Changbin dün yaşanan kavgadan sonra gece beyninin içinde yankılanan seslerden dolayı uyuyamamıştı. Odaya sızan güneş ışıklarıyla gözlerini kısıp pencereye döndü. İç çekip yanında yatan Hyunjin'e baktı ve ayağa kalkmak için yatağın kenarına kaydı.
Banyodaki işlerini hallettikten sonra mutfağa ilerledi. Koridorda dünkü kavgadan dolayı kırılmış olan vazoya baktı. İç çekip parçaları toplamaya başladı. Daha sonra süpürüp temizledi.
Mutfağa girip dolaptan sütü çıkarıp küçük bir kaseye mısır gevreğini ve sütü döktü. Kendisi mısır gevreğini yerken Hyunjin uyanmış, büyüğün sıcaklığını hissedemeyince kaşlarını çatıp ayağa kalkmış ve banyoya ilerlemişti.
Duşunu aldıktan sonra hızlıca kıyafetlerini giyip mutfağa ilerledi. Mısır gevreğini yiyen Changbin'i fark edince kapı pervazına yaslanıp gülümseyerek büyüğü izledi.
"Günaydın hyung."
Changbin yerinde sıçrayıp arkasını döndü çatık kaşlarıyla. Ağzındaki gevreği çiğneyip yuttu.
"Sana da günaydın da niye sessiz sessiz geliyorsun? Korkuttun."
Hyunjin gülüp büyüğüne yaklaştı ve eğilip saçlarının arasına bir öpücük kondurdu. Changbin'in yanına bir sandalye çekip oturdu.
"Korkutmak içindi zaten. Her neyse hyung, dışarı mı çıksak? Birkaç gündür çok ruhsuzsun ve sürekli evdesin. Biraz temiz hava almak sana iyi gelir. Hem belki dondurma da yeriz hm?"
Changbin dudağını büzüp düşünmeye başladı. Kafasını sallayıp ayağa kalktı ve bitirmiş olduğu mısır gevreği kasesini lavaboya bıraktı.
"Pekala, o zaman giyinip geliyorum. Kalk sen de hazırlan çabuk."
Hyunjin omuzlarını silkip kıyafetine baktı. Siyah bir eşofman ve salaş beyaz bir tişört vardı üzerinde. Kıyafetlerini değiştirmemeye karar verip büyüğünü bekledi.
Changbin hazırlanıp yanına geldiğinde süzdü onu. Dizleri yırtık kot pantolonun üzerine siyah düz bir tişört giymişti. Gülümseyerek büyüğün düzelttiği saçlarını karıştırdı. Changbin sertçe eline vurup geri çekildi.
"Ya, yeni düzelttim saçlarımı niye bozuyorsun?"
Omuzlarını silkip cevap vermemeyi seçti ve ayakkabılarını giydi. Changbin'in ayakkabılarını da uzatıp giymesini bekledikten sonra anahtarını alıp kapıyı açtı. Kapıyı kilitledikten sonra kolunu Changbin'in omzuna atıp ilerlemeye başladı.
Bir süre yürüdükten sonra çocuk parkının karşısındaki kafede oturmaya karar verip oraya ilerlediler. İçeri girip boş olan bir masaya oturdular. Yanlarına gelen garsonla siparişlerini verip sohbet etmeye devam ettiler.
Dondurmaları geldiğinde Changbin hızlıca kaşığını dondurmaya daldırıp büyük bir lokma aldı. Gözlerini kapatıp dondurmanın ağzında bıraktığı tat ve ferahlıkla gülümseyip memnunca mırıldandı.
Hyunjin yüzündeki gülümsemeyle büyüğünü izlerken masanın üzerinde titreyen telefonuna kaydı bakışları. Telefonu eline alıp atılan mesajlara baktı ve kaşlarını çattı. Göz ucuyla dondurmasını yemeye devam eden Changbin'e baktıktan sonra telefonun ekranını açıp mesajlara döndü.
piç olan hyung +15
sevgilim olan kedi hyung +3piç olan hyung
siktiğimin hyunjini 01.23
changbine dokunan elini sikmezsem var ya 01.23
sikeyim 01.23
lanet olsun 01.23
cevap da vermiyorsun ha sikik 01.24
...Hyunjin cevap vermenin gerekli olmadığını düşünüp ekranı kapattı ve telefonu tekrardan masanın üzerine bıraktı. Odağını dondurmasının sonuna gelmiş olan Changbin'e çevirdi. Büyüğün bitirmek üzere olduğu dondurmaya attığı hüzünlü bakışları fark edince gülüp önündeki cam kaseyi ona doğru itti. Changbin önüne itilen dondurma kasesine parlayan gözlerle baktıktan sonra karşısındaki çocuğa sıcacık bir gülümseme sundu ve dondurmasını yemeye başladı.
Dondurması bittikten sonra parasını ödeyip kafeden çıktılar. Yolda şakalaşarak ilerlerlerken Changbin gözüne çarpan köpek ile köpeğin yanına koştu ve çömelip ellerini köpeğe yaklaşması için uzattı. Kahverengi köpek kendisine uzatılan eli önce koklamış, daha sonra kafasını eğip okşanmayı beklemişti. Changbin kıkırdayıp köpeği okşamaya başladı.
Hyunjin telefonunu cebinden çıkarıp köpeği okşayan büyüğün fotoğrafını çekmeye başladı. Yüzündeki gülümsemeyle fotoğrafını çekerken Changbin fotoğrafının çekildiğini fark etmiş, kollarıyla yüzünü kapatmıştı.
"Hyung, kollarını çek yüzünden ya çok sevimli görünüyorsun. Bırak da fotoğrafını çekeyim."
Changbin kafasını sallayıp reddetti. Hyunjin seslice iç çekip telefonunu cebine koydu ve büyüğün yanına ilerleyip yanlarında durmaya devam eden köpeğin başını okşamaya başladı. Changbin sonunda küçüğün fotoğrafını çekmeyeceğine emin olduktan sonra kollarını indirmiş, kendisi de köpeği okşamaya devam etmişti.
Köpeği bir süre daha sevdikten sonra ayağa kalkıp üstünü temizledi. Hyunjin'e döndüğünde yüzündeki gülümsemeyle telefonuyla ilgilendiğini gördü ve yanına yaklaştı.
"Hadi eve gidip temizlenelim. Minho hyung'u da çağırabilirsin hem böylece vakit geçirmiş olursunuz. Kaç gündür benim yüzümden buluşamıyorsunuz."
Hyunjin dudaklarını büzerek kendisine bakan büyüğe gülüp kolunu omzuna attı ve kendine çekti. Telefonunu cebine attıktan sonra ilerlemeye başladı.
"Gidelim hyung."
•••
ulan ben bu fice ne yazicam ne yazicam diye dusune dusune bolum yazmayi unutmusm boyle de harika bi yazarimdir iste:"
neyse iste changbinimin mutlu olma zamanlari geldi.
bolumu sevdim mi sevmedim mi karar veremedim but who cares kopecik seven changbin dusunun siz neys hadi bye cok konustum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thigh high socks, binchan
Fanficbu yüzden beni ansızın aramanı seviyorum çünkü beklenilen anlardan nefret ediyorum