XXXXX
Sirius eşinin ellerini tutarak kanepeye oturdu. Celine, Sirius 'un neler olduğunu anlatmasını sessizce dinledi.
Kylie'yi uçuç tozuyla Kovuk'a göndermişlerdi. Zaten genelde yazları Damien, Ida ve Harry ile Kovukta geçirirdi.
Kylie her zaman yazları Kovukta ne kadar sıkıldığından bahseder ve bir daha gitmek istemediğini dile getirirdi.
Ama Kylie, bu sefer bir şey olduğunu anlamıştı ki hiçbir sorun çıkarmadan gitmişti. Yorgun ve huysuz bir şekilde babasına sorunun ne olduğunu sormaya çalışmıştı ama sadece hemen o akşam Kovuk'tan beklendiği, bu yüzden de çabucak gitmesi gerektiği söylenmişti.
Celine, Sirius'un Kylie'yi Kovuk'a göndermesinden çok memnundu. Şu an garip sorularla uğraşabileceklerini düşünmüyordu.
Celine kızının, bebeğinin yaşıyor olduğunu düşünürken kendini kaybetmemek adına bir savaş veriyordu.
Lilith yaşıyordu! Kızı, bebeği yaşıyordu.
Celine dualarının kabul olduğunu düşünüyordu. Kızının kim olarak bilindiğini bile düşünmüyordu. Karanlık Prenses!
Celine oldukça yorgun görünen kocasının elinden tutarak heyecanla koltuğa oturdu. Sirius'un gözleri yaşlarla doluydu ve olayları anlatması bittiğinde dalgınlıkla yere bakıyordu.
"Sirius, onu görmek istiyorum. Ona gidelim" diye fısıldadı Celine.
"Bebeğim onu yarın-" Sirius karısını ikna etmeye çalışsa bile bu eşini durduramadı.
"Hayır Sirius! Kızımı şimdi görmek istiyorum, şimdi göreceğim. Beni kızıma götür" diye ısrar etti Celine.
"Bebeğim o şuan uyanık olmayacak ve...bizimle konuşmak isteyeceğinden pek emin değilim." Dedi Sirius son kısmı ağırlıkla.
"Bunu nasıl bilebilirsin ki?! Umurumda değil Sirius onu görmek istiyorum! Kızımı görmek istiyorum!" Celine'in kızarmış gözlerinden ne kadar yaşlar akıyorsa sesi o kadar güçlü çıkıyordu.
Sirius pes ederek kabul etti ve ikisi de Yoldaşlık karargahına, aynı zamanda ikinci evlerine cisimlendiler.
XXXXX
Madam Pomfrey yorgunluktan ölmek üzereydi. Yaralı genç kızın bir şekilde uyumasını sağlamıştı. Zor da olsa bunu başarmıştı. Tam kendini yorgunca kanepeye bırakacak iken aşağıdan gelen konuşma sesleri ile duraksadı.
"Gerçekten, sessiz olacaklarını düşündüm mü?!" Diye söylendi kendi kendine.
Hızlıca ayağa kalkti ve kapıyı olabildiğince sessiz açtı. Kapıyı açtığında bir kaç adım ötesinde çok kızgın görünen gözleri kızarmış bir Celine Black ve arkasında duran Sirius Black ile karşılaştı. Poppy, ikisi de Hogwarts'da çalıştığı için Celine ile iyi anlaşıyordu.
Poppy Celine'e buruk bir tebessümle bakıyordu. Genç kadın hiçbir annenin olmak istemeyeceği bir durumdaydı. On beş yıl sonra öldü sandığı kızına kavuşmak çok zor bir şeydi. Celine'in ağzını açmasına gerek bile duymadı. Kenara çekildi ve;
"Onu uyandırmamaya çalışın, zar zor uyuyabildi." Dedi.
Celine, zorla gülümsemeye çalışarak Poppy'ye minnetle baktı.
Sessizce kapıyı açtı ve içeriye girdi. Dört direkli bir yatakta uyuyan kızına baktı. Nefesi göğsünde tıkanmış gibiydi. Kızının yattığı yatağa doğru ufak çekingen adımlar attı. Lilith'i karşısındaydı...
O aşağılık gece yaşanmamış olsaydı Lilith'in nasıl görünüyor olabilceğini milyonlarca kez düşünmüştü.
Her zaman Sirius'a benzeyeceğini düşünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prenses >Harry James Potter<
FanficArkadaşlarına son bir kez pişmanca baktı, sonra odayı üzgün adımlarla geçerek Lilith'in odasına yöneldi. Sürekli; "Affet beni Lilith...üzgünüm Harry...üzgünüm James...çok...çok üzgünüm Sirius" diye sessizce mırıldanıyordu Bunu yapmak istememişti...