Yanıma oturan iğrenç ötesi varlığa bakarken bana "Selam." dedi. Öylesine biri olsaydı selamına karşılık verirdim fakat orangutan ordusunun başı olduğundan ve çok kez kavga ettiğimden dolayı, hiçbir şey söylemeden önüme döndüm. Daha sonrasında "Hep böyle asosyal bir varlık olarak mı hayatını sürdürürsün?" dediğinde dalga geçtiğini anladım ve hiçbir şey söylemedim. Çünkü zaten amacı beni delirtmek olduğundan önüme bakmaya devam ettim. Tam bir şey söylemek için ağzını açtığı sırada hoca "Bugün okulumuzun ilk günü olduğu için birkaç etkinlik düzenlendi." dedi ve tam o sırada kapı çaldı. Ahu Hoca şu an sınıfta bulunan hocaya eliyle gel işareti yaptı. Şu an sınıfta bulunan hoca diyorum çünkü ilk kez bugün görüyorum.
Hoca sınıftan çıkarken bu orangutan ordusuyla daha fazla muhatap olmamak için çantamdan kulaklıklarımı çıkarıp kulağıma takarak öylesine bir şarkı açtım. Şarkının ismi Uykusuz ve Dengesiz idi. Kulaklarıma dolan şarkıyla biraz da olsa bu orangutan ordusundan uzaktaymış gibi hissediyordum fakat kulaklıklarım bir anda kulağımdan çıktı. Hızlıca kafamı koyduğum sıradan başımı kaldırıp ne olduğuna anlam vermeye çalıştım. Tabi ki de yanımdaki mağara bizonu görünümlü varlık benim rahatımı bozmak istiyordu. Karşımda gülerken "Neye gülüyorsun lan göt lalesi" dedim. Dediğim şeye de daha çok gülmeye başladığı sırada önümdeki sıradaki kalem kutuyu alıp ona doğru fırlattım ve hızlıca çantamı da alıp sınıftan çıktım.
Koridorda yürürken herkes okulun ilk günü olduğu için kendi halinde takılıyodu. Hızlıca kızlar tuvaletine daldığımda Damla ve kankitolarını gördüm ve onlara onları sevmediğimi belli etmek için göz devirip musluğu açtım ve yüzümü yıkamaya başladım. Yüzümü yıkayıp peçete aldım ve yüzümü silerken, Damla yanındaki fino köpeklerinden birine "Bakın kızlar burada kimler görüyorum. Birileri her zamanki gibi yalnız." diyerek beni gömmek istediğini anladığımda elimdeki kağıt peçeteyi ıslatıp onun suratının ortasına fırlattım. Lapss diye bir ses çıktığında içimin yağları erimiş olarak tuvaletten çıktım. Arkamdan "MaKyAjIm bOzUlDu AmAn TaNrIm" sesleri gelirken o makyaj malzemelerini ona neyse koridorda yürürken sınıfa gitmek istemediğimi fark ettiğim gibi yönümü değiştirerek yangın merdivenlerine doğru yöneldim.
Merdivenin en üst katına çatı kapısının olduğu yere çıktım. Buradan kimseye görünmem ve katil olmadan bir gün geçirebilirim diye düşündüm ve yere oturdum. Çantamdan kitabı çıkarıp okumaya başladım. Okuduğum kitap Franz Kafka'nın "Milena'ya Mektuplar" adlı kitabıydı. Tam kitaba dalmışken aniden bir ses duyuldu sanki büyük bir bomba patlamıştı. Okuldaki alarmların hepsi çalmaya başlamışken oturduğum yerden hızlıca kalktım. Kapının başına geldiğimde kapının kapanmış olduğunu gördüm ve stres yavaş yavaş bedenime hakim olurken kapıya vurmaya başladım. Kimse açmadığında hızlıca yangın merdivenlerinin bir alt katına indim. Oradaki kapının da kapalı olduğunu gördüğümde hızlıca bir kat daha indim. Elimdeki kitabı sımsıkı sıkarken en aşağıdaki yani -1. kattaki yangın merdiveni kapısının açık olduğunu gördüm.
Kapını kenarını tutarak kendimi merdivenden dışarı attığımda. Spor salonunun ortasında yarı karanlık yarı aydınlık bir vaziyette tek başıma durduğumu fark ettim. Etrafıma bakarken yanımdan bir gölgenin geçtiğini fark ettim ve ağzımdan bir çığlık kaçırdım elimle ağzıma baskı uygularken yere çömeldim ve ne olduğunu anlamaya çalıştığımda tam karşımda salonun diğer ucunda bir silüet gördüm bana susmam için işaret gösteriyordu. Oraya doğru bağırarak "Kimsen lan sen?" dedim. Karşımdaki yavaş yavaş bana doğru yürürken o bana adım attıkça ben geriye adım atıyordum ve sonunda duvara hızla çarptım. Yere çömelerek gözlerimi kapadım ve bir anda ışıklar açıldı. Salona 5-10 öğretmen girerken "Melodi kızım iyi misin? Niye buradasın? Herkes bahçede" diyerek bir şeyler söylemeye başladılar ama ben etrafta sadece birini arıyordum ama yoktu işte yoktu. Acaba hayal mi gördüm diyerek kendimi avutmaya çalışırken hocalardan birine " Ne oldu, sanki bir şey patladı" dedim. Hocalardan biri "Bizde anlamadık sadece bir ses geldi ve ışıklar gitti bu kadar, sanırım bir yerde arıza çıktı." dedi ve gittiler. Bende o spor salonunun ortasında kaldım ve hayal görüp görmediğimi sorgulamaya başladım ama onu gördüğüme emindim. Karşımda bir silüet vardı ve bir anda ortadan kayboldu. Nereye gidebilirdi bilmiyorum ama küçük çaplı bir şok yaşadım. Daha fazla burada durmak istemediğimden ayaklarım titreye titreye sınıfa doğru yol aldım. Girdiğimde herkes kendi halinde takılıp, arkadaşlarıyla sohbet ederken sırama oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİP
RomanceAşkın ne olduğundan habersiz bir kız. Aşkın varlığını hiçe sayan bir adam. Sizce ne zaman aşkı kabullenecek ve aşkın damarlarına akın ettiğini hissedecekler*****