Herkesin çığlığı vardır. Bazıları heyecandan, bazıları mutluluktan, bazıları ise sinirden atılan çığlıklardır. Benim ki ise her zaman öfke için atılan çığlık olmuştur. Öfkeli olduğum için çığlık atarım, öfkeli olduğum için kızarım, öfkeli olduğum için sevinirim. Belki de beni de bu hale getiren öfkeydi. Bilemeyiz, hem de hiçbir şeyi.
Asıl soru şuydu; Ben kime öfkeliydim? Neye öfkeliydim?
11 sene önce...
Tam arkadaşım bana topu atacağı sırada annemin beni çağıran sesini duydum.
"Alev kızım şu listedekileri bana marketten alabilir misin?" Annemi asla kıramazdım. Bu yüzden hemen kabul ettim.
"Tabi annecim." Hemen gidip elindeki kağıdı aldım. Kağıdı alır almaz annem bana sarıldı.
"Teşekkür ederim kızım. Her şey için teşekkür ederim." Ben de kollarımı ona sardım.
"Rica ederim annecim her zaman." Bende kollarımı ona sardım. Annem normalde bu kadar duygusal bir insan değildi. Genellikle ciddi olurdu. Acaba bir şey mi olmuştu? Neyse şu malzemeleri bir alayım sonra eve gelince öğrenirdim. Kollarımı çektim ve gülerek yüzüne baktım.
"Hadi bakalım git al şu malzemeleri de gelince yine devam edersin arkadaşlarınla oynamaya." Sevinç içinde ellerimi birbirine çarptım.
"Teşekkür ederim annecim. Seni çok seviyorum." Hemen arkamı dönüp koşar adımlarla markete doğru yola koyuldum. Aklıma gelen türlü türlü şarkılar ve içimde dolup bitmeyen o çocuksu mutluluk ile markete doğru gittim. Hatta bir ara üst katımızdaki komşularla bile karşılaştım. Anneme selamlarını iletmemi söylediler. Bende selamlarını alıp eve gidince ileteceğimi söyledim.
Tam marketin önüne gelince ana yoldan peş peşe 5 tane siyah, camları filmli arabalar geçti. Benim bu kadar dikkatimi çekmiş olması arabanın renginin çok güzel olmasıydı. Hatta çok güzel bile değil, mükemmeldi. Keşke ben de o arabalardan birisinin içinde olabilseydim. Kafamı arabaların olduğu yerden çekip önümdeki markete çevirdim. Önce elimdeki kağıdı açtım. Süt , yumurta , tereyağı ve daha fazlası. İlk kez annemden bu kadar çok malzeme alıyordum sanki yemek tarifi için değil de haftalık erzak kolisi alacaktım. Neyse annemin bir bildiği vardır illaki yoksa neden hepsini birden yazsın ki? Markete girdim. Önce elime bir sepet aldım ve annemin kağıda yazdıklarını teker teker reyonlara giderek aldım. Sonra da kasaya giderek annemin bana elime değil de resmen uğraşmam için kağıdın arasına koyduğu bir miktar parayı kasadaki ablaya verdim ve elimdeki poşetlerle eve doğru gitmeye başladım. Yol da giderken zaman zaman durmak zorunda kaldım çünkü elimdeki poşetler benim yaşımdaki bir çocuk için fazla ve ağırdı. Sonunda evimizin bulunduğu 6 numaralı apartmana ulaştım. Apartmanımızın önünde beş tane siyah araba vardı. İyi de bunlar yolda görüp çok beğendiğim arabalardı. Herhalde komşularımızdan birisine gelmiştiler. Tam son merdiveni bitirmiş elimi yorgun bir şekilde kapıyı çalmak için kaldırmıştım ki kapının sonuna kadar açık durduğunu fark ettim. Neler oluyordu burada? Neden kapı açıktı? Yoksa anneme bir şey mi olmuştu? Aklıma gelen son düşünce ile beraber elimdeki poşetleri bırakıp salona doğru koşar adımlarla gittim. Salona doğru giderken gördüklerim ile kapı aralığında kalakaldım.
Simsiyah giysili bir adam evimizin ortasında duruyordu. İşin kötü yanı ise annemi dizlerinin
üstüne çöktürmüş ve başına silah dayamıştı. "A-anne..." Sesim bir fısıltı gibi çıkmasına rağmen annem bunu duymuş ve yaşlı gözlerle bana hemen kafasını kaldırmıştı. Beni görünce endişelenmişti, benim gitmemi istiyordu. Bunu bana sanki beni son kez görüyormuş gibi bakan gözlerinden anlayabiliyordum. Annemin kafasına silah dayayan adam sanki bizim halimizden zevk alıyormuş gibi bize bakıyordu. Ve orada benimle ilk ve son konuşmasını yaptı. "Merhaba alev, hoşçakal alevin annesi." Ve silah patladı..Belki de son değildi... Bilemeyiz, hem de hiçbir şeyi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ SON
ActionGözlerimi açtığımda karşımda siyah takım elbiseli bir siluet belirdi. Kim olduğunu tahmin edebiliyordum. Sonumdu. Bana doğru bir adım daha attı. O boğuk ve sert sesi ile beynimin içindeki tüm sorularımı yanıtladı: - "Artık kaçınılmaz sondasın avcı...