Zeliş, saatin tik tok sesleriyle uyandı. Tam tahmin ettiği gibi komidinin üzerindeki saat 6 ya gelmek üzereydi. Gözleri açıktı, uzun zamandır görmediği siyah, uzun gölge tepesinde dikiliyordu. Hiç hareket etmeden 10 a kadar saymaya başladı. Bir, iki, üç .. gölge karanlık elini Zelişin saçına doğru uzattı. Artık saymak güçleşmişti. Kendi kendine telkin vermeye başladı.
Sakin ol. Bu sadece bir hayal. Tıpkı daha öncekiler gibi.
Kalbinin sesi sessizce söylediklerini bastırıyordu. Her saniye saat kadar uzun geliyordu. Gölge elini uzatmaya devam ediyordu. Kaybolur umuduyla bir kaç sefer daha gözünü açıp kapamaya devam etti. Beş, altı, yedi...Terliyordu. Karanlık el aynı kararlılıkta uzanmaya devam ediyordu.
Artık iki tarafın güç gösterisine dönüşmüştü son bir hamle ile gözünü kapattı sekiz, dokuz, on gözünü açtı ve en sonunda kazanan gene Zeliş olmuştu.
Gölge gözden kaybolmuş, onun yerine karşıdaki elbise dolabı sabah karanlığında silikte olsa görünür olmuştu.
Rahat bir nefes aldı. Şimdilik kurtulmuştu. Bakalım bir sonraki buluşma ne zaman olacaktı. Saati sekize kurduğuna göre iki saat daha kestirebilirdi. Ancak uyandığında saat 8:30 a geliyordu. Aceleyle Elini yüzünü yıkaması, kot pantolonu ve mavi gömleğini giymesi, düz uzun saçlarını örmesi sadece 10 dakikasını almıştı. 9:00 daki iş görüşmesini kaçırmak istemiyordu. Eğer olursa büyük bir mağazanın satış departmanında çalışacaktı. Bu aylardır başvurduğu kaçıncı işiydi hatırlamıyordu. Hızla spor ayakkabılarını giydi, kapıdan çıkarken asansörün gene arızalı olduğunu gördü. Merdivenlere yöneldi. 2. Katta merdivenleri yürüyerek çıkmak zorunda kaldığı için nefes nefese kalmış Dr. Güneş hanımla karşılaştı.
Zelişcim nasılsın?
İyiyim Güneş Abla, siz ?
Bende iyiyim. Vaktin varsa seninle bir kahve içelim. Söyleyeceklerim var sana.
Zeliş saatine baktı. Kaybedecek 1 dakikası bile yoktu. Ama Güneşin de söyleyeceklerini merak etmiyor değildi. Bu yüzden benim iş görüşmem vardı diyemeden güleç yüzlü sekreter kapıyı açar açmaz peşine takıldı. Kapının yanındaki galoşları giymeye davrandı ama Güneşin talimatıyla bundan vazgeçti.
Giyemene gerek yok, odama gidelim. Selmacım bize iki sade kahve getirirmisin ?
5 dakika sonra Güneşin mavi panjurlu odasında deri koltuklarda karşılıklı kahvelerini yudumluyorlardı.
Güneş söze girdi.
Zelişciğim, apartmana taşınalı neredeyse 1 yıl oldu ama ben sana bir hoşgeldine gelemedim. İşler yoğun kusura bakma.
Olurmu hiç Güneş abla.
İyisiniz değil mi? Alıştınız mı ortama? Gerçi apartmanımız iyidir. Ankara'nın en merkezi yerinde olması da avantaj.
Evet alıştık. Zaten biliyorsunuz Ferit amca ve Hasan'ı önceden tanıyorduk. Kapıcı Veysel efendinin hanımı Huriye Abla da temizliğe geliyor. Taşınırken çok yardımcı olmuştu, sonrasında da alıştık birbirimize öyle devam etti. Yani iyiyiz biz. Umutta alıştı. İşi de yoğun zaten.
Sen ne yaptın iş bulabildin mi?
Abla biliyorsun bir kaç ay özel bir hastanede çalıştım. Maaşımı alamayınca bıraktım işi. Şimdi de bakıyorum. Hatta bütün de bir iş görüşmem var. Kızılay'da buraya çok yakın bir mağaza satış sorumlusu arıyormuş.
Güneş Zeliş'in sözünü kesti
Ne mağazası , ne satışı Zelişcim ? Sen hemşire değilmisin ? Gül gibi mesleğin dururken niye macera arıyorsun ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat devam ediyor
General FictionKarakterler, isimler ve yerler tamamen hayal ürünüdür. Benimle bu keyifli yolculuğa çıkın. Bakalım hayat bize ne sürprizler getirecek ?