Okuldan eve geldiğimde beni takip eden adam yüzünden tedirgin hissediyordum. Peşimden koşan adam. Koşmaktan ve kovalanmaktan nefes nefese kaldığımda kendimi koltuğa attım. Aradan 2 veya 3 dakika geçtiğinde kapım öylesine vurulduki. Kapım yerinden çıkacaktı. Korkuyordum, saat geçti ve peşimde biri vardı, muhtemelen sarhoşun tekiydi ama korkuyordum açmaya. Kapının deliğinden baktığımda sapık adamın kapımda olduğunu gördüm. Öylesine korkuyordum ki.
Tek yapabileceğim Hyunjin'i aramaktı. Zorlanan kapımda korkudan titreyerek Hyunjin'i aradım. Aşağı geleceğini söyledi fakat ona bir şey olmasından korkuyordum. Şu da var ki o Seo Min'i alt edebilecek kapasitedeydi.
Kapımın zorlanması kesildiğinde kapıyı korkuyla açtım. Nefes nefese karşımda gülen yüzle duran Hyunjin ile bir oh çektim. Elimle adamın nereye gittiğini sorduğumda "Sarhoştu ve git dedim" diyerek güldü. Boşuna koşmuştum bu kadar. Eve girdiğinde ilk olarak Hyunin'e koştu. Hyunin aslında Hyunjin'e yabancıydı, nasıl olsa bende kalıyordu zaten. Birlikte eğlendiklerinde odada tam bir sıcacık aile havası vardı. Özlemişim böyle hissetmeyi. Yanlarına minder çekip oturdum. Hyunjin kolunu omzuma attığında o sıcak ortama girmiştim bile. Gece lambasının hafifliği ile ikimizin adını hakkıyla taşıyan kedimizi seviyorduk.
Hyunjin başını bana çevirdi,
"Jeong, hastaneye neden artık daha az geliyorsun?"
"Atlatıyorum artık, hayatıma yansımıyor hastalığım."
"Ne güzel! Nedenini biliyor musun?"
Onun sayesinde olduğunu söyleyemezdim. Ona aşık olduğumu anlayacaktı. Yere bakındıktan sonra kafamı ona çevirdim.
"Elimi tuttuğun günden beri"
Gözlerini kırpmayı hızlandırdığında parmaklarını yüzünde gezdirip olan biteni sindirmeye çalıştı. Yeterince ona çocuksu ergen geldiğime göre yanından kalkıp tuvalete koştum. Bunu diyebilmek bana fazlaydı, normalde böyle şeylere cevap vermez hatta terslerdim.
Tuvalette aynaya bakıp bunu demenin verdiği özgüvenle kendime gülümsedim. Sıra gelmişti ona açıklama yapmaya. 5-10 dakika tuvalette oyalandıktan sonra içeri gittim hala yüzümde tebessüm vardı. Yanına utana utana oturduğumda dudağıma eğilmesi bir oldu
•••
ama alarmım sayesinde hepsinin bir rüya olduğunu anladım, bu hayatımdaki en güzel rüyamdı, gerçekliği canımı acıtsada ona yakınlaşmıştım. Hatta neredeyse beni öpücekti! Çok mutluydum. İlk kez bir rüyadan mutlu uyanmıştım. Evin içinde dört dönüyordum. Rüyam mükemmeldi! Bu rüyayı kimseye anlatamasam bile kafamı koyup rüyama devam etme girişimlerim oldu. Asla devam etmedi ama kalbim hala pır pır atıyordu.
Okula gitmek için giyindiğimde içeri ilerledim, mutfakta tezgahta gözüme çarpan Hyunjin'nin bilekliğini elime aldım. Siyah boncukları olan bilekliği elime taktım, ince bileklerime yakışmıştı. İhtiyacım olan her şeyi aldığımdan emin olduğumda dışarı çıktım. Hala aklımdaydı, o adamın kapımı zorlayışı, onun içeri girişi, bana yaklaşması. Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimi süzdükten sonra okula gelmiştim.
Felix ile Chan mutlu görünüşümün ve gülüşümün nedenini az çok anlamıştı. Diyordum, ne zaman chan ile felix gibi olacağız? Ama sadece diyorum. Alt kattan en sevdiğim vanilyalı kruvasanımla ders katıma çıktım. Chan arkamdan koşup yanıma nefes nefese geldi.
"Ders programı değişmiş!"
"Düzgün anlat şunu"
"Diyorum ki, tüm sağlık derslerini ilk derslere almışlar! Her gün Hyunjin ile olacaksın!"
Hızlı adımlarımı sağlık sınıfına çevirdiğimde çok geçmemişti. 3-4 dakika geç kalışıma aldanmayıp içeri girdim. Bana eliyle selam verdiğinde ona elimi kaldırdım. Elimdeki bilekliğini görünce gizliden bana güldü. İçim sıcacık olmuştu bile.
Derste onun tahtaya uzanışını, yazısını, yüzünü izlemekten dersi dinleyemediğimde teneffüs olmuştu bile. Teneffüste uykudan sırama koyduğum kafamın sarsılışıyla kalktım. Hyunjin yanıma oturmuştu. Vücudu öne doğru başı ise bana bakıyordu.
Gözlerini kapattığı gülüşüyle bana günaydın dedi, "Bilekliğim çok yakışmış, sende kalsın"
Kalbim pır pır olduğunda elimdeki bilekliğe bakmaya devam etti. "Bugün mutlu görünüyorsun"
"Haklısın, farklı geliyor güldüğümde size"
"Hayır, öyle değil. Seni sevindiren bir şey var. Bu halinden anlaşılıyor"
Demek anlaşılıyor, keşke sebebini de anlasa. Önüme döndüğümde hala bana baktığını görebiliyordum. Sınıfa Chan ve Felix muzip muzip anırarak girdiğinde yan yana oturduğumuzu gördüler, anırışlarını susturup elleri ile selam verip hızlı hızlı sınıftan çıktılar.
•••
hyunjin.8st
in schoolhyunjin.8st
teneffüsümdeki kaçamağım <3hanjisungie
kim bu yakışıklı
⏩hyunjin.8st:seni ilgilendirmeyen bir yakışıklı 👰🏻♂️chang.binbin
iyiki bi hoca oldun sende, bulmuşun birini hemen
*bu yorum hyunjin tarafından silindi*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I want a punch from your hands を hyunin
Random"-O ellerinle bana yumruk at" "-Siz sadece beni iyilestirmeye yarayabilirsiniz, boks yapmama degil" "-Peki, gucsuz kalmaya devam et" dedi yuzune yapistirmami engellemeye calisirken [tamamlandi]