Bölüm 2: ŞAH VE MAT

23 4 2
                                    

Helloo!! Ben geldimm! Nasılsınız? İyi misiniz? İnşallah iyisinizdir. Allah daha iyi günler    nasip eder inşallah. Bölümü uzun zamandır atamadım çünkü internet  ile bir takım sıkıntılarım vardı. Bende internetim olmadığı zamanlar da bölümü yazdım ve internet bulunca da hemen yükleyeyim dedim. Biraz geç oldu ama geç olsun güç olmasın dimi? Neyse lafı fazla uzatmadan bir şey daha söylemek istiyorum. Bu bölüm tam olarak istediğim gibi değildi. Çünkü dediğim gibi internet yoktu ve bende hemen yazıp göndermek istedim ve sonuç buydu. Ama diğer bölümde yaşayacağınız bol heyecanlı sahneler olacak. Bunu şu anlık bir ön fragman gibi görebilirsiniz. Neyse lafı çok uzattım sonra görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. Aşağıda bıraktığım soruları da cevaplamayı unutmayınız. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. 

İyi okumalar!



"Acıyla baş etmek için ölmen gerekir."

16 GÜN ÖNCE

Gözlerimi açmamla 'kabus' diye adlandırdığım ama aslında hayatın bana gerçekleri gösterdiği rüyadan uyandım. Nefes nefeseydim, silah sesi halen daha kulaklarımda yankılanıyordu. Kalbim çok hızlı atıyordu. Annemin gözlerimin önünde vurulması kaç yaşında olursam olayım yine de beni derinden etkileyecekti. Kaç yaşında ki bir çocuk buna dayanabilmişti ki? Ben dayanmıştım, dayanıyordum. Acımla başa çıkmayı öğrenmiştim. İçimde ki o gözyaşlarını kontrol edebiliyordum. Acımla baş ediyordum, acımı sevdiğim bir işi yaparak görmezden geliyordum ve bu gerçekten de işe yarıyordu.

Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Saatte baktığımda sabah 05.45 olduğunu gördüm. Zaten eve 4'te gelmiştim. Bu da demekti ki 1 saat uymuştum. Bu şu anlık benim için bile nimetti. Yatak odasından ayrılıp banyoya geçtim. Elimi, yüzümü yıkadım. Sonra da mutfağa geçerek buzdolabından krep yapmak için malzemeler çıkarmaya başladım. Yumurtaları çıkarıp kasenin içine kırdıktan sonra karıştırmaya başladım. Ben karıştırırken yatak odasında ki telefonum çalmaya başladı. Yatak odasına gittim. Arayan patrondu. Patronun araması için saat, zaman hiç fark etmezdi. Önemli bir şey mi oldu saat kaç olursa olsun hemen beni arardı. Bu saatte de aradığına göre önemli bir şeydi. Telefonu hemen açtım. "Ofise git çocuk. Bir şeyler olmuş onları düzelt. Çıkarken beni ara yanıma gelmen için adam yollayacağım." Kaşlarımı çattım. Bir tuhaflık vardı. O da patronun beni 6 aydır hiç aramamasıydı. Bu işin içinde başka bir şey vardı. Ben de alevsem ben bunu öğrenirdim. "Tamam patron. Sonra görüşürüz." Bu şüphemi tabi ki de patrona düşündürtmedim. Onsuz da öğrenebilirdim. Patron beni çok küçükken evlatlık almıştı. Bana bu hayatta nasıl ayakta duracağımı öğretmişti. O yetimhane duvarlarından kimsesiz bir çocuğu kurtarmıştı. Bana intikamı öğretmişti. Patron ciddi ve çok gizemli bir adamdı. Bazen ben bile patrondan şüpheleniyordum. Bir gün patron bunu fark etti ve bana" Bak çocuk ben senin şüpheleneceğin son kişi bile değilim ama kimseye güvenmemen hoşuma gidiyor" demişti. Patron geçmişi hakkında soru sorulmasını sevmezdi. Ben de sormazdım. Ancak kendisi söylerse dinlerdim. Bundan 6 ay önce bir kurbanımın peşindeydim.

Altay Yılmaz.

Büyük bir holding sahibi olan bir iş adamıydı. İnsanların parmakla göstereceği bir adamdı. Ama suçlarını bilselerdi belki de göstermezlerdi. Altay bir evlilik yapmıştı. Eşini çok seven bir adamdı. Ama eşi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Eşi Altay'ı aldatmıştı bunu duyan Altay da hemen eşini öldürtmüştü ve bunu devletten bir sır gibi saklayabilmişti. Altayın eşi aldattığı adamdan 12 yaşında bir kız çocuğu olmuştu. Altay'ın eşi nasıl olduysa bunu 12 sene boyunca saklamıştı ama en son çekirge gibi zıpladığında da Altay'a toslamıştı. Altay hem eşini hem de aldattığı adamı öldürdüğü için çocuk kimsesiz kalmıştı. Bunu fırsat bilerek çocuğu bir şekilde yanına almıştı ve o gündür çocuğu hemen her gece dövmüş ve taciz etmişti. Kendi aklınca intikam alıyordu işte. Tabi bu olay dan da önce çocuk kaçakçılığından tut da uyuşturucu işine kadar parmağı vardı. Saat 12 idi ve ben Altay'ın villasının önündeki çitlerin önündeydim. Camın yansımasından Altay'ı görüyordum. İş yerinde ki bir olaya sinirlenmişti ve bunu küçücük çocuğu döverek çıkartıyordu. Benim de sinirlerim gerilmişti, benim de sinirlerimi birisinden çıkartmam lazımdı ve Altay bunun için seçilmiş kişi gibiydi. Saate bakmıştım.

KAÇINILMAZ SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin