"Neredesin anne" diye fısıldadım mezarlığa çöken ölüm sessizliğinin içinde. "Kalk hadi kızının sana ihtiyacı var" .Gözümden süzülen yaşlara aldırmadan devam ettim. "Kar yağmıyor uzun zamandır, beni dinlemekten vaz mı geçtin bilmiyorum ama seninle konuşmaya ihtiyacım var " Çatallanan sesimi düzeltip fısıldadım. "Seni özledim anne, ağladığımda başımı yasladığım omzunu, korktuğumda bana sarılan kollarını özledim. Korkuyorum anne hadi gel,sana sarılmalıyım." Akan gözyaşlarımı ellerimle beceriksizce temizledim ve annemin yanına uzandım. Şuan bu halimi gören herhangi bir kişi delirdiğimi düşünebilirdi, işin açıkçası içimdeki derin acıdan başka bir şeyi umursadığım söylenemez.
Annemin yanında geçirdiğim birkaç saatten sonra eve gitmem gerektiğini fark ettim. Nasıl yaşayacağımı bilmediğim ve bir seneye yakındır uğramadığım evimize -artık evime de denebilir- ulaşmak için tanıdık yollarda ilerlemeye başladım. Buraları özlemişim diye geçirdim aklımdan. Buraları ve buralarda mutlu olduğum o günleri...
Daha 20 yaşına yeni basmış olmama rağmen acının her türlüsünün tadına bakmış olmanın vermiş olduğu bitkinlikle eve ulaştım. Uzun zaman sonra açılan kapının gıcırtısı kulaklarıma dolarken içeriye bir göz attım ve tam karşıda beni karşılayan fotoğrafları gördüm. Mutluluktan kalma fotoğrafları...
Tekrar bir duygu seramonisi yaşamadan kendimi merdivenlere attım ve tam karşıdaki odama ulaştım. Kendimi yatağıma bırakıp dinlenmeye başladım.
Gözlerimi açtığımda saat gece ikiye geliyordu. İnsanlar bu saatte uyuyorlar seni aptal diye geçirdim içimden. Pencerenin önüne geçtim ve dışarıyı izlemeye başladım. Hem dışarıyı hem ömrümü..
Aslına bakarsanız geçen seneye kadar çokta kötü bir hayatım yoktu. Okul-ev arası bir hayat, mutlu aile tablosu, yakışıklı, iyi kalpli, sevecen bir sevgili...
Her şey bir anda başlamıştı. Önce bir trafik kazası sonucu uğruna canımı vereceğim ailemi kaybetmiş, onun acısını atlatamadan çok değer verdiğim ve hala hayatta olan son iki insanı; sevgilim ve en yakın arkadaşımı-hatta geçen haftaya kadar kardeşimi- aynı yatakta yakalamıştım. Gözümün önüne gelen anılar yüzümü buruşturmamı sağlamış ve beni dalıp gittiğim yerden çıkarmıştı. Hızla içeri girerken kenara fırlattığım deri ceketimi üzerime geçirdim ve dışarı çıktım. Gecenin havaya kattığı serinlikle ürperince ceketimin önünü kapattım ve her zaman olduğu gibi ailemi benden alan o köprüye doğru ilerlemeye başladım. Köprüye yaklaştıkça hızlanan kalp atışlarıma adımlarımda eşlik ediyordu. Kafamı kaldırdım ve köprüye baktım. Çoğu insanın bakarken hayran kaldığı köprüye ben bakınca tiksiniyordum. Yavaşça ilerledim ve korkuluklara tutundum. Denize bakarken kendimi kaybettiğimi hissettim. Bir anda arkamdan gelen sesle olduğum yerde sıçradım.
"Sakın bana oradan atlamayı düşündüğünü söyleme."
Yine bir işe kalkıştım, hayırlısı.. Selamlar insanlar satırlarımı sizlerle paylaşmaya geldim. Umarım beğenirsiniz.Devam edersem diğer bölümde görüşürüz. Sevgileer.
![](https://img.wattpad.com/cover/37466299-288-k180877.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNOW
Genç KurguBazen kendini yalnız hissedersin.Karanlıkta, sıkışmış yada kısmen ölü. İşte tam da o an tanışmışlardı kötü bir tesadüfle. Birbirlerinin yaralarını saracak iki kalp. Her sardıkları yarada birbirlerine daha da sarılacak iki kalp ve onları ayakta tutan...