0.4

114 12 40
                                    


Benim için çok kısa geçen bir sürenin sonunda okul başlamıştı. Okul başlayana kadar UA'da bana verilen küçük bir odada kalmıştım. Okulun yanında küçük pansiyon gibi bir yer vardı. Orası verilmişti. Küçük olsa da çok rahat ve sakin bir odaydı. 

Okulun yurt projesine kadar burada kalacaktım. O da kısa bir süre içinde olacakmış zaten.

Okul formamı giyip aynaya baktığımda iç çekmiştim. Formalarını 20 yıldan beri hiç değiştirmemişlerdi, ve bu iyi bir şeydi çünkü forma gayet güzeldi.

Saçımı taradım ve sırt çantamı da alıp odadan çıktım. Sakin bir şekilde okula doğru gittim ve içeri girdim. 

Sürekli buraya girsem de hala kendimi şaşırmaktan alıkoyamıyorum. Çünkü içi dışından daha güzel. 

Sakince etrafıma bakarak ilerledim ve 1-A yazan tabelanın önünde durdum. Kafamı hafif çevirip kapıya baktım.

Bence burası devler için yapılmış bir yer... Ya da zürafa da olabilir?  Veya Aot'daki titanlar için. Şaka yapıyorum! Burası titanlar için fazla küçük.

Kapıyı açtım ve içeri girip etrafa bakındım. 

Çoğu kişi gelmemişti daha, erkendi biraz.

Cam kenarındaki masallardan en arkadaki sıraya çantamı koydum ve oturdum. Çantamdan kulaklıklarımı çıkarıp telefonuma taktım ve listemden rastgele bir şarkı açtım.

Kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım. 

Ders başlayana kadar birazcık uyuyabilirdim değil mi?

---

Birinin dürtmesiyle uyandığımda anında kafamı kaldırdım ve etrafa uykulu uykulu bakındım. Yanımdan gelen ses ile o tarafa döndüm ve bir çift kahverengi göz ile gözgöze geldim.

"Günaydın. Ders başlayacaktı da birazdan, uyandırayım dedim. Rahatsız ettiysem özür dilerim"

Kızın suratına biraz bön bön baktıktan sonra tam uyandığımdan emin oldum ve kıza hafifçe gülümsedim.

"Sorun değil, uyandırdığın için teşekkür ederim"

"Rica ederim" 

Dedikten sonra şirince gülümsedi. 

Bir saniye... Bu kişi çok tanıdık geliyor...

LAN. HASSKTR. URAVİTY LAN BU.  ÇOK TATLİS AĞAĞAĞA

Şimdi sakin ol Neji... Hayran olduğunu belli etme... Lütfen...

Derin bir nefes alıp sakınleştikten sonra biraz daha gülümsedim.

"Oh, ismini sorabilir miyim?"

"Aizawa Neji. Seninki?"

Biliyorum ama olsundu.

"Uraraka Ochaco. Memnun oldum Aizawa-chan"

"Bende memnun oldum Ochaco-chan. Ah, Ochaco desem bir sıkıntı olur mu?"

"Hayır olmaz"

"Sende bana Neji de lütfen. Daha iyi bence"

"Pekala Neji-chan"

Kapının oradan gelen seslerle birlikte ikimiz de otarafa doğru döndük. Babam ve arkadan tanımadığım iki kişi de oradaydı. Daha sonra içeri geçtiler ve herkes yerlerine oturdu.  

"Ben Shouta Aizawa. Bu sene sizin sınıf öğretmeninizim. UA kahramanlık lisesine hoşgeldiniz"

Uyuşuk bir ses ile söylediği şeye yüzümü buruşturdum. 

Sarı tulumunun içinden nereden çıkarttığını anlamadığım bir kıyafet benzeri birşey çıkardı.

"Şunlardan giyip bahçeye çıkın ve beni uğraştırmayın"

Demiş ve daha sonrasında ise sınıftan çıkmıştı.  Herkes ayaklanıp forma benzeri şeylerden almıştı. Herkes sırayla çıkarken Ochaco'nun yanına geçtim ve onunla birlikte gitmeye başladım.

"Hey, Neji-chan. Sensei ile soyadlarınız aynı. Bir bağlantınız var mı?"

"Oh...hayır sadece denk gelmiş olmalı. Bir bağımız...yok"

Son cümlemi biraz daha kısık sesle söylemiştim.

"Anladım... Oh, ilk günden neden böyle bir şey yapacağız ki?" 

"Sanırım bir şeyler çalışacağız ya da test edileceğiz. UA sonuçta burası ne yapacağımızı çok kestiremiyorum"

"Haklısın"

Aslında ne yapacağımızı biliyordum. Babam en sevdiği sınıfının onların olduğu zamanki sınıf olduğunu söylemişti bana. Ona bir şey sorduğumda ya kendinden örnekler verirdi ya da sınıfından. Neler yaptıklarını ve ne gibi şeyler yaşadıklarını da anlatırdı. Dinlemek çok keyifliydi bu yüzden her zaman heycanlanırdım.

Kız giyinme (soyunma demek garip geliyo bu yüzden giyinme) odalarına geldiğimizde üstünde numaram yazan dolabı açtım ve okul gömleğini çıkardım. Tam eteğimi de çıkaracakken kapının açılmasıyle durdum.

Dolabın kapısı vücudumu kapattığı için görünmüyordum. Kafamı yandan hafifçe çıkardım ve kapıya doğru baktım. Mineta olduğunu tahmin ettiğim kişi içeri girmeye çalışıyordu ama kırmızı saçlı biri onu tutuyordu.

Tanrım... Red Riot... Neden hayran olduğum bütün kahramanlar burada olmak zorunda? Eriyorum...

Ve Minetanın şimdi böyle küçük durduğuna bakmayın. Lisenin 3. Senesindeki fotoğrafları var bende ve bir boy atmış bir boy atmış. Tabi boy atınca da yakışıklılaşmıştı. (Sanırım manga da mineta UA dan ayrılıyormuş yanlış bilmiyorsam-)

Sonunda Minetayı kapıdan uzaklaştırmayı başarmışlardı. Çaktırmadan gülümsedim ve eteğimi de çıkarıp üstümü giyindim. Daha sonra giyinme odasından çıktım ve alana doğru gittim.

Yavaş yavaş herkes toplanmaya başlamıştı. Babam zaten çoktan oradaydı. 

Ochaco gelip yanımda durdu. Ona baktım ve hafifçe gülümsedim. 

Herkes toplandığında babam bir şeyler gevelemeye başladı. İlk başlarında dinleyememiştim çünkü etrafa bakmakla meşguldüm.

"Bakugou, giriş sınavında birinciydin değil mi. Ortaokulda top fırlatma skorun kaçtı?"

"67" (çok hatırlamıyorum salladim)

"Bunu bir de özgünlüğünle yapmayı dene"

Elindeki topu Bakugou ya fırlatmıştı.

Yanlız ben yine eriyorum- hepsi mi yakışıklı olmak zorunda?

Bakugou bir kaç şey yaptıktan sonra bağırarak topu fırlatmıştı.

"SHİNEEEEEEE"

Babam ekrana bakmış ve ekranı bize çevirmişti.

"706 metre"

"Harika"

"Vay canına"

"Eğlenceli görünüyor"

Ochaco nun dediğinden sonra babam hafifçe sırıtmıştı.

"Eğlenceli mi? Buraya eğlenmeye veya böyle aktiviteler yapmaya geldiyseniz şimdiden gidebilirsiniz. Bu testlerin sonuncu kişisi okuldan atılacak"

"Ne?"

"Bu mümkün mü?"

"Mümkün"

----------------------------

Nasılsınız?

Bi baktım bölüm atmayalı fazla olmuş. Bende dedim hazır yazmişken atım bari.

Konuşmaları çok hatırlayamıyorum ve açıp bölümü tekrar izlemeyecek kadar üşendim.

Yani salladım oraları

Sonlara doğru biraz kastim gibi- 

Yazım yanlışlarından dolayı özür dilerem

Sonraki bölümde görüşürüz 👉

Time Traveler-BnhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin