Zamanla düşündükçe bir varise ihtiyacım olduğunu hatırladım, hayatta kalan son ruh bükücülerden biriyim ve bu tekniğin ilerideki nesillerin de bilmesini istiyorum. Zaten Axrelus'u öldürmeye gittiğimde muhtemelen bende öleceğim. O yüzden bir varis şart. Varis arayışı uzun süredir aklımdaydı ama hiç varisin olmayi hak eden birine denk gelmedim.Üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hala yalnızlığa alışamadım. Bunu her düşündüğümdeyse eski hayatımı hatırlamaya devam ettim. Bu sefer yiyecek için değil, biraz daha az yalnız hissetmek için Dwellruk köylerinden birine gitmeye karar verdim.
Yine soğuk bir enerji yayarak köyün içinde gezmeye başladım. Biraz sonra bir kaç çocuk birden etrafımı sardı ve bana garip sorular sormaya başladılar.
Çocuk 1: Merhaba! Bu sizin silahınız mı?
Yoshiro: Ben-
Çocuk 2: Ne kadar uzun bir mızrak bu böyle!
Yoshiro: Aslında o bir-
Çocuk 3: Teniniz neden bu kadar beyaz?Çocuk (2), ellerini gözlerimin önünde salladı ve sonra kıkırdamaya başladı. Kör olduğumu düşündüklerini o an anladım. Çocuklardan birinin(3) arkamdan paramı çalmaya çalıştığını fark ettim. Hızlı bir hareketle elini tuttum. O kadar sıktım ki çocuk acıdan neredeyse ağlayacaktı. Elini onu hafiften geri iterek bıraktım.
Yoshiro: Yanlış kişi.
Çocuk (3), eline sarılıp ağlamaya başladı. Etraftaki insanlar bana garip garip bakmaya başladılar. Aralarından biri geldi ve ona sarıldı. Kendisi çocuğun (3) babasıymış.
Adam: Neden oğlumun canını yaktın?!
Yoshiro: Paramı çalmaya çalıştı da ondan.
Adam: Yedi yaşındaki çocuk para çalmayı nereden bilsin?
Yoshiro: Aile kalitesi düşük bir çocuk, böyle şeyleri öğrenme ihtimali en yüksek olandır. Tabi sizi tanımıyorum ama böyle bir durumda ikimizi de dinlemeden direk beni sorgulamanız, sizin kalitenizi belirliyor.
Etraftaki diğer insanlar benim lafımdan sonra adama döndüler. Sanki bir laf çatışmasındaymış gibi davranıyorlardı. Halbuki adam benim umurumda bile değildi. Ne o, ne onun oğlu, ne etraftakiler, ne de duyguları. Ben sadece rahat bir gün geçirmeye geldim ki onu bile yapamıyorum.
Baba, çakacak güzel bir laf arıyor gibiydi. Biraz düşündükten sonra bana baktı.
Adam: Sen oğlumun paranı çalmaya çalıştığını nasıl gördün peki?
Kalabalık yine bana döndü.
Yoshiro: Çünkü ben kör değilim de ondan. Sadece gözlerim beyaz.
Adam: Gözleri beyaz olup gören mi varmış?
Yoshiro: Var, o da benim. Konuyu değiştirme şekliniz çok belli.
Zamanımı harcıyorsunuz.Arkamı döndüm, giderken adamın arkamdan geldiğini duydum, muhtemelen bana vuracaktı. Yumruğun kafama yaklaştığını hissettim ve birden adamın elini tuttuğum gibi karnının üç kısmına bir saniye içinde arka arkaya 4 defa vurdum. Sonra nazikçe adamın elini bıraktım, adam bayılmıştı bile.
Yoshiro: Üç saniyemi daha aldınız.
Yürüyüp gittim. Arkamdan etraftaki insanlar adamı kaldırmaya falan çalıştılar. Bende sadece harcanmış zamanıma üzülmekle meşguldüm. Adama üzüldüm aslında.
Sonuçta çocuğunu koruyordu değil mi? HAH Tabi ki de üzülmedim! Sizde herşeye inanıyorsunuz.***2 saat sonra***
Bir ağacın gölgesinde, ılık rüzgarın saçlarımın arasından geçişini hissettikçe birkaç saat önceki sinir bozucu olayı daha da fazla unutup rahatlıyordum. Düşününce herkes benimle uğraşıyormuş gibi geliyor bazen ama olsun, pozitif düşünmeliyiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seishinshiro
AventureHayatta kalan son ruh bükücülerden biri olan Yoshiro, yaşadığı tapınakta ki katliamdan sonra hayatta kalan son kişi olarak bu katliama sebep olan kralı öldürmeye yemin etmiş ve hırslı bir kılıç ustasıdır. İntikam yolunda sonunda ölüm olduğunu bildiğ...