J.L.

418 31 28
                                    

Gözlerimi yavaşça açmaya çalışıyordum.

Sonunda yarı bir şekilde açtığımda bulanık bir şekilde etrafı görmeye çalışıyordum.

Sanırım bir sandalyeye bağlanmıştım ve burası karanlık bir yerdi.

Gözlerimi kapatıp açtığımda görüşüm biraz düzelmişti.

Etrafta bir sürü kesici alet, binlerce iğnenin dik bir şekilde üstünde durduğu bir yatak...

Korkuyla etrafı incelerken birden kapı açıldı.

Hala baygın numarası yaptım.

"Hadi ama, uyandığını biliyorum. İki gündür seni izliyorum"

İki gündür baygın mıyım?

"Kaldır kafanı."

Sesi sert çıkmıştı bu yüzden kafamı kaldırdım.

Sesinden tanımamıştım ama bu jungkook'tu...

"Jungkook?"

"Naber görüşmeyeli lisa?"

"Ne diyosun jungkook? Niye burdayız!!"

"Aa hemen bağırma canım seni eğlendirmek istedim ne var yani?"

"Jungkook saçmalama çöz beni!"

"Sen doktorunla nasıl konuşuyorsun? Çok ayıp tıch tıch"

"Jungkook... ne oluyor?"

Cümlemi bitirdiğimde kocaman bir kahkaha yankılandı depoda.

"Hiçbir şey bilmemen o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam"

Şaşkın gözlerle sadece jungkook'a bakıyordum. Noluyor? Neden burdayım? Ne yapacak bana? Neyi bilmiyorum?

"Seni hemen öldürmeyeceğim lisa biliyor musun? Başka kadın olsaydı şuan kellesi denizde yüzüyordu bile. Ama sen ceza çekmelisin neden biliyor musun? Çünkü sen istemsizce aklıma geliyorsun ve seni düşünüyorum ben hiçbir kadını düşünmek istemiyorum babam gibi kadınlar yüzünden acı çekmek istemiyorum."

"Yoksa sen..."

"Evet lisa ben hergün haberlere çıkan ölü kadınların katiliyim."

"Ruh hastası"

"Bak biraz tanımaya başladın beni"

"Jungkook sen psikologsun insanları iyileştirmen gerek. Neden böyle yapıyorsun?"

"O insanların onları dinleyecek yakınları bir psikologları var. Ama benim yok lisa benim hiçbir şeyim yok. Ne arkadaşım ne ailem. Ben tek başımayım. Beni anlayacak kimse yok ve ben kendimi iyileştirecek kadar güçlü değilim."

Sağ gözünden bir yaş düşmüştü, farkettiğinde hemen arkasını dönüp yününü sildi.

"Ben...öleceğim değil mi?"

"Evet"

"Burdan asla çıkamayacağım, kimse gelmeyecek"

"Sakın zırlama"

Ağlama dedi ama ben çoktan ağlıyordum. Onlarca kadını öldüren ve polislerden kaçmayı başaran ayrıca psikolog olan bir katilin yanındaydım. Kurtuluşum yoktu.

Ama belki milyonda bir olsa bile bi şansım olabilirdi...

Az önce istemsizce aklına geldiğimi söyledi.

Yoksa benden hoşlanmaya mı başlıyor?

Eğer öyleyse belki ölmeyebilirim.

"Jungkook, sence neden?"

"Ne, neden?"

"Neden istemsizce aklına geliyorum?"

Cümlemi bitirdiğim an suratıma tokadı yemiştim. Çok sert vurmuştu.

"Sakın o küçük aklından o saçma sapan şeyleri geçirme çünkü asla olmayacak"

Ardından arkama geçip bir şeyler aldı ve önüme geçti. Elinde bir çakı vardı.

"Bunlar senin için en iyileri lisa. Unutma."

Etek olan bacaklarıma doğru eğilmişti ve bacaklarıma kesikler atmaya başladı.

bacaklarımı kurtamaya çalışıyordum. Yerimde hareket etmeye çalışıyordum ama hiçbir şey değişmiyordu.

Sonunda çizik atmayı bıraktığında bacaklarıma baktım. JK yazıyordu.

"Benden küçük bi hediye"

Deyip depodan çıkmıştı.
Ne yani hep böyle mi olacak?

Başıma gelecekleri tahmin edebiliyordum az çok, haberlerden kadınlara neler yaptığını biliyordum. Ağlamaya başlamıştım burdan kurtulmam gerekti...

1 hafta sonra

Jennie'den

1 haftadır lisa'dan haber yoktu polislere haber vermiştik arayacaklarını söylediler ama lisa 18 yaşından büyük bir birey olduğu için kayıp olarak sayılmıyordu bu yüzden aramalar uyduruk kıydırık bir şekilde yapıldı ve sonra durdu.

Biz ise hala lisa'yı arıyorduk, bakmadığımız yer kalmamıştı. Sanki yer yarıldı içine girdi...

Lisa'dan

1 haftadır bana yapmadığını bırakmamıştı nefes bile zar zor alıyordum.

Beni yere bağlayıp belli bi yükseklikten karnımın üstüne ağırlık bıraktı, iğnelerin olduğu yatağa yatırıp üstüme bir ağırlık koydu ve daha bir sürü şey...

Birden kapı açıldı,

"Ben geldiiim! Özledin mi beni?"

"Yaa ne demessin"

"Bugün sana ne yapsam acaba bir şey düşündüm ama o çok ağır olur onu sona saklıyorum. Bence ilk önce seni o sandalyeden kaldıralım."

Arkama geçip ellerimi çözmeye başladı ellerimi çözdüğünde vücudum öne doğru düştü dik duramıyordum bile.

"E sen daha işin başında bıraktın kendini olmaz ki böyle"

"Dalga mı geçiyorsun jungkook, lütfen bak yalvarırım bırak beni. Kimseye hiçbir şey demeyeceğim söz veriyorum lütfen..."

Bir kaç dakika yüzüme ve vücuduma baktı, derin nefes alıp konuşmaya başladı.

"Neden?"

"Ne?"

"Neden sana acımak istiyorum!"

Cevap vermemiş sadece küçük bir gülümseme sunmuştum.
Bu bir şans mı?

"Tamam, ama eğer herhangi birine benden bahsedersen senin önce bacaklarını sonrada kollarını seul'ün köşelerine dağıtırım. Anladın mı beni?"

"Tamam, tamam yemin ederim ağzımı bile açmıycam yeter ki çıkar"

Yanıma gelip ayaklarımı çözmeye başladı.

"1 haftaya rağmen çok güzel kokuyorsun lisa"

Hiçbir şey dememiştim ayaklarımı kurtardığım an deponun kapısına koşup açmıştım sonrada arkama bakmadan koştum.

"Kaçamazsın lisa artık hep bir adım arkanda olacağım."

Genç kız kurtulduğunu sanıyordu ama peşine büyük bir bela almıştı...



bir ruh hastasının zaafı olmak~liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin