[7]

87 15 0
                                    

Akşam vakti geldiğinde oyun için Hyunjin'i bulmaya çalıştım. Chan ile Felix yerlerine geçip beklemişlerdi sanırım, halletmişlerdi.

Hyunjin'i bulduğumda nefes nefese kalmıştım çoktan. Bana suyunu verip içmemi söyledi. Nasıl sağlıkçı bu? Terli insana soğuk su mu verilir? Her neyse deyip alıp içtim. İçip ona uzatmakla onun suyu kafasına dikmesi bir oldu.

jeong
Ne yapıyorsun! Ağzım değdi ona benim

hyunjin
ne olacak yani?
bu arada, lia'nın keki bokum gibi olmuştu
hiç beğenmedim, zehir falan koyduysa bana söyle.

jeong
hyunjin, kızın keki müthişti..

gözlerini devirip beni başlangıç alanına götürdüğünde keşke olmasaymış keşke buraya gelmeseymişim dediğim olay gelmişti başıma.

Cahilliğimden dolayı bilmediğim şey şuydu; ışıklar kapatılıyordu.

Ve ben karanlık yerlerde kalamaz, uyuyamazdım. Daralan nefesimle Hyunjin korkmaya başlamıştı. Telefon feneriyle yüzüme korkuyla bakıyordu, haklıydı ne olduğunu anlamamıştı. Bilinçimi açık tutmaya çalışırken ölüyorum sanmıştım. Nefes alamıyordum ve nefes almak için ciğerlerime vuruyordum.

Karanlık olacağını bilmiyordum...

Yüzüme attığı soğuk suyla tepindiğim mermerde yavaştan kendime gelmeye çalışıyordum, kafamda toplaşan insan topluluğunun "Bu neden geldi?" dercesine fısır fısır konuştuklarını duyuyordum. Ciğerlerime vurduğum ellerimi serbest bırakıp nefesim, toparlamaya çalışıyordum. Kafam öylesine acıyordu ki.. Tepindiğim için kaç kere bilmem ama kafamı çarpmıştım. Toparlandığım anda elimi enseme götürdüm, kanıyordu.

Elimle hyunjin'e kanı gösterip gitmemiz gerektiğini söyledim. Benden daha da panik yapmıştı. Hastalığım etrafımı çevreleyip duvarları üstüme yürütüyordu. Zaten devamını hatırlamıyorum. Revirde açtım gözümü. Kafamda baykuş gibi bekleyen Hyunjin gözlerimi açtığımı görünce yüzüme yaklaştı.

Toparlanıp oturur konuma geldiğimde daha da yüzüme yaklaştı "İyi misin?"

Pır pır atan kalbimin ritimleri içimi yiyordu. Kafamı geri çekip iyi olduğumu belirttim. Bana çantasındaki suyu verdi. Bu onun içtiği suydu ama umrumda değildi bende içecektim.

Suyu kafama diktiğimde bana gururla baktı, ne yani öpüştük sanki. Ayağa kalktığımda dengemi kuramayıp yere kapaklandım. Belimden tutup kaldırdığında ellerim kendi kendine hareket ediyor titriyordu, ama bu çok güzel hissettiriyordu, sanki uçuyor, havada süzülüyor gibiydim.

"üzgünüm ama son bir kaç gündür fazla temastayım, yapmak zorundayım"

"hayır bu iyi hissettiriyor" dediğimde "Gerçekten mi!" deyip yüzüme sıçrayıp iki eliyle çenemi tuttu. Boğazım düğümlenmişti. Hyunjin boynumu tutuyordu, bunu daha chan ve felix bile yapamamıştı. Çünkü onlar asla Hyunjin gibi hissettirmiyordu.

•••

merhaba ben geldim asklar, bu bölümü kısa yazıcam çünkü aklımdakiler gitmesin diye yazıp yayınlamak istediğim bir bölümdü. zaten bir önceki bölüm neredeyse 800 kelimeydi. ben bunları öylede böylede aşık ettiricem izleyin siz beni 😎. Bu arada bütün ficleri (çoğu draftlarda) 2000-2010 türkçe pop dinleyip yazıyorum, hayatımdaki en iyi aktivite olabilir bu.
Bu fic en az 10-15 bölüm falan olur herhalde. (hiç emin değilim ona göre planlayın kendinizi xD)

neyse boş yaptım, iyi bakın kendinize 💀💗💗

I want a punch from your hands を hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin