5.Bölüm Boş Şehir

71 10 3
                                    

Çarşafları sökülmüş tahta bir yatak, bomboş bir dolap,kitaplardan yoksun bir masa,eğer sulanmazsa 3haftaya kuruyabilecek bir elma ağacı ve elinde deri çantasıyla odasına üzüntüyle bakan kızıl saçlı zayıf bir kız.Yeni bir yere gitmenin en büyük acısıyla başbaşaydım anılara veda etmek...Sırf annemler kızıyor diye el fenerimi alıp dolabımın içinde gizlice saatlerce yazdığım yazıların,Babamın bana ilk aldığı kitapbı okurken ki heyecanım,Papatya hastalanınca onu sırtıma alıp saatlerce doktorun evine gitmek için koştuğum günülerin anıları beni rahat bırakmıyordu, elimde olsa şuan o anıları tekrar yaşamak için herşeyimi verirdim ama malesef bunu yapamazdım.Ama yaşanan her şeyin bir sebebi olmalıdır değil mi?Böyle düşünmek sınır bozucu olsada belkide bunların yaşanması gerekiyordu belkide buradan sonraki hayatım daha da harika olacaktı ama bunu öğrenmek için alt kata inip buraya veda etmem gerekiyordu.

Pencereme yaklaşıp elma ağacımı öptüm ve alt katta indim.Papatya,dayım,yengem ve adlarını sormayı unuttuğum takım elbiseli adamlar beni bekliyorlardı,beklettiğim için özürdileyip daha önce hiç görmediğim kadar lüks olan siyah arabaya bindim.Araba o kadar uzundu ki buraya benden 30 tane sığdırabilirdik.Dayımların arabaya binmesiyle araba çalıştı ve küçük tahta evimizden tamamen uzaklaştık.
Görüşürüz 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 yaşındaki Oya ve anıları.
Dayım önkoltuğun aynasından bize baktı ve tepkisizce "Pekâlâ kızlar iki buçuk saat sonra havalimanına varmış olucaz oradanda uçakla İstanbul'a varacağız ve yolculuğumuz bitmiş olucak."dedi.Uçak kelimesi kafamda yankılanmaya başladı.Bir kaç gün önce annemin ve babamın ölümüne sebep olmuş olan araçta uçaktı ya aynı şey yine olursa,ya Papatya'ya veya bana birşey olursa?Papatya başını bana doğru çevirdi ikimizde aynı korkmuş ifadeye bürünmüştük.Dayım bizim yüz ifademizi görünce bize söylediği şeyin anne ve babasını uçak kazasında kaybeden kızlar için ne kadar korkutucu olduğunu anlamışcasına saçma bir yúz ifadesiyle başını iki yana salladı."Hayır kızlar korkmayın uçaklar düşmezler yani düşerler ama her zaman değil araba kazaları uçak kazalarından daha fazladır o yüzden lütfen korkmayın yani araba ile kaza yapıcaz diyede düşünmeyin of neler diyorum ben Sarp uçağı iptal edip yol arabası kiralayalım!"dayımın tepkisiyle daha çok gerilip onun ifâdesini taklit edercesine hareketler yaparak "Yok sorun olmaz cidden." gibisinden bir şeyler söyledim, daha onlarla yaşamaya başlamamıştık bile ve şimdiden onlara yük oluyorduk ve ben buna izin veremezdim.Dayımı uçağa binmeye iknâ etme çabandan,yengemin arabada giderken yaptığı 1000dolarlık alışverişten,Papatya'nın ve benim titreyen ellerimizden sonra soluğu özel bir uçağın içinde aldım.Uçağımız daha kalkmamıştı ve ben asla kalkmaması için içimden dua ediyordum.Tanrım lütfen kalkmasın benzin bitsin ,uçağı kullanan kişi hasta olsun...yok hasta olmasın trafiğe takılıp gelemesin lütfen lütfen lütfen!
Dualarım malesef ki kabul olmadı ve uçak sarsıntılar eşliğinde havaya kalktı.Papatya ile korkudan birbirimize o kadar sıkı sarsılmıştık ki Papatya'nın kemikleri bana batmaya başlamıştı.Düşüyormuyduk yoksa kalkıyormuyduk anlayamıyordum gözlerimi o kadar sıkı kapatmıştık ki sesler ve sarsıntılar olmasa rüya görüyormuşum gibi hissederdim.Sarp abinin yanımıza gelip diz çöktüğünü duydum.Nasıl bu sarsıntının içinde yürüyebiliyordu? "Kızlar korkucak bir şey yok salıncaktaymışsınız gibi düşünün yukarıdayken sarsıntılar olabilir ama güvende olursunuz şimdi gözlerinizi açıp bulutlara bakmayı deneyin bana güvenin seveceksiniz."dedi Sarp abi şevkatli bir sesle; Eğer ben yaparsam Papatya'da yapardı bu yüzden denemek zorundaydım.Gözlerimi yavaşça açıp pencereden baktım bulutlara hayal edebileceğimden çok daha yakındım sanki pamuk şekerler gök yüzünde süzülüyormuş gibi duruyordu çok güzeldi bu güne kadar gördüğüm en güzel şeydi.Bulutlara büyülenmişcesine bakıyordum Papatya'da bunları görmeliydi,kolumla Papatya'yı pencereden bakması için dürttüm ama o gözlerini açmadı hem de bütün uçak yolculuğu sırasında sadece bana sarıldı.

Uçaktan indik fakat havalimanının kapısının önüne geldiğimizde beklemedigimiz bir sahne ile karşılaştık bir sürü insan Papatya'nın ve benim yüzüme kameralar tutular Sarp abi dayımın emriyle takımının ceketini çıkarıp Papatya'nın ve benim önümüze tutu ve bizi başka bir siyah arabaya bindirdi.Nefes nefese kalmıştım az önce olanlar da neydi?Zar zor nefesimi düzenleyip dayımın arabaya binmesini bekledim.Bir kaç dakika geçmeden dayımlar arabaya bindiler dayım mahçup bir sesle bizlere döndü "Kızlar ben çok üzgünüm böyle olmaması gerekirdi yüzümüzün internette çıkmaması için hemen bir görüşme yapıcam."dedi.Yine ona zahmet olucaktık ama bu sefer karşı çıkamazdım çünkü yüzümüzün belli olup internette gezmesini istemiyordum. Bir saatlik yolumuz vardı ve ben yol boyunca dışarıyı izleyecektim.Kitaplarda her zaman İstanbul Türkiye'nin merkezi ve olanakların şehri olarak anlatılırdı,yolda gördüğüm insanların giyimlerinden ve yanından geçtiğimiz mekânlardan bunu anlamak çok kolaydı fakat bence bu gösterişin arasında İstanbul çok boş bir şehirdi , çünkü bir şehri özel yapan şey içindekilerdir.Ve eğer çocuklar gülmüyorsa ,bütün binalar aynı renk ve şekildeyse,herkes aynı tonlarda giyiniyorsa ve yeşillik bulunmuyorsa o şehir boştur ve gördüğüm kadarıyla bu şehir bomboştu.

Bir Ablanın gizli defteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin