Tehlike çanları

35 6 3
                                    

Belimde hissettiğim elle kendimi yerde buldum
"iyimisin"
"İyi-iyiyim" karşımda 170 boyları civarında kumral, renkli gözlü biri vardı aniden elimden tutup yerden kaldırdı
Ve elini uzattı .

"levent çakır" umursamadan arkamı dönüp gidiceğim sırada o soyadı duydum çakır selim çakırın oğlumuydu ama rüzgar birtek kızlarının olduğunu söylemişti daha fazla vakit kaybetmeden "parla" diyip elini sıktım "kusura bakma teşekkür bile edemedim, çok sağol"
Gülümsedi "yok sorun değil arabanın altında kalıyordun nerdeyse, bu arada parla güzel isimmiş" diyip gülümsedi
kusacaktım şimdi klasik tavlama yollarını deniyordu, bu cümleyi çoğu erkekten duymuştum yalandan bi samimiyetle "teşekkür ederim" diyip gülümsedim.
"şurada çok iyi çikolatalı pasta yapan bir pastane var. Ne dersin gidelimmi ayrıca dur bir eline bakayım kanıyor" diyip bileğimi tuttu.

Onlara yaklaşmam gerekiyordu ve bu iyi bi fırsattı "birşey yok ya bileğimde" diyip elimi geri çektim. "ama pastaya hayır diyemeyeceğim" diyip gulümsedim ve yürümeye başladım.

"yenisin galiba buralarda, her gün bu saatlerde burada koşuya çıkarım daha önce seni hiç burada görmedim"

Ne diyebilirdimki hemen bi yalan uydurdum "yurdışından yeni döndüm 2 hafta oluyor daha ondan görmemiş olabilirsin hem buralarda pek takılmıyorum zaten" diyip önüme döndüm

Telefonumun titreme sesiyle irkildim rüzgarın aradığından o kadar emindimki.

"aç istersen arayan kimse çok ısrarcı duruyor" diyip telefonu gösterdi
"Önemli biri değil" diyip telefonumu sessize aldım levent arabasını alıp geleceğini söyledi ve yanımdan ayrıldı. Telefonumu cebimden çıkardım rüzgar hala arıyordu, telefonu hiç vakit kaybetmeden açtım

"parla sonunda meraktan öldük burada nerdesin "

Arkadan ateşin bağırma sesleri geliyordu
"nerdeymiş bak kaybolacak sokaklarda konum atsında gidip alalım"

Şaşırmıştım ne oluyordu bu çocuğa böyle, öfkeden yine deliye dönmüştü. arkama baktığım sırada leventin geldiğini gördüm ve hemen telefonu kapatıp arabaya yanaştım.

Bikaç bilgi almam gerekiyordu ama nasıl. Arabadan inip kapımı açtı ve hemen sonra oda arabaya bindi.

"Ee levent hayatın nasıl gidiyo" diyip konuyu ben başlattım.
"koşuşturmalı desem bazen koşmaya bile vakit bulamıyorum" diyip güldü "muhtemelen şuan zamanında şirkette olmadığım için abimden fırça yiyeceğim ama neyseki buna değecek" diyip yüzüme baktı bozmamak için gülümsedim.

Abisiydi onunla beraber çalışıyordu halbuki hiç böyle bir insana benzemiyordu, insanları can çekiştirerek öldürmek isteyen hayatlarını mahveden, mahvetmek isteyen bir adam gibi değildi gözlerinde de bunu göremiyordum.

sonunda araba durduğunda bir kafenin önünde durduk ve levent arabadan inmeme yardımcı oldu.

"İşte burası, pastaları efsane bak hiç abartmıyorum" diyip belimden tuttu dizim kanıyordu ve biraz topallıyordum bunun için tuttuğunun farkındaydım ve hiç bozmadım
"Eminim öyledir" diyip gülümsedim
Kafeye oturduğumuzda levent sparişleri verdi sessizliği bozmak için "yarın bendemi senle koşuya gelsem" diyip gülümsedim "ama ben senin gibi koşamam" diyip dizime baktım şuan kendimden o kadar tiksiniyordumki
"olur" diyip gülümsedi sonrada eğilip dizime baktı
"Bakarmısınız ilk yardım çantası alabilirmiyim" diyip garsona seslendi
İki dakika sonra garson elinde bir ilk yardım çantası ve sparişlerimizle geldi. levent içinden çıkardıği pamuğu dizime bastırdı ve temizledi sonrada yara bandı yapıştırdı ve oturup bileğimi tuttu burada pek birşey yok merhem sürsek yeterli diyip bileğime merhemi sürdü ve önünde duran pastayı benim önüme koydu "evet tadına bak bakalım "kulağıma gelen tanıdık sesle kafamı kapıya çevirdim gözlerim fal taşı gibi açıldı tam karşımda rüzgar cemre ateş ve aslı öylece durmuş bana bakıyorlardı öksürmeye başladım levent ayağa kalkıp önüme çöktü
"parla iyimisin" diyip yüzüme baktı

KİMSESİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin