1940 Sonrası Türk Edebiyatı

460 2 0
                                    

1940 Sonrası Türk Edebiyatı - Yenilikçi Türk Edebiyatı (1940-1960)
II. Dünya Savaşı'nın yarattığı sıkıntılar bütün dünya gibi Türk toplumunda da yaşandı ve buna bağlı olarak bazı değerler duygu ve düşünceler de değişikliğe uğradı. Yapılan çalışmalar okuma - yazma oranını hızla arttırdı. Böylece genç kuşaklar dünyadaki siyası. edebi ve sanatsal gelişmeleri yakından izleyebildi. Edebiyatımız toplumsal olayları ve düşünce yaşamını daha geniş bir yelpaze içinde ele almaya başladı. Roman ve hikayede sosyal gerçekçiliğe ilgi arttı. Daha önceki anlayıştan farklı bir köy romancılığı ortaya çıktı. Şiirimiz. öz ve şekil yönünden köklü değişimler yaşamaya başladı.
Edebiyatımızdaki değişimlerin temelinde şair ve yazarların ülke sorunlarıyla yetişmesi gerçeği yatıyordu. Anadolu'da doğmuş. büyümüş. Cumhuriyet kurumlarında yeni bir anlayış içinde yetişmiş sanatçılar eserler vermeye başlamışlardır. Anadolu kendi yetiştirdiği şair ve yazarlar tarafından anlatılmaya çalışıldı. Bir bakıma Atatürk inkılaplarıyla atılan tohumlar meyveye dönüşmüştür.
1940'tan sonraki yazar ve şairler daha çok sosyal gerçekçilik akımına bağlı kaldıkları görülür. Ülkenin içinde bulunduğu sosyal değişim ve gelişme bütün yönleriyle bu dönemin eserlerine yansıdı. Anadolu'nun köy ve şehirler sorunları roman ve hikayesinin konusu oldu. Sanatçılar sorunları ele alırlarken kendi siyasi görüşlerini eserlerine yansıtmaya başladılar. Eserlerin dil ve anlatımında büyük değişimler yaşandı. Dildeki özleşme özellikle 1950'li yıllardan sonra hız kazandı. Bu özleşme anlayışı, sanatçıları geniş kitlelerden uzaklaştırma noktasına kadar uzandı. Ancak bazı sanatçılar halk diliyle yazmayı sürdürdüler.
Roman ve hikaye yazarları çevrelerindeki yoksulluğu, geri kalmışlığı,köyden şehre göçü ve yarattığı sorunları, tarım ve sanayi ilişkilerini, gelir dağılımdaki dengesizlikleri eserlerinde sıkça işlediler.
Bu dönemin yazarları kalıcı ve güçlü gruplar oluşturamadılar. Özellikle 1940'tan sonra yazar ve şairlerin dünya görüşleri eserlerinin özünü oluşturmaya başladı. Doğaldır ki bu oluşumun dışında kalanlar da olmuştur.
Edebiyatımızın diğer edebi türlerinde de bu dönemde bir hareketlilik göze çarpar. Yaşamını sadece kalemiyle kazanan sanatçılar çoğalır ve yazarlık başlı başına bir uğraş haline gelir. Böylece oldukça canlı bir edebiyat ortamı doğar.
Bu dönemde, Türk Edebiyatında asıl gelişme şiir ve öyküde görülmüştür. Bu yıllar şiirde ve öyküde canlılık ve yenilik yıllarıdır. Bunun nedeni, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kurtuluş ve bağımsızlık coşkusu yaşamış. yeni bir toplum yaratma düşüncesi benimsemiş bir sanatçı kuşağının yetişmiş olmasıdır.
Bu dönemin en etkileyici olayı II. Dünya Savaşı'dır. Türkiye bu savaşa katılmamıştır ama savaşın etkileri toplum yapısında. özellikle ekonomide büyük ölçüde hissedilmiştir. Toplumdaki dengesiz gelişme. toplum yapısındaki farklılaşmanın belirginleşmesi Türk edebiyatın! ve edebiyatçılarını etkilemiştir. Her ne kadar kimi edebiyatçılar savaş kışkırtmacılığı yapmış: Almanya'yı destekleyici yayınlar ve açıklamalarda bulunmuş ise de: genel anlamda edebiyatta insan sevgisini. savaşın acımasızlığını ve barış özlemlerini dile getiren bir edebiyatçı kuşağını engelleyememiştir.
Bu dönemde şiirde hece ölçüsü bütünü ile aşılmış. tek amaç yenilik olmuştur. Öykü ve romanda ya "gerçekçilik" egemen sanat anlayışı olarak yerleşmiştir. Bu yıllar "yeni, yenilik" ya da "yeni nesil, genç nesil" gibi kavramların en çok konuşulduğu yıllar olmuştur. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de eski-yeni kavgası şiir çevresinde verilmiş, şiirde "yeni bir biçim" konusu tartışılmıştır. (Şiirde biçim, dil, üslup, yapı ve anlatım özelliklerinin tümüdür.) 

Yenilikçi Türk Edebiyatı'nın özellikleri

Son dönemdeki eserlerin dili oldukça sadedir.

Bu dönem eserlerinde sosyal ve siyasi konular ağırlıklı olarak alınmıştır.

Şiirde serbest nazım fazlaca kullanılmıştır. Ancak az da olsa Halk şiirinin ve Klasik Edebiyat'ın nazım şekillerini kullananlar da olmuştur.

LYS-EdebiyatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin