"Babamı görmek istiyorum, lütfen geçmeme izin verin."Hemşireye ihtiyaç dolu gözlerle bakarken kolumda bir el hissettim. Başımı çevirdiğimde elini geri çekti ve çikolata kahve gözleriyle buluştu elalarım.
"Lütfen sakin olun küçük hanım, onu sağ salim sizinle görüştüreceğime dair söz verdim."
Endişeli gözlerim tekrar hemşireye kaydığında mahcup bir şekilde gülümsedi ve elindeki tepsi ile sabahın köründe önüne dikildiğimiz odanın kapısından içeri girdi.
"Çok endişeleniyorum onun için, başka kimsem kalmadı. Kaybedemem... babamı da kaybedemem."
Anlayışla baktı bana. Gözlerinde biraz acı, kırgınlık ve bastırılmış öfke tohumu gördüm.
"İyi olacak, sakin kalın rica ediyorum. Üstelik sabah kahvaltı bile etmediniz, bu halinizi babanızın görüp üzüldüğünü düşünün. Size kantinden yemek alıp geliyorum, burada oturup bekler misiniz?"Yandaki sandalyeye kendimi bırakırken başımla onayladım onu. Aklıma kötü düşünceler getirmemeliyim biliyorum. Ama o anı, silahlı adamları hatırladıkça kalbim bedenimden sökülüyormuş gibi hissediyorum.
Nefes alma ihtiyacı ile yerimden kalkıp pencerenin önüne ilerledim ve açık olan cama yaklaşıp derin bir nefes çektim bahçenin temiz havasından.
"Angelica, sevgilim?"
Uzun zamandır aşina olmadığım sesin sahibine döndüm. Gözlerimden küçük kıvılcımların çıktığını hissettim.
"Ne işin var senin burada!"
"Seni görmeye geldim. Evinize korumalarımı yolladım. Güvenliği arttırdık. Aynı şeyi tekrar yaşamaman İçin her şeyi yaparım."
"Bizim zaten korumalarımız var, bunu yapmana gerek bile yoktu. Babama onu görmeye geldiğini iletirim."
Yanından geçmek için hamlede bulunduğumda gömleğin açıkta bıraktığı bileğimin üzerinde hissettiğim soğuk parmaklar ile saç diplerime kadar sinirle dolmuştum, bastırmaya çalışıyordum yalnızca.
"Neden böyle yapıyorsun, yokmuşum gibi yanımdan geçip gidiyorsun?"
Mavilerine samimiyetten uzak bir bakış attım.
"Zaten yoksun. Şimdi çek elini."Kırgın bir maske takındı. Maske olduğunu bilecek kadar biliyordum onu. Kendisinden bile iyi tanıyordum. "Ah, bebeğim... Beni ne kadar üzdüğün hakkında fikrin var mı?"
Görmezden gelerek bileğimi elinden kurtardım, bu sefer bana biraz daha yaklaşarak alanımı işgal etmeye devam etti. "Sevgilim kaldır artık şu aramıza ördüğün anlamsız duvarı. Sence de yetmedi mi?"
Başımı dikleştirip "Şu an babam içerde canıyla cebelleşirken senin karşımda durmuş bunları söyleme haddinde bulunman beni gerçekten zerre önemsemediğini gösterir. Şimdi çekil önümden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak +18
RomanceKafasını boynuma gömüp tenimde soluklandı. Sıcak parmakların dokunuşu kalbime kor düşürürken çenesini kaldırdı ve tonu gece karası gözleri benimkilere tutundu. "Bu ruh beni soluksuz bıraktığı gün kalbine tutsak düştüğüm gündür." © 2022 | ven...