愛 - 4

58 16 51
                                    

Leira'dan.

Gece uzun ve stresliydi. Olayın etkisinden çıkar çıkmaz hepimiz yataklarımıza dönmüştük. Gözümü her kapattığımda hepimizin yüzündeki dehşet ifadesi aklımda canlanıyordu. Başımı iki yana sallayarak yattığım yerde doğruldum. Baş ucumdaki sehpadan sürahiyi alıp kupaya doldurmaya başladım. Bakışlarım kupaya kaydığında istemsizce zihnime dolan anılarla birlikte güçlükle yutkundum.

"İyi ki doğdun Leira, iyi ki doğdun Leira, iyi ki doğdun iyi ki doğdun, mutlu yıllar sana!"

Şaşkınlıktan irileşen gözlerle elinde pasta ile bana yaklaşan kızlara baktım. Unuttuklarını düşünmüştüm..

Pastayı kestikten sonra sıra hediyeleri almaktaydı. Önce Yuni elinde beyaz, kırmızı fiyonklu hediye paketi ile bana yaklaştı. Merakla paketin içinde ne olduğunu düşünürken Yuni'nin açmasını izledim.

Sıra Viola'ya geçmişti. Elindeki küçük hediye çantasını bana doğru uzatırken yüzünde tatlı bir tebessüm vardı.

"Umarım beğenirsin."

Çantayı heyecanla açıp içerisindeki kupayı elime aldım. Kupa ikimizin resimleriyle doluydu. Alt kısmında ise Viola'nın kendi el yazısıyla yazdığı bir not kağıdı duruyordu.

"En büyük kardeşime, kirazından."

Resime bakıp burnumu çekerken dolan gözlerimi kırpıştırdım. Kupayı kenara bırakırken hızla kollarımı Viola'ya doladım. Bu sahne diğer kızların dram dolu mırıltılar çıkarmalarına ve bize sarılmalarına sebep olmuştu. Topluca onlara sarılırken gözlerimi kapattım. Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım. Ailem oldukları için çok şanslıydım.

Kupadan taşan su sesi ile irkilerek kendime geldim. Sürahiyi kenara bırakırken bir süre elimdeki kupayı inceledim. Canı çok yanmış mıydı? Kurşun o narin tenine saplanırken bağırabilmiş miydi? En son söylediği kelime neydi? Bilinci kapanmadan önce neler düşünüyordu?

Peki ya biraz daha vaktimiz olsaydı?

Bu düşünceler üzerine gözlerim yaşlarla dolup taşarken kupayı geri sehpaya bıraktım. Küçücük ve savunmasız hissediyordum. Kendimden bir parça kopmuştu sanki. Daha biriktirmemiz gereken anılar vardı. Kim bilir, ilerde nasıl bir anne olacaktı? Hamileyken ne aşerecekti mesela?

Yüzümde buruk bir gülümseme ile bakışlarımı ahşap zemine diktim. Şüphesiz, çok iyi bir anne olacaktı. Benim aksime. O çocuğunu koruyabilirdi.

"Ben koruyamadım.. özür dilerim Vio. Çok özür dilerim."

Ellerimle yüzümü örtüp hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım. Bu gün gerçekten berbattı. Banyo zemininde titreyerek yatan Ida, başında çaresizce ağlayan Yuni, kâbuslarında çığlık atan Renalyn, sürekli dalgın ve zayıf düşen Zolita.. Başa çıkabilmem gerekiyordu. Güçlü olmalıydım. Fakat gece olup karanlıkta tek başınıza kaldığınızda, gerçekler sert bir tokat gibi suratınıza çarpıyor, suçluluk, pişmanlık, acı ruhunuza işliyordu.

Doğrulup silkelendim. Ayağa kalkıp askılıktan aldığım kabanı üzerime geçirirken sessizce odadan çıktım. Merdivenleri parmak uçlarıma basarak indim ve kapıya yürüdüm. Kapının üzerindeki anahtarlığı çekip kapıyı açarken omzuma dokunan el ile donakaldım.

"Bu saatte nereye gidiyorsun?"

Hemen arkamdan gelen Zolita'nın fısıltı sesi ile titrek bir nefes verip gözlerimi kısa bir süreliğine kapattım.

"Biraz hava alacağım."

"Bende geliyorum."

İtiraz etmeden onun da montunu askıdan alıp giyinmesini izledim. Belki duygularını benimle paylaşırdı. Montunu giydikten sonra ikimizde sessizce dışarıya çıktık. Bu günlerde hava durumu karışıktı. Havada kar soğuğu vardı, bu yüzden kabanıma iyice sokulup ellerimi ceplerime soktum. Bir şeyler demesi için Zolita'yı beklerken sessizce yürümeyi devam ettirdim. Sonunda Zolita adımlarını yavaşlattı, ve durdu. Bana doğru dönerken yüzünün ne kadar solgun ve bitkin gözüktüğünü fark ettim.

Hayır. Sadece solgun ve bitkin değildi. Yüzündeki o karanlık bakış ve aniden esen rüzgar ürpermeme neden olurken hafifçe kaşlarımı çattım. Bir kaç saniye sonra tok sesiyle konuştu.

"Viola'yı bulmalıyız."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐀𝐋𝐑𝐄𝐀𝐃𝐘 ㄔ idle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin