1. Herkes delirmiş

590 20 9
                                    

"Yazar notu: Jimin ve Yoonji bu hikayede iki kız. Hikayenin akışı için daha iyi olacağını düşündüm."



The Purge filmini izlediniz mi hiç?
Bu filmi ilk izlediğimde 12 yaşındaydım ve bana acayip saçma gelmişti. İnsanların kana susamış deliler gibi saldırganlaşmasını saçma bulmuştum. Çünkü bana göre kimse kimseye boş yere kötülük etmek istemezdi. En azından çoğunluk buna karşı olurdu!

Fakat aynı filmi 14 yaşında izlediğimde konusu bana daha az saçma gelse de artık insanların istediklerinde ne kadar canavarca hareket ettiklerini öğrenmiştim.
Yine de bunun sadece abartılmış olduğunu düşünerek kendimi avutuyordum.

16 yaşında filmden nefret etmeye başladım.
İnsanların vahşi doğası artık benim midemi bulandırıyordu. Özellikle fakir bir ailede doğduğum için haksızlığın, adaletsizliğin ne kadar yaygın olduğunu biliyordum artık.

Ve işte 18 yaşındaki ben.
Lise son sınıftaydım ve The Purge filmini bizzat kendim yaşıyordum.
Beni avlayanlar maskeli zenginler değil bir avuç zengin veletlerdi.

Bulunduğum noktaya nasıl mı gelmiştim?

Her şey okulda ilk arkadaşımı edinmemle başladı.
Daha önce hep yalnız takılan bir kız olmanın kötü olduğunu sanardım. Okuldaki ilk arkadaşım yüzünden beladan belaya koşarken yalnızlığın değerini anladım.

Hikayem atletizm bursu kazanıp ülkenin en gözde kolejine yerleştirilmemle başladı.
Başta heyecandan duramaz, mutluluk ve umutla bu okula giderken zaman geçtikçe her bir saniyesinden nefret etmiştim.

İlk günümde Jimin adlı bir kız yanıma oturarak bana arkadaş olmak istediğini söylemişti ben de seve seve kabul etmiştim.

Ah salak ben!

Nereden bilebilirdim ki?

Ha şimdi olsa yine kabul eder miydin diye sorarsanız evet ederdim.
Çünkü bu sayede kendimi tanımıştım. Ne kadar güçlü olabileceğimi görmüştüm ve herkesten önce kendime güvenmeyi öğrenmiştim.

Jimin ile arkadaşlığımız gün geçtikçe ilerlemişti.
O aşırı güzel bir kızdı fakat pek arkadaşı yoktu.
Açıkçası onun kadar güzel bir kızla arkadaş olduğum için kendimle gurur duyuyordum. Evet kulağa aptalca geliyor ama ergenken bir çok saçma şeyi havalı bulabiliyorsunuz.
Ben çirkin bir kız sayılmasam da öyle bir güzelliğim yoktu hani. Göze çarpmayan gayet sıradan bir kızdım.
Biri bana bunu özleyeceğimi söylese ona götümle gülerdim oysa bakın nerdeyiz? Fark edilmemeyi o kadar özlüyorum ki...

Okula alışmam uzun sürmüştü. Çünkü bu kolej benim eski okuluma hiç ama hiç benzemiyordu. Bir kere burda her şey çok lükstü. Yemekhaneden çıkan yemekleri ben kendi evimde bile yiyemiyordum.
Ayrıca öğrenciler hocaları hiç sallamıyordu. Eski okulumda ben bir hocaya bu şekilde cevap versem beni dayak manyağı yaparlardı.
Ne yazık ki bu okulda da dayak manyağı olmuştum ama hiç beklemediğim sebeplerden dolayı.

Bu kolej hakkındaki en sıra dışı şey ise ne aşırı lüks tarafı ne de öğrencilerin şımarıklığı idi, burada en göze çarpan şey kendini okulun kralları ilan etmiş F4 tü.

İlk başta bu salaklarda kim diye etrafta gezerken Jimin bana hepsini teker teker anlatmıştı.
Hayır onun bu kadar çok şeyi nereden bildiğini, ve hatta neden bunları öğrenme zahmetine girdiğini anlamıyordum ama bir süre sonra ben de herkes gibi bu okulun saçma sapan kurallarına göz yummayı öğrenmiştim.

Babam bana haksızlığa karşı dur demeyi öğretmişti. Bu yüzden kendimden çok utanıyordum. Fakat bursumu kaybetmeyi göze alamazdım. Ailem beni bu okula göndermek için çok büyük fedakarlıklar yapmıştı ve ben onları yüz üstü bırakmak istemiyordum.

F4 BtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin