ZEVAHİR

124 69 167
                                    

Hepinize kısa bir aranın ardından yeniden merhaba
Çook güzel bir bölümle geldim. Benim için oldukça değerli bir bölüm. Dönüm noktası hatta. Umarım sizde beğenirsiniz.
Çok tutmayayım 🤭 Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin 🙏 İyi okumalar

Bölüm şarkısı:
Elvis Presley- Jailhouse Rock

Fulya, alarmının sesiyle uyanmış olmanın huzursuzluğuyla elini komodine uzattı. Yokladığı yerde telefonu bulamayınca, gözlerini tüm sızısına rağmen araladı ve evinde olmadığını o anda hatırladı.

"Fulya, sustur şunu. Eziyetim oldu!"

Fulya başını çevirip, sağ yanında Berkay'ın çıplak bedeniyle yüz üstü uzandığını gördü. İnce yorganı onun üzerinden çekip kendi bedenine sardı ve ayaklanıp, Berkay'ın kahve tonlarının hakim olduğu odasında çantasını aramaya başladı.

Dün gece kendilerini kaybetmiş olmalılar ki eşyalarının her biri bir taraftaydı. Alarm durmaksızın çalarken bitince yeniden başlıyordu. Berkay, üzerinden çalınan yorganın ve çıplak bedeninin etkisiyle oldukça üşümüştü. Cenin pozisyonuna dönerken bir kez daha yakındı. "Bu sabahın uyandığım en güzel sabah olacağını düşünürdüm hep ama kabusum olma yolunda ilerliyor."

"Sus artık Berkay! Telefonu bulsam susturacağım..."Fulya bir yandan bedenini örten yorganı tutmaya çalışırken bir yandan eşyaların altını üstünü arıyordu. Küçük çantası bir yerle yuvarlanmış olmalıydı.

"Her neyse bırak çalsın! Dondum burada, çaldığın yorganı ve sıcak bedenini geri getir lütfen...." Berkay, krizi fırsata çevirmeye çalışıyordu fakat Fulya gülümsese de buna düştüğünü belli etmedi. Berkay odada yankılanan alarmdan başka bir şey duyamazken devam etti. "Amacın şahane popoma bakmaksa, rica etmem yeterdi. Daha sıcak yöntemler bulurduk."

Onu yine duymazdan gelen Fulya, koltuğun altına saklanmış çantasını bulunca sevindi. İçinden telefonunu çıkardığında ses artık daha kuvvetliydi. Yatağa dönerken neyse ki susturabilmişti. "Ah! Sonunda." diye söylendi kendince. Sonra Berkay'ın üşümüş olduğunu hatırlayarak, yatağa girip yorganı açtı ve tekrar ikisinin de üzerini örttü. Kasılmış vücudu anında gevşeyen Berkay, yüzünü Fulya'ya döndü. "Neden sabahın bu saatine alarm kuruyorsun ki?"

Fulya, yığılan bildirimleri incelerken Berkay'ı cevapladı. "Takipçilerimi bekletmemek için." Berkay, Fulya'nın bu kadar sahte bir dünyaya kendini bu denli kaptırmasına aslında biraz üzülüyordu ama bir yandan da onu taktir ediyordu. Çünkü Fulya, bir şekilde insanlara kendini sevdirmiş ve onlara değer vermişti.

Berkay, kıza biraz sırnaşıp beline sarılırken, başını da boynuna doğru gömdü. "Ama bugün benimlesin ve onları ekmen gerekecek." Fulya, gerilirken kendini geriye çekmeye çalıştı. "Gerekmiyor aslında ama zorundayım." Berkay bu gerginliği fark ettiğinde huzurla kapattığı gözlerini açtı. Bu sözlere alınmamak zordu. Kendini geri çektiğinde o da yatakta biraz dikeldi ve sırtını yatak başlığına dayadı. Bakışları hala telefonunda olan Fulya'yı izledi bir süre. İlgisi tamamen sosyal medyadaydı. Biraz öfkeyle öne atıldı ve Fulya'nın parmakları arasından çekerek aldı telefonu. Artık ilgisini çekebilmişti. Fulya çattığı kaşlarıyla sorguladı Berkay'ı. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Dün gece yaşananlar hakkında konuşmamız gerekmiyor mu sence de?" Berkay'ın nadir rastlanılan bu ciddi ifadesi, Fulya'yı mutlu etmedi. Bıkkın bir nefes alıp kafasını çevirdi. Sonra tekrar Berkay'a baktı. "Neyini konuşacağız?" Berkay artık şaşkındı yüzünü buruştururken nefesini burnundan verdi. "Birçok şeyi. Biz birlikte olduk Fulya. Sakın bunu küçümseme!" Fulya korkularıyla burun buruna olduğunu Berkay'a belli etmek istemiyordu. Bu yüzden gözlerini devirdi. "Bundan kimseye bahsetme." diyerek tembihlediğinde Berkay artık gerçekten bozulmuştu.

MİNVALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin