Sene 1873

8 0 0
                                    

Herşey 1873 yılında başladı. İnşa edildiği yıl Samuel F.Lee ve ailesi Utah'daki bu binada yaşıyordu. 40 yıl boyunca bu büyük ve ihtişamlı binada yaşayan Lee ailesi 1913 yılında binayi sattı ve taşındı. Daha sonra büyük bina yaşlılar icin kullanılan bir huzurevine dönüştürüldü. Yerel halk buraya "Country Poor House" yani "Ülkedeki Yoksulların Evi" olarak biliniyordu. Hen huzurevi hem de hastane olarak kullanılan bina 1953 yılında "Toole Ordu Deposu" olarak bir kaç değişiklikle birlikte degsitrildi. Daha iyi konaklama imkani için içine birden fazla banyo ve morg inşa edildi. 1980 yılına kadar ordu deposu olarak kullanıldı. 1980 yılının ekim ayında kullanıma kapatıldı.

1990 yılına kadar yani tam 10 yıl boyunca boş bir şekilde kaldı. 10 yıl boyunca etrafındaki binalar yıkıldı,yerlerine bir şey dikilmedi. 1991 yılının temmuz ayında bir yangın çıktı.

Yangının sebebini güneş ışınları sebep olabileceğini düşündüler. Yangından 2 yıl sonra geceleri binadan sesler geldiği iddia edilmeye başladı. Hastanenin hayaletli olduğuna dair ülkede bir dedikodu dönemeye başladı. 4 kişilik bir grup kendilerine"Hayalet Avcıları" vererek hastaneyi incelemeye başladılar. İncelemede hiçbir şey bulamadılar. Uluslararası bir üniversitede okuyan bir grup genç bunu duyup merak etmeye başladılar. Sırasıyla bu gençler Azerbaycan'dan Ziyoda Kobilova, Fransa'dan Arthur Dupont, Amerika'dan Katherine McNamara, Türkiye'den Ege Can Sal, İspanya'dan Michael Ronda, Almanya'dan Diane Kruger'dir. Bu grup gençler aralarında konuşup gitmeye karar verdiler ve gitmek için yola çıktılar. Oraya vardıklarında kapıdaki "Resticted Area (Yasak Bölge)" yazısını gördüler. Yazıyı görmelerine rağmen içeri girdiler. Etrafı incelemej için 2 kişilik olmak üzere 3'e ayrıldılar. Bir şey bulurlar ise birbirlerine sesleneceklerdi. Binanın içinde gezmeye başladılar. İncelerken her odanın yangından dolayı kül olarak görürler. Ege ve Katherine farklı koridorlara gitmek icin ikiye ayrılırlar. Katherine A koridoruna, Ege B koridoruna gitmeye karar verirler. Katherine koridordaki odalara bakınır. Birden B koridoru tarafından bir gürültü işiterek irkildi. Ege miydi acaba? Seslendi. Kimse cevap vermedi. Merak ederek yürüdü B koridoruna doğru. Kapı açıktı, içeri baktı, kimseyi göremedi. Gürültünün kuşlardan gelmiş olabileceğini düşünerek tam geri dönüyordu ki, bir tıkırtı daha işitterek durakladı. Korkuyla geriledi bir an. Sonra durdu. Şaşkın şaşkın bakındılar birbirlerin yüzüne. Şu anda karşısındakinin aklından neler geçtiğinin farkında mıydı acaba? Bunu kendiside bilmiyordu. Bütün kanı çekilmişti yüzünden. Bakışları donuk ve kıpırtısız. Boğazı anlatılmaz bir dehşet hissiyle sıkışmış. Dualar okumak istiyordu, dudakları kıpırdamıyordu. Yerinden oynayacak gücü yoktu sanki. Büyülenmiş gibi bakıyorlardı birbirlerine. Korku, tiksinti, öfke gibi karışık duyguların etkisi altında, şaşkın ve bitkin, kımıldamadan, seslerini çıkarmadan, ilk hareketin ötekinden gelmesini bekliyordu. Bu karşılıklı acayip bekleyiş ne kadar devam etti, hatırlamıyordu, Katherine. Sonunda hiç birşey düşünmeden çığlık attı. Çığlığı tüm hastaneyi inletmişti. Sesini duyan çocuklar Katherine'nin yanına geldiler. Sırasıyla ilk olarak Ege daha sonra Michael ile Diane ve son olarak Arthur ve Ziyoda gelmişti. İlnaz korkuyla yere çöküp dizlerini kendine çekerek kafasını dizlerine  gömmüştü. Herkes Katherine'nin başına toplanmıştı. Kimse İlnaz'ı fark etmemişti. Arthur bir anlık etrafına bakınırken İlnaz'ı görmüştü. Arkadaşlarına İlnaz'ı göstermişti. Herkes İlnaz'ın - ingilizce bildiğini umarak- "Don't be afraid we are friends. (Korkma biz dostuz.)" dediler. Ama İlnaz anlamayarak onlara baktı. Herkes anlamadığını farkına vararak kendi dillerinde söylemeye başladılar. Sıra Ziyoda'ya gelince İlnaz yanıt verdi;
(İ)- Sən kimsən? (Sen kimsin?)
(Z)- Mən Ziyoda, yoldaşım.(Ben Ziyoda,dostum.)
(Z)- Sən kimsən? (Sen kimsin?)
(İ)-Mən İlnaz. (Ben İlnaz.)
(Z)- Burada nə edirsən? (Burada ne işin var?)
(İ)- Bu mənim evimdir. (Burası benim evim)
(İ)- Bura necə girə bilərsən? (Nasıl buraya girersin?)

Konuşma böyle devam eder. İlnaz'ı dinledikten sonra onun hamile olduğunu çocuğunda şeytandan olduğunu öğrenirler. İlkte inanmasalarda İlnaz yara izlerini gösterince inanmışlardı. Artık oradan çıkmak istiyorlardı. İlnaz ile vedalaştıktan sonra gitmeye karar verdiler. İlnaz gitmelerine izin verdi. Olanlardan bir kaç gün sonra bunlar birilerine anlatmaya başladılar. Tabiki kimse onlara inanmadılar. Papaza, hacıya-hocaya bile gittiler hepsi saçmaladıklarını söylediler...

Eski Toole Hastanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin