"Jisung kapı çalıyor."
Hyunjin bir bacağı Jisung'un üzerindeyken eliyle sevgilisini göğsünden dürtüklüyordu. Uykusu çok tatlıydı ve gözlerini açmaya bile değecek bir sebep olarak görmüyordu kapının çalmasını. Jisung'dan bir tepki alamayan uzun saçlı beden üstüne attığı bacağını çekip hafifçe bedenini ittirdi.
"Kapıya bak alacaklılar gelmiş." Kapının önündeki sesler kulağına dolduğunda gözlerini açmadan kaşlarını çattı. Changbin miydi o?
Jisung itildiğini hissettiğinde göz kapaklarını aralayıp tavana baktı. Daha sonra kulaklarını kapının çalınma sesi ve Hyunjin'in söylenmeleri doldurmuştu.
"Ateşe vereceğim burayı, sabah bari huzur verin ya!" Ardından Jisung'u sertçe itikledi. Bunu beklemediğinden Jisung kendini yerde bulmuştu.
"Ananı-" diyerek başladığı küfürüne ittirenin sevgilisi olduğunu kendine hatırlatıp sessiz kaldı.
"O arkadaşına söyle," Hyunjin tek gözünü açıp konuşma yapacağı sırada yanındaki boşluğu görmesi diğer gözünü de açıp Jisung'a bakınmasına sebep oldu. "Ben mi düşürdüm?"
Jisung kalçasına koyduğu eli ve buruşturduğu suratıyla yatağın üstünden ona bakan sevgilisine göz devirdi. "Yok kendimi yere attım malım ya ben." Ardından ayaklanıp kapının kenarında duran sandalyenin üstünden tişörtünü alarak üstüne geçirdi.
"Uyanın balığa gidelim arkadaşlar bu nedir anasını satayım ya? Ne yaptıysalar artık dün gece(!)" Changbin'in alaylı sesi duyulduğunda kapıya yönelttiği adımlarını istemeye istemeye devam ettirdi Jisung.
Changbin'in yanında duran sevgilisi Minho ise dün gece lafına takıldığında kapıdaki gözlerini kaçırıp Changbin'e göz ucuyla bir bakış attı. "Herkesi kendinle bir tutma."
Jisung kapıyı açıp soğuk hava artı güneşin yüzüne vurmasıyla kaşlarını çattı. Ardından birbirine bakan iki arkadaşına çevirdi bakışlarını.
"Her sabah sizin yüzünüzü görmek isteseydim burda olmazdık di'mi?"
"Ortadaki alanda toplanıp kahvaltı yapıyoruz. Dün yemekte oluşturduğumuz gruplar şeklinde." Minho kısa ve öz konuşmasını yapıp geri çekilmeye çalıştığında Changbin aksine kolundan tutarak sevgilisiyle kendi kulübenin içine soktu.
Jisung içeri giren arkadaşlarına göz devirip kapıyı kapattı. "Girin tabii içeri müsaitiz canım sorduğunuz için sağ olun." demeyi ihmal etmemişti.
Hemen karşı tarafta kalan odanın kapısı açık olduğundan, yatağın üstünde bakışları içeri dönmüş tişörtsüz Hyunjin görüş açılarına girdi. Changbin gülerek "Bir şey mi böldük?" diye sordu.
Hyunjin ise az önce Jisung'un yaptığı gibi gözlerini devirdi. "Evet Changbin, uykumuzu böldün."
"İnanmış gibi yapıyorum bu seferlik." deyip kulübenin küçük salonunda gezdirdi gözlerini. Daha sonra sevgilisine döndü. "Bizim kaldığımız yerden daha mı büyük burası?"
"Büyükse büyük ne fark eder Binnie?"
"Merak ettim niye hemen deviriyosun gözlerini? Kahvelerinde boğulmamı istemiyor musun yoksa?"
Jisung arkadaşlarının bu hâllerine henüz alışamadığından kaşlarını çatarak sevgilisinin yanına ilerledi. Hyunjin ise istemeye istemeye de olsa yataktan kalkıp yerdeki tişörtünü geçirmişti üstüne.
"İstersen beraber yapalım kahvaltıyı." diye mırıldandı Jisung. Arkadaşlarının duymasını istemediğinden odanın kapısını itiklemişti.
Hyunjin bunu ne kadar istese de Chan'ın durumunu göz önünde bulundurarak kafasını iki yana salladı. "Dün ektik bugün de ekersek çenelerinden kurtulamayız. Hem Chan ve Felix olayına da bi el atalım diyorum." diyerek köşedeki sırt çantasına yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
guard you
Fanfictionjisung şans eseri gittiği markette çalışan kasiyere aşık olmuştu. - [minbin] #1 hyunsung #1 minbin tamamlandı.