Anahtar.

540 32 47
                                    

"Ada!Şarj aletini bulamıyorum,nerede?"

"Abla sen bilmiyorsan ben nereden bilebilirim senin şarj aletinin nerede olduğunu?"

"Of Ada!Neyse,yürü hadi çıkalım."

Koştur koştur merdivenleri indikten sonra önümüze çıkan ilk taksiye bindik.Ablam ile aynı ajansta çalışıyorduk fakat ben ajans'ın avukatı olarak çalışıyordum.Gazeteci oldukları için şikayet eden vs. çok oluyor,bu yüzden bazı günler yoğun oluyor bazen ise gitmiş olmak için gidiyorum.

"İstanbul Beyefendisi"dinleyerek geçen yaklaşık 30 dk'lık bir yoldan sonra ajansa vardığımızda içeri girdiğimiz gibi ablam koşarak karşımızda ki toplantı salonuna girdi.

"Affedersiniz Ada hanım?Yeni bir şikayet var ama bu sefer gerçekten ajansın suçu yok gibi görünüyor."dedi içeri girince yanıma koşarak gelen kız.

"Tamam,ver bir bakalım."diye cevap vererek elimde kalın bir dosya ve bir bardak kahve ile odama girdim.

(Esra tarafından)

"Esra,bak tek yapman gereken Pera Palas'ın 130.yılı için 'Pera Palas'ta kalmak için 130 sebep'adında bir liste hazırlamak."

"Ha,o zaman-"

"Hayır,Esra.Sadece liste."

Bu kadın gerçekten sinirlerimi bozuyor.Ne var yani yazılarıma biraz kendi fikrimi katıp beklenenin fazlasını veriyorsam?

Çıkış saati yaklaşmıştı.Elimdeki dosya ile ilgili her şeyi okumuş ve notlarını almıştım.İşim tamamen bitmişti ve masamı toparlayıp odadan çıktım.Çıkış kapısına doğru yönelip arkadaşlarımla sohbet etmeye başladım.Az sonra ablam geldi:

"Bu gece Pera Palas'ta kalıyoruz."dedi ajanstan çıkarken.Arkadaşlarıma bakıp son kez el salladıktan sonra ablama dönüp:

"Pardon?"dedim.

"Pera Palas'ın 130.yılı için bir şeyler yazmam gerekiyormuş.Sende odaların fotoğraflarını çekersin.Ne dersin?"diye sordu.Doğduğumdan beri içimde Pera Palas'a karşı özel bir his vardı,beni oradan uzak tutan bir his.Bana hep garip şeyler düşündürürdü.Ama fotoğraflarını çekmenin iyi olacağını düşünüp:

"Olur,neden olmasın?"dedim.Daha sonra eve gidip yanımıza tablet,şarj aleti fotoğraf makinesi gibi şeyler aldık.Pera Palas zaten evimize yakın olduğu için hızlıca içeri girdik.Girdiğimizde karşımızda kısa boylu,beyaz saçlı ve düzgün giyimli bir adam çıktı.Adam ablamın ağzı açık etrafı izleyen ifadesine karşılık:

"Bilirim bu ifadeyi,deja vu."dedi.Ablam ise:

"Yok ya ben yemek yiyemedim de ondan başım döndü herhalde."diye geçiştirdi.Adam:

"Pera Palas'a ilk gelişiniz mi?"diye sordu.Bende:

"Evet,yani önünden çok geçmişliğimiz var ama hiç içine girmedik."diye karşılık verdim.

"O halde Pera Palas'a hoşgeldiniz.Ben Ahmet,otelin müdürüyüm."

"Aa!Esra ben,Gazeteciyim."

"Ada ben,avukatım."

"Bende sizi bekliyordum,rehberiniz ben olacağım."dedi adam.

Bu bekleme ve tanışma kısmından çok sıkılmıştım.Bir an önce oteli gezmeye başlamak ve fotoğraf çekmek için sabırsızlanıyordum.Ama ablam,sanki bana inat ediyormuş gibi:

"Ben aslında yolda gelirken biraz baktım,manyak bir tarihi var burasının."diyerek sohbeti uzatıyordu.Adam bu sefer;

"Bir bilseniz..Ama yolumuz uzun,sizi böyle aç gezdiremem,buyurun lütfen."diyerek karşılık verdi.Restorant kısmına doğru gitmeye başlamıştık.Ahmet abi bize önce gösterişli balo salonunu,daha sonrada Dünya'nın 2. Türkiye'nin ilk asansörü dediği asansörü gösterdi.

Pera Palas'ta Gece YarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin