Ben Ada,Türkiye'nin en hareketli şehrinde,ablam Esra ile birlikte yaşıyorum.Doğduğum zamandan itibaren,yanımda ablamdan başka kimse olmadı.Ailemi hiçbir zaman tanımadan,onlar kim diye öğrenmeden ablamla 25 senelik kocaman bir hayat yaşadım.Önümde daha çok uzun bir hayat var.İyi bi avukat olarak,daha nice davam olacak.Bu zamana kadar yaşadığım hayatımda yapmayı en çok sevdiğim şey,fotoğraf çekmek.İlk davamdan para kazandığım gün gidip bir fotoğraf makinesi satın almıştım.Eski yapıtları çok sevdiğim için her zaman gider ve fotoğraflarını çekerim.
Yapmayı en çok isteyeceğim şey sanırım zamanda yolculuk.
1910-1920 yılları arasında yaşamayı,Atatürk'ü görmeyi o kadar çok isterdim ki..Ama bu sadece bir hayalden ibaret.
En çok korktuğum şey ise,dar alanlar.Zaten çok yaygın bir fobi türü o yüzden çokta garip gelmemiştir.Ama asla asansör kullanamam,ya da küçücük bir odada kalamam.Bulunduğum yerde fazla eşya olmasına da dayanamam.İşte bu yüzden sabahları ablamla erken kalkar ve 5 kat merdiven ineriz,alıştık.
Biraz avukat olma hikayemden bahsedecek olursam.Ablamla ben yurtta kalırken müdiremiz çok sıkı denetim yapıyordu.Katı bir disiplini vardı ve herkesin okul ödevlerini yaptığından,çalışma saatinde ders çalıştığından,okuma saatlerini boş geçirmediğinden ve yurdun istediği araştırmaları yaptığından emin oluyordu.Herkesi bu şekilde denetlemesi,yurtta kalan 500 çocuğu da bu disiplin içerisinde büyütmesi benim ona hayran olmamı sağlıyordu.Aynı zamanda hepimizle vakit geçirir,resim çizer ve müzikler söylerdi.Hepimizi yakından tanıyıp yetenek ve hobilerimize göre ayırır,ders almamızı sağlardı.Yurtta büyümeme rağmen çok güzel bir çocukluk geçirmiştim.Bu sıkı çalışma ile hukuk üniversitesini kazanmış ve avukat olmuştum.Ablam benden iki yaş büyük olduğu için üniversiteyi erken kazanmış ve yurttan daha erken ayrılmak zorunda kalmıştı.Ben yurttan çıkana kadar taksim civarlarında bir ev tutmuş ve ben yurttan ayrılana kadar bir düzen oturmuştu.İşte 18 yaşımdan beri taksimde yaşıyor her sabah Pera Palas'a bakarak uyanıyorum.Fakat daha hiç detaylıca gelip fotoğraflarını çekmedim.
Ben gezmek ve yeni şeyler keşfetmekten tam anlamıyla çok hoşlanırım.Genelde gözümün önündekileri görmez,uzaklarda olana bakarım.Bu sebeple Pera Palas'a hiç girmedim.Dışardan bir kaç fotoğrafını çekmişliğim mutlaka vardır ama içinde bulunan eserlerin çok daha değerli olduğuna eminim.
Ve evet,benim hikayem bu kadardı.Bundan oluşuyordu.Ama kim bilir?Belki hayalimdeki gibi geçmişe gider,orada yeni hikayemi yazarım:)
Eveet millet!Nasıldı?vote atıp yorum yapar ve hikayeyi pera palasta gece yarısı izlemiş arkadaşlarınıza önerirseniz çok sevinirim.Yarın da Esranın hayatı ile ilgili bir bölüm yazdıktan sonra hikayeye tam anlamıyla geçiş yapmış olacağım.
Kabaca olmayan eleştirilere açığım:)
Sorular:
Siz Ada'nın kişiliğini nasıl buldunuz?
Sizce Esra ve Ada'nın abla-kardeş ilişkisi nasıldır?
Ada'nın Pera Palas'a hiç girmemesinin sebebi sizce ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pera Palas'ta Gece Yarısı
FanfictionBen Ada.Ve bu benim,1919'da ki beni bulma hikayem.Bu,benim kendimle tanışmamın hikayem.