Sabah uyandığımda servisimim gelmesine sadece yarım saat vardı. Hızlıca bir duş alıp saçlarımı kuruttum. Kıyafetlerimi giydim ve hafif bir makyaj yaptım.
Daha 8. sınıf öğrencisisin ne makyajı kızım demeyin. Makyaj en büyük hobim.
Servise bindiğimde Batıkan en arka köşede oturmuş camdan dışarısını izliyordu. Yanına giderken yüz hatlarını inceledim. Küçücük bir burnu vardı. Aynı bir heykeltraşın sanatı gibi.
İnce dudaklara sahipti. Ama çok çekiciydi. Tam öpülesi. Ah ben yine sapıttım.
Kendine gel Tutku. Batıkan'da kim?
O senin olamaz.
Yanına oturduğumda beni fark etmesi uzun sürmedi. "Günaydın"
"Günaydın Batıkan." Daha sonra kulaklığının tekini bana uzattı. Karşılığındaysa en içten gülüşümü koydum ortaya. Daha sonra dışarıdan gelen hiçbir sesi duymamaya başlamıştım.
"Tutku hadi kalk okula geldik."
Noluyordu? Ah! Sadece Batıkan'ın omzunda uyuya kalmışım.
Hala üzerimde bir uyku sersemliği varken Batıkan dengemi koruyamadığımı anlayıp belime elini koydu. Ve sıkıca sarıldı.
Daha sonraysa gayet normal bir şekilde beraber servisten indik.
İlk iki ders Türkçe'ydi. Öğretmen hangi defteri alacağımızdan falan bahsetmiş, kendini tanıtmıştı. Tanrım ders bir türlü bitmek bilmiyor!
Tenefüste Batıkan hızla sıradan kalktı. "Batıkan!" arkasından seslendim. Ama o sadece beni duymazdan geldi ve gitti.
Beni duymazdan gelenin arkasından ağlayarak vakit kaybedemem. Madem gitti. Koy kafanı
kızım sıraya ne bok hali varsa görsün.Daha sonraki ders Batıkan yoktu. E haliyle gelmesin beyfendi. Hangi yüzle gelip yanıma oturacaktı ki?
Böyle dediğime bakmayın ama gerçekten merak etmiştim. Acaba ne yaptı? Inşallah dayak yemiştir salak. Benim yapamadıklarımı yapmışlardır inşallah.
Düşünme artık Tutku. Ne bok yerse yesin. Bu okula onun için gelmedin Tutku. Unutma!Tenefüs zili çaldığında sıraya biraz daha yayıldım. Ne de olsa Batıkan yok.
Ama aklım sürekli Batıkan'daydı. Salak. Acaba ne diye derse girmedi. Resmen tüm ders kendimi hiç bir türlü avutamadım ve sırf onun ne yaptığını düşündüm."Selam" karşımda esmer, beline kadar gelen simsiyah saçlarını açık bırakmış, ela gözlü bir kız duruyordu.
Ve. Sanırım bir arkadaş hiçte fena olmazdı.
"Selam!"
"Ben Berra. Uzun süredir bu okuldayım. Yani bu üçüncü senem. Anlaşılan Batıkan sana okulu tanımanda yardım etmiyor. Sanırım... Sanırım bu konuda sana yardım edebilirim. " tek bir nefeste söylediği bu uzun cümlenin sonunda utanmıştı. Hadi ama bu kız çok tatlı."Ah tabikii Berra. Batıkan zaten işime yaramıyor. Baksana daha ikinci günden yalnız bıraktı beni burda. Derse bile girmedi. Sanırım bu okulda ki tek arkadaşım sen olacaksın. "
İkimizde kıkırdadık. Berra gerçekten iyi kızdı. Belki biraz çekingen olabilirdi. Tamam çok çekingen. Ama iyiydi işte.
"Ne bekliyoruz Tutku. Hadi gel bahçeye inelim."
Aslında ben burda oturup Batıkan'ı beklemek istiyordum. Ama bunu Berra'ya söyleyemezdim. En azından şimdilik. Belki de hiç."Bence bu tenefüs burda oturalım. Bur dahaki tenefüs bahçeye ineriz. Zaten zilin çalmasına da az kaldı. " belki de en uygun bu yalanla burda oturmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
USLU
DragosteAnnesinin zoruyla katıldığı bu özel okulun sınavından burs kazanarak hayatını geliştiren Tutku'yu mu? Çapkın ama Tutku'nun sözünden çıkmayan "USLU" Batıkan'ı mı seveceksiniz? Tutku'nun düştüğü bu derin bataklıktan Batıkan onu nasıl kurtarabilir? "K...