen sen olurdun ama ne yazık ki üzgünüm." deyip odasına çıktı ve giyinmeye başladı. Uzun bol kemerli elbisesini ve botlarını giyip dışarı çıktı. Doğruca kütüphaneye yol aldı.

O sırada markete gitmek için dışarı çıkan Hakan ila karşı karşıya geldiklerinde Hakan koşarak yanına geldi ve Hilal görmemiş gibi davransa da başaramadı.

HasbelkaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin