1-Ani Yolculuk

307 34 201
                                    

Ben Caroline Forbes. Forbes ailesinin tek çiçeği.

Babam Forbes Markisi Alexander Forbes,annem Aisha Forbes,abim Allendis Forbes ve erkek kardeşim Robert Forbes.

Ben her zaman enerji dolu ve farklı fikirleri olan biriydim. Annem buna mutlu olup bu halimi severken, babam ve erkek kardeşlerim çok hoş bakmazdı.
Çünkü sosyetede erkekler onların dediği her şeye uyacak, yaptıkları her şeye sessiz kalacak kadınlar istiyordu. Anneler kızlarını bunun için eğitiyordu. Benim annem her zaman arkamdaydı. O yüzden onu bu kadar severdim.

Sabah içeri giren Madam Annie ile aniden uyandım. Uyku sersemliği ile gözlerimi açıp Madam Annie'ye baktığımda bana şefkatle bakıyordu. Yavaşça kalkıp hazırlanmaya başladım. Madam Annie bana yardım ediyordu. Bir yandan ise bana bugün yapmam gerekenleri anlatıyordu.
"Leydim haftaya düzenlenen kraliyet balosu için ezberlemeniz gereken on dans figürü var, nakış dersiniz ve kavalyenizin hoşuna gidecek bir mendil işlemeniz gerekli."dedi acele ile bense bundan rahatsız olmuş bir şekilde "Ailesindeki genç hanımlar ve onlara aşık olan leydiler duygularını ifade etmek için yapabilir. Bunu onlara bırakmaya ne dersiniz?" Dedim.

Madam Annie bu söylediklerime hak verircesine başını salladı."Haklısınız Leydim ancak gelenekler eskisi gibi değil."dedi.

Üstüme Doğu krallığına ait çok hafif ve çiçekli bir elbise giymiştim. Farklı kültürlere hayrandım. Bu yüzden hep farklı tarz giyerdim.

Kahvaltı saatinin gelmesi ile aşağıya yemek salonuna indim. Babam hala işlerine bakıyordu. Annem ise küçük kardeşim ile ilgilenip abimle sohbet ediyordu.

"Günaydın Forbes ailesi! Nasılsınız bakalım?"

" Günaydın Caroline. İyiyiz tatlım gel otur bakalım." Dedi annem.
Hemen yerine oturdum.

Kahvaltıha başladıktan birkaç dakika sonra babamın bana ve abime bakıp durduğunu fark ettim

"Baba bir sorun mu var? "Dedim merakla. Babam aniden bana bakıp başını olumsuz anlamda salladı.

Sonra ise gülümseyerek bana baktı. "Aslında iyi bir haberim var. Bu hafta sonu Dük Arkint'in 2 oğlunu misafir etmek durumundayız hem abinin kılıç eğitimine de yardım ederler. Sanırım bu yaz burada olacaklar. Sende onların yanında tavırlarına dikkat edersen, düşüncelerini biraz olsun kendine saklarsan büyük bir balık yakalarsın belki."dedi

Bir an vücudumun her yerinin alev aldığını hissettim. Derin bir nefes aldım ama burnumdan sıcak duman çıktığını hissedince nefesimi tuttum. Ve babama bakmaya devam ettim. Sonra sakinleşip derin bir nefes aldım ve lafa girdim.

"Farkındayım baba kimsenin yanında bu tarz düşüncelerimi belirtmiyorum bildiğin üzere. Tabi Arkint Dükünün oğullarından kılıç eğitimi almak abim için iyi olur. Abim saydığım insanların birbiri ile vakit geçirdiğini görmek güzel olucaktır." Dedim

Tabi babamın ne demek istediğini anlamıştım ama henüz yapmak istediğim çok şey vardı.

"Hem daha yapacak bir sürü şeyim varken bir şövalye ile evlenip yaşlanana kadar onu bekleyemem. Ben kendi istediğim kişiyi bulacağım." Dedim

Ama babam bundan hoşnut olmadığını belli eden bakışlar attı. Ve bunun anlamı sanırım şuan nişanlıydım. Hep böyle olacağını rüyamda görürdüm.
Babam tam lafa başlayacak iken ben konuşmaya başladım.
"Evet baba sanırım nişanım çoktan yapıldı ama size bunu kaçıncı söyleyişim bilmiyorum. Evlenmek için çok gencim 17 yaşındayım ve benden bu kadar eğer bu nişan en kısa sürede bitmezse ben mutlu bir yaşam sürebileceğimi sanmıyorum." Dedim

Babam ise bana birşeyler daha söylerken artık sinirden duyamıyordum. Neydi bu şimdi? Nerden çıkmıştı evlilik?

" Nişanı bozmayı istemiyorsun sanırım baba o yüzden sana beni değil 24 yaşındaki abimle Arkint ailesinin kızını nişanlamıyorsun? Hem Leydi Layenda benden büyük ve evlilik çağı gelmiş bir kadın. Ve bunu şimdi söylemen iyi oldu çünkü benim de söyleyeceğim önemli şeyler vardı.
Ben bir dünya turuna çıkacağım ve hangi ülkeye ait olduğumu arayacağım. Çünkü
sahip olduğum bu farklı dış görünüşün hangi uyruğa ait olduğunu öğrenmek istedim onayınızı alacaktım fakat buna kalmama gerek yok. Yola çıkıyorum." Dedim ve odama gittim.

Yalnızca ihtiyacım olacak birkaç elbise, kitap ve haritamla evden aniden çıktım.

Ben bu evde saygı girmediğimi hissediyordum. Hep yabancıymışım gibi bakarlardı.
Bu ülkede ki herkes siyah veya kahverengi saçlı iken çok nadir sarı vardı. Benim saçlarım ise ateş gibi kızıl ve mavi gözlerim vardı. Bu ülkede çok az kişi bu özelliğe sahipti onlar ise göçmen kişilerdi. Acaba ben de mi göçmen biriydim? İşte şimdi bunu öğrenmeye gidiyordum. Kendimden emin ve olacakları düşünmeden. Ne insanlar arasında sanki hayvanmışım gibi bakmalarını ne de Arkintlerin küçümser tavırlarına katlanamazdım.

Önce bir tren istasyonuna gitmeyi düşündüm ama trenle gidilecek bir mesafe seçersem Arkint ailesinin oğulları beni bulurdu. Bu yüzden gemilerin olduğu büyük bir limana gittim. Kimsenin tercih etmediği, korktuğu kuzeye bir bilet aldım. Hangi şehir veya hangi ülke olduğuna bakmadan gemiye bindim. Ve karadan uzaklaştım.

Bir sürü zorluk yaşandı,
Zira ağır geldi yaşananlar,
O an sonucu ne olur diye bir saniye bile düşünmeden
Bir gemiye bindim.
Nereye gittiğimi bile bilmeden

Saatler, günler,haftalar geçti.
Masmavi okyanus berraklığı ile huzur veriyor.
Maviliği cesaretimi,
Parlaklığını yarınlarımı gösteriyor sanki.

Ve güneş yerini aya bırakıyor.
Okyanusun berrak suyunda,
Sanki bir mum gibi parlıyor ay.

Bu kocaman gemi ile açılmışım okyanusa.
Ay inci misali parlıyor gökyüzünde.
Sanki yarınlarımı aydınlatacak mum ışığı gibi.

Yedinci Evrenin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin