"Felix benim çıkmam gerek!"
Hyunjin hızla elindeki elmayı ısırıp salona doğru seslendi. Tek omzuna astığı spor çantasıyla birlikte evin içinde koşturuyordu. Biraz daha oyalanırsa geç kalacaktı.
Felix telefonundan gözlerini ayırmadı, içeriye doğru bağırdı o da, "Çıksana o zaman!"
"Çıkamıyorum!"
Hyunjin'in gecikmeyen bağırtısı ile gülerek ayağa kalktı ve telefonunu koltuğa fırlattı. Hole geçip, mutfak ve odası arasında koşturarak geçiş sağlayan arkadaşına baktı.
"Neyi kaybettin yine?"
Hyunjin aniden duraksayıp kendini yere attı. "Formam yok Felix. Bayılacağım şuraya tansiyonum düştü. Bak bak havale geçireceğim şimdi. Ateşim de mi var yoksa?"
Arkadaşı yerde yuvarlanmaya başladığında gülerek kendi odasına geçti. Yatağının üstüne bıraktığı yıkanmış kıyafetleri kucakladığı gibi geri döndü. En üstteki formayı yerdeki Hyunjin'in yüzüne fırlatıp salona doğru yürümeye başladı.
"Sen mükemmel bir insansın!"
Felix koltukta bacak bacak üzerine atıp kıyafetleri katlamaya başladığında Hyunjin salona daldı bu sefer. Kapının pervazına yaslanıp kendini sarkıttı, "Antrenmanın var mı bugün?"
Oturan sarışın başıyla onayladı. "Saat ikide dersim var. Dörtte fakülteden çıkıp direkt piste geçeceğim."
"Tamam dikkat et bebeğim." Hyunjin el sallayıp gülümserken Felix yerinden kalkıp arkadaşını geçirmek için dış kapıya yürüdü.
"İyi şanslar. Kazanmadan gelme, eve almam yoksa."
Hyunjin başparmağını kaldırıp karşısındakine büyük bir gülümseme verdiğinde Felix'de güldü. Enerjisi bulaşıcıydı.
Genç adam öpücük atıp evden çıktı ve sarışın katladığı çamaşırları odalara götürdü. Ders saatinden önce kısa bir duş alıp hazırlandı, bir şeyler atıştırdı. Çantasını tek omzuna asarken kapıyı kilitledi ve apartmandan dışarı attı kendini.
Kulaklığını takıp kampüse doğru yürümeye başladı.
_________"Lanet olsun.."
Seungmin sinirle elindeki kağıda bakarken parçalamamak için zor tutuyordu kendini. Felix eşyalarını toparladığı sıra arkadaşına göz ucuyla baktı. Kağıdı sıkmaktan eklemleri bembeyaz kesilmişti ve elleri titriyordu.
"Tamam ver artık şunu Seungmin." Sarışın arkadaşının elindeki kağıdı çekip aldı. "Her zaman yaptığı şey."
"Evet çok seviyor her hafta bana proje ödevi vermeyi. Bayılıyoruz birbirimize." Somurtarak yerinden kalktı ve çantasını omzuna astı. "Basit şeyler de vermiyor ki manyak herif. Söylediği konuların yarısından fazlası yok internette. Teker teker ansiklopedilerden araştırıp yorum yapmak zorunda kalıyorum."
Felix dudaklarını büzerek boşalmış sınıfta gözlerini gezdirdi. İnsanlarla temasta bulunmamak için hep en son çıkardı, Seungmin'de arkadaşıyla beklemeyi tercih ediyordu, kısacası önce veya sonra çıkmayı umursamıyordu.
"Profesör Seo'nun derdi ne acaba seninle?" Seungmin Felix'in yanına gelip aralarında hafif bir mesafe bıraktı, yürümeye başladıkları zaman iç çekerek omuz silkti.
"Bilsem keşke."
İkili kendi aralarında konuşarak kampüsün kafesine indiler. Seungmin kahve almak için kasaya gittiğinde Felix'de insanlardan uzak, boş bir yere oturdu. Telefonunu çıkardığı sıra arkadaşı hızlı adımlarla masaya geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Under The Red Lights•Chanlix
Fanfiction"Kırmızı ışığın altında iki beden, sık soluklar, ıslaklık ve fazlaca iz" Fiziksel temastan hoşlanmayan artistik buz pateni sporcusu Lee Felix ve tesadüfen onu kayarken izleme fırsatına erişmiş Christopher Bang. chanlix [hyunin•changmin•minsung] 2203...