5-Yedinci Evren

120 16 52
                                    

Karşımda bana bakıp gülümseyen adamın dedikleri beynimde yankılanıyordu. Ben bu evrene, bu dünyaya ait değil miydim? Benim gerçek ailem bu evrende değil miydi?

Belki ben insan bile değildim. Neden herşey böyle olmuştu.

Adamın adı Jonathandı. Bana Yedinci evrende bulunan Castina İmparatorluğu'nun şövalyesi olduğunu söylemişti.

Bana imparatorunun yıllardır aradığı ama bulamadığı, onu terk eden eski nişanlısının kızı olduğumu söylemişti. Annem imparatorun emri ile idam edilmiş. Çünkü çocuğunu imparatordan saklaması suç sayılmış.

Gideceğim yerde gayrimeşru bir çocuk olacaktım. Anneme içimde inanılmaz bir sevgi oluştu. Beni yaşayacağım cehennemden kurtarmıştı.

"Peki Jonathan oraya gidince imparator ve ailesi beni nasıl karşılayacak?"dedim.

"İnanın imparator sizi severse,ki emin olun sevecek. İmparatoriçe ve çocukları size hiç birşey yapamaz. Majesteleri bu konuda oldukça katıdır."dedi.

Gülümsedim. Ama aklıma bana yaptığı iğrenç şaka gelince gülümsemem soldu.

"Anlıyorum Jonathan gelip bana bunları direk anlatsaydın da bende bu kadar korkup alev almasaydım!"diye bağırdım.

Jonathan kahkaha atmaya başladı. Dizlerinin üzerine çöküp
"Bağışlayın Leydim ancak yüzünüzü gördüğüm an şaka için çok iyi bir andı."dedi.

Bende güldüm. Daha sonra imparatorluğun geleneklerini, festivallerini dinledim. İçimde oluşan hisleri tarif etmem zordu. Ama mutluydum.
Jonathan bana birkaç elbise almıştı. Hepsi tam benim tarzımdı.

Yolculukta rahat edebileceğim elbiseyi giyinmiştim. Şık bir elbise seçmiştim çünkü imparator ve ailesi ile tanışacaktım.
Hep beraber atlara binip şehri dolaşmaya başladık.

Jonathan ve diğer şövalyeler ile iyi anlaşmıştık. Gidip bir handa yemek yemiştik.

Yavaş yavaş hazırlandık ve Yedinci evrene Castina İmparatorluğu'na yolculuğa çıkmak için şehirden uzak bir araziye gittik.

Jonathan en önden gitti. Ve tamamen yabancı bir dilde konuşarak etrafında dönmeye başladı. Diğer şövalyeler de ona eşlik edip dönmeye başladı.

Jonathan birkaç kez daha döndü ve ayağını yere vurdu. Tam o sırada yerden mavi bir ateş çıktı ve koskocaman bir portal açıldı.

Jonathan yavaş yavaş portaldan içeri adımını attı ve bana elini uzattı. Elini tutup bende içeri girdim. Burası cidden inanılmazdı. Gökyüzü turuncuydu,ay ise kırmızı. Havası dünya gibi değildi. Enterasan bir şekilde ferah ve rahatlatıcı bir atmosfer vardı.

Ben mest olmuş bir şekilde etrafa bakarken Jonathan gelip çığlık attı. Onla beraber bende bağırdım.

"Jonathan yapma şunu. Öldürmek mi istiyorsun beni!"dedim ve koluna vurdum.

"Asla leydim kusura bakmayın."dedi ve gülerek yürümeye başladı.

Bende peşinden yürüdüm. Ve koskocaman bir saraya geldik. Önce yerimde durup etrafa baktım. Sonra yürümeye devam ettim. İçeri girdiğimizde herkes bize selam vermeye başlamıştı. Jonathan önce yavaşladı ve bana döndü.

"Endişe etmeyin Leydim. Majestelerinin önünde saygı ile eğilip o size diyene kadar konuşmayın ve başınızı kaldırmayın yeter."dedi.

"Tamamdır sen de yanımda olacaksın değil mi?"dedim.

Yedinci Evrenin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin