Akşam yemeğine ineceğim sırada, Aren'in yüzüne nasıl bakacağım geldi aklıma. Neden böyle hissediyordum ki? Sonuçta ona engel olmamak dışında bir şey yapmamıştım. Asıl mesele de buydu. Neden engel olmamıştım ona? Tüm bu düşüncelerden arınarak çıktım odadan.
Yemek masasındaki kişileri görünce mutlu olmuştum. Aralarında Aren yoktu çünkü. Şu anda onunla karşı karşıya gelmek en son isteyeceğim şeydi.
Yemek yerken kimseden çıt çıkmıyordu. Bu sessizlik geriyordu beni. Benim için gergin olan bu anı Ekin bozdu.
"Berfu, yarın akşam bişeyler mi yapsak seninle?"
"Ne güzel düşünmüşsün canım." dedi Doğan amca. "Hem biz yarın yola çıkıyoruz sizde evde yalnız kalıp sıkılmış olmazsınız." diye ekledi.
"Olur... Yani fark etmez benim için." diye cevap verdim. Ama korkuyordum. Gece dışarı çıkma düşüncesi, o geceden sonra çok korkutuyordu beni. Ben Ekin'e gülümserken annemle göz göze geldiğimizde, tıpkı benim gibi onun da korktuğunu fark ettim. Gözlerinde acı bir şeyler gördüm bana bakarken, o geceye dair bir şeyler.
"Tamamdır o zaman, yarın seni uçuruyorum." dedi Ekin tüm neşesiyle.
"Kızlar aman diyim abartmayın. Biz de yokuz zaten, gözümüz arkamızda kalmasın." diye uyardı annem. Bana bakarak konuşmuyordu, çünkü biliyordum hatırlatmak istemiyordu.
"Merak etme Ebru sultan biz dağılmayız kolay kolay, dimi Berfu?"
Ekin'in sorusu yüzünde buruk bir gülümseme meydana getirirken, "Aynen öyle annecim gözünüz arka da kalmasın." dedim kendimden emin şekilde. Bu sefer aynı şeylerin yaşanmasına izin vermeyeceğimi o da biliyordu.
"Aren de gelsin sizinle. İki kız yalnız başınıza gitmeyin." dedi Doğan amca. Niye tam unutmuşken anmıştı ki adını?
"Aman baba ya... abimi bilmiyor musun sanki, bize orda rahat mı verir o?" dedi Ekin içimden geçenleri biliyormuş gibi.
"Sanki öğrendiğinde gelmeyecekmiş gibi konuşuyorsun Ekin."
"Siz söylemezseniz öğrenmez bence." dedi tatlı tatlı bakarak.
"Öyle olsun bakalım."
Yemekten sonra birlikte salonda oturup film izlemiştik ailecek. Ailecek... ne kadar garip. Yaklaşık 1 ay öncesine kadar hiçbirini tanımıyordum ama şu anda ailem olmuşlardı. Tek çocukken birden bi kız kardeşim daha olmuştu. Tabi birde abim... gerçi abi demeye bin şahit ister ama neyse.
Film bitikten sonra, herkese iyi geceler dileyerek odama çıktım. Işığı bile açmadan direkt yatağıma yattım. Bir an önce uykuya dalıp düşüncelerden kaçmak istiyordum.
"Artık uyansan diyorum ufaklık." Yüzümde hissettiğim nefesle gözlerimi açtım.
"Yine mi sen ya?" dedim geri çekilerek. Aren, dudak büzüp, "Niye öyle diyorsun kırıldım bak şimdi." diye konuştu şımarık bir tavırla.
Çok umrumdaydı ya senin kırılman.
"Ne işin var sabah sabah odamda Aren."
"Uyandırmak için geldik herhalde. Ne bu senin her dakika uyuyan güzel hallerin?" dedi isyan eder gibi.
"Sana ne benim uykumdan ya. Çık odamdan."
"Şşş emir vermeler falan. Sen sanki biraz havaya girdin he ufaklık? Babamlar yola çıkacaklar, seni bekliyoruz giyin gel." diyip çıktı odadan. Cidden anlamıyordum ben bu çocuğu. Kesinlikle çoklu kişilik bozukluğu vardı, başka açıklaması olamazdı bu haraketlerinin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UFAKLIK
Teen Fiction"Neden yaptın bunu?" diye sordum. Sorulması gereken soru bu muydu bilmiyorum ama bir cevap bekliyordum. "Yakında öğrenirsin ufaklık." Ufaklık?? Ayağa kalkıp odadan çıktı. Ben ise ne yaşadığımızı sorguluyordum. Bunu başkasıyla yaşamış olmak belki...