Jungkook evine dönmek üzere köyden uzaklaştı. Aklında o kız vardı. Sahi kadına adını sormamıştı. Kalesine yaklaşırken pelerinini açtı.
Acaba kız yüzümü görünce kaçar mı diye düşündü. Bir daha gelmeme korkusu içini sararken bundan kısa sürede vazgeçti.
Kalesine vardığında hızla pelerininden kurtuldu. Çiçeklerinin yanına gitti. İncitilmeden koparılan çiçeklerine baktı. Naif ellerin değdiği çiçeklere...
Sonra sabah kızın ellerini kanlar içinde bırakan çiçeğin yanına gitti. İlk defa Gül'ün dikenleri onu bu kadar rahatsız etmişti. İçeri girip eldivenlerden bir çift aldı. Gül'ün yanına koyarken, yanına birde şifacının getirdiği yara için şifa olan krem lerden birini koydu. Akşama kadar bir yandan kızı düşünüp bir yandan çiçeklerine extra özen gösterdi. Çiçekleri ne kadar göz alıcı olursa, kızda o kadar satış yapacaktı. Köye gidip yeni, yeni tohumlar aldı. Gül, nergis, papatya hepsini tek tek özenle dikti. Akşam olduğunda işi tamamen bitmiş yorgun bir şekilde kale'sine dönmüştü.Koruma'nın getirdiği erzaklara uzandı. Uzandığında o kızın yediği, çürük sebzeler aklına geldi. Acaba bu erzakları onun yanına koysa kız alırmıydı. Kısa bir süre kararsız kalsada koymaya karar verdi. Üstünü sıkıca kapatıp, Gül'ün yanına koydu. Yatağına girip uyumaya çalıştı. Ancak ne kadar çalışsa'da uyuyamıyordu. Huzursuz bir o kadarda heyecanlı geçen geceyi sonunda atlatabilmişti.
Güneş siyah gökyüzünü aydınlatmaya başladığında kızın geleceğini anlamıştı, Jungkook. Penceresinin kenarına gitti. Kızın onu göremeyeceği, fakat onun kızı görebileceği bir konumda oturdu.
Aradan kısa vakit geçmişti. Fakat kız hal gelememişti. Jungkook'un içini büyük bir üzüntü kapladı. Onun kızı takip ettiğini anlamasından korktu. Ancak korkusu ağaçların arasında gördüğü gölge ile gidiverdi. Kız siyah elbisesi, sarı saçları melek gibi yüzü ile bahçesine doğru geliyordu. Bahçeye girdiğinde kısa bir durakladı, kız. Sepet ve eldiven, ona içeride birinin olduğunu söylüyordu.
Kız hemen pencere'ye baktı. Dün ellerini kanlar içinde bırakan Gül'e baktı. Yanındaki eldivene... Düşünceli ve iyi kalp'li biri dedi. Yanında sepet olduğunu yeni fark ediyordu. Sepetin sıkıca kapatılmış ağzını yavaşca araladı. İçinde onu bir kaç gün idare edebilecek erzaklar vardı. Kız gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Sepetin kenarına oturup ağlamaya başladı. Jungkook onun ağladığını görünce yaptığı iyiliğin yanlış ve aşşağılayıcı olduğunu anladı.
Kız ağlamasını kesip, eldivenleri eline taktı. Özenle dikilmiş olan çiçeği kopartırken toprağa bir damla göz yaşı düştü. Kız Gül'e gülümseyerek baktı. Bu acı dolu bir gülümseme idi.
Lale'den bir kaç tane alan kız sepete kararsızlıkla baktı. Giyecek elbisesi kalmamıştı. Bir elbise alabilirdi, kazandığı para ile. Gururunu hiçe sayarak sepeti aldı. Eldivenleri kenara koyup koşarak oradan uzaklaştı....