4

5.7K 484 1K
                                    

"Younghoon hyung, ne zaman gelicek ki?"

"Şimdi gelecek efendim."

Koruma sıcak gülümsemeyle Felix'e baktığında, Felix göz devirmişti Daewon'a. Hyunjin şirketteydi. Felix ise Younghoon'u çağırmıştı. Canı sıkılıyordu, ve sohbet edecek birine ihtiyacı vardı. Jisunglar desen onlar tüm gün oyun oynuyorlardı, ve Felix'le neredeyse sohbet etmiyorlardı. Bu yüzden Younghoon'u çağırmıştı.

"Geldi, efendim."

"Younghoon mu?"

"Hyunjin bey'de geldi efendim."

Koruma telefonuna baktıktan hemen sonra yeniden cebine koyup kapıya ilerlemişti. Felix ise heyecanla kapıya bakmıştı. Hyunjinle birlikte Younghoon'un gelmesi onu çok iyi hissettirecekti.

"Hoşgeldiniz, efendim."

"Hoşbulduk, Daewon."

Daewon hızla gülümsediği zaman, Hyunjin elini onun koluna vurarak patpatlamıştı. Daewon Hyunjin'in en güvendiği adamlarından birisiydi gibi gözüküyordu.

"Küçük beyefendi, sürekli sizi bekledi."

Daewon fısıltıyla Hyunjin'in kulağına dedikten hemen sonra Younghoon'a da gülümseyip çıkmıştı.

"Ne dedi, duyamadım?"

Younghoon ceketini çıkarırken, Hyunjin hiçbir şey anlamında kafasını iki tarafa sallayıp Felix'in yanına adımlamaya başlamıştı. Felix ise öküzün trene baktığı gibi Hyunjin'e bakıyordu.

"Felix? Bebeğim, her şey yolunda mı?"

"Şey. Geç geleceğini söylemiştin."

Büyük beden, sevgilisinin yanına oturup elini onun saçlarına atıp okşamıştı. Felix ise utangaç şekilde gözlerini kırpıştırarak gülümsemişti.

"Senin için erken geldim. Bebek için yeterince yorulduğunu biliyorum."

Felix hemen hızlı hızlı kafa sallayıp, başını onun göğsüne koymuştu.

"Yoruluyorum değil mi? Artık hiç gitme işe. Yanımda ol."

"Ben de buradayım, yalnız."

Younghoon'un sesini duyan küçük beden, gözlerini büyütüp kafasını Hyunjin'in göğsünden çekmişti. Hyunjin ise gülmüştü onun bu davranışına.

"Pardon, Younghoon abi."

Younghoon bir şey demeden elinde ki dosyaların bazılarını masaya bırakıp, Hyunjin'in çalışma odasına ilerlemişti.

"Hepiniz sürekli çalışıyorsunuz. Ben sıkılıyorum evde."

Dudak büzüp fısıltıyla konuşan bedene dönmüştü Hyunjin. Bir süre gözlerinin içine baktıktan sonra, bakışları dudaklarına kaymıştı. Kıpkırmızıydı. Bol bol, bebek için vitamin içiyordu. Sürekli herkes, korumalar bile ona vitaminli yemekler alıyordu.

"Küçük bebeğimiz nasıl?"

"Kötü."

"Nedenmiş o?"

Felix ellerini Hyunjin'in yüzüne uzatıp elini onun yüzünde gezdirirken, Hyunjin gülümseyip elini öpmüştü.

"Söyle bakalım. Ne oldu?"

"Seni hiç göremiyoruz. Bebek doğduğunda'da mı böyle yapacaksın.."

Diye mırıldanırken, bakışlarını da yere indirmişti. Hyunjin ise hızla ellerini onun beline sarıp daha fazla kendi çekmişti. Böylece dip dibe gelmiştiler. Diğer elini onun dudağına koyup okşarken, gözünü hiç ayırmıyordu kıpkırmızı dudaklardan.

Penumbra (Pyrrhic 2) / Hyunlix  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin