3.

833 57 77
                                    

Miniğim: Taehyung-ah, ders bitti sen hala gelmedin. Ben artık eve gidiyorum.

Taehyung çevrimiçi

Taehyung yazıyor

Taehyung: Hayır bekle geliyorum.

Miniğim: Ama çok yorgunum 😔 ağrım da var.

Taehyung: Ben bırakacağım seni eve. Park alanına in orada bekle.

Miniğim: Tamam.

Mesajını okuduktan sonra, hızla kütüphaneden çıktım. Çıkarken, Hoseoka kitapların imzasını sonra atacağımı söylemiştim. Acelem vardı çünkü.

Bu sene sınavımız vardı ve çok çalışmam lazımdı. Doktor olmak en büyük hayalimdi ve bunun için elimden gelenin fazlasını yapmalıydım.

Hızla merdivenlerden inip kendimi okulun dışına attım. Bir taraftan çocuk gibi heyecanlanıyordum. Daha bugün tanıdığım çocuk güzelliğiyle fazlasıyla etkisi altına almıştı beni.

Ama maalesef ilk günden çok ilgilenememiştim. Elimdeki kitapları düşürmemek için sıkıca göğsüme bastırdım. Koşarak park alanına girdim.

Telefonum çaldığında, çıkarıp kimin olduğuna baktım. Okuldan çocuklardan biriydi. Bu ne istiyordu şimdi?

"Alo"

"Taehyung, müdür acilen odasına çağırıyor seni"

"Okuldan çıktığımı söyle"

"Ama daha şimdi çıktığını görmüş."

"Ne farkeder? Çıktım artık dönemem dershaneye yetişmem lazım"

Telefonu yüzüne kapatıp, koşmaya kaldığım yerden devam ettim. Uzakta küçük bedenini gördüğümde, daha hızlı koştum. Tam önüne gelene kadar koşmaya devam ettim. Beni gördüğü anda gülümsemeye başladı.

Kendimi tam önünde zar zor durdurdum. Nefes nefese yüzüne baktığımda, "neden bu kadar koştun ki? Çok yorulmuşsun bak" kafamı iki yana sallayıp "yok yorulmadım. Hadi araba biraz arkada" elimi beline koyup yürütmeye başladım.

Çantasını omzundan alıp kendi omzuma taktım. İtiraz edecek gibi olsa da, etmeden sessizce yürümeye devam etti. Bende derin nefes alıp arabaya doğru ilerledim.

Arabaya bindiğimizde, "Hadi kemerleri takalım ve uçuşa geçelim." Dedim. Daha sonra, arkadan her zaman arabada tuttuğum battaniyeyi alıp yoonginin üzerine örttüm. "İyice ört üzerine. Sıcak tutar seni" yanakları kızardığında, daha fazla utandırmayıp arabayı çalıştırdım.

"Bir yerlere gidip yemek mi yiyelim? Yoksa çok mu yorgunsun?"

Sorduğum soruya "Yorgunum" diye cevap verdi. Cevabı beni biraz üzmüştü ama, bir şey demeden tarif ettiği yöne doğru sürmeye başladım. O da bacaklarını kendine çekip, yolu izlemeye devam etti.

Sanki canı sıkkın gibiydi.

"Derste bir sıkıntı oldu?"

Ses çıkmayınca dönüp yüzüne baktım. O da bana bakıyordu. Kedi misali , yerinde küçülmüş beni izliyordu. "Sormak istediğin bir şey mi var?" Diye sordum bu seferde.

"Akşam görüntülü konuşalım ?"

Yeniden önüme bakıp arabayı gazladım. "Gece 12de arasam olur mu? Ders çalışıyorum o zamana kadar" yerinde kıpırdandığında, göz ucu ona baktım. Ağrısı vardı galiba. Yüzünü buruşturup gözlerini sıkıyordu.

"Güzelim, ilaç falan yoksa yol üstü alalım"

"Ha-yır gerek yok. Var ilacım"

Kafamı sallayıp daha da soru sormadım. Çok soru sorup boğmak istemiyordum.

''''''
Evinin önüne geldiğimizde, bahçelerine baktım. Çok hoş bir görüntüsü vardı. Ağaçlarla ve çiçeklerle dolu bir bahçeydi. Bir tane masa ve köpek kulübesi vardı.

"Köpeğiniz mi var?"

Dönüp yüzüne baktığımda, dudağını büzüp kafasını iki yana salladı. "Vardı ama öldü. Kulübesi de kaldı öyle" çok üzüldüğü her halinden belliydi.

İnmek için kapıyı açtı. Daha sonra dönüp "Getirdiğin için teşekkür ederim" Dedi. Gülümseyip "Her zaman" Dedim.

O da gülümseyip elini salladı. Bende kornaya basıp uzaklaşmaya başladım evlerinin önünden.

Bir günlük dershaneyi kırmam gerekecekti galiba. Yoongi normal olarak, bana güvenmiyordu. Tamam hoşlanıyordu ama onu kullanırım diye korkuyordu galiba. Çünkü tuvalette çok yanlış yerden girmiştim konuya.

Onun bana tamamile güvenmesi için elimden geleni yapacaktım. Bugün yapacağım da bunların ilkiydi.

Nasıldı?

Arkadaşlar, bu hikaye soft olacak. Yani kavga falan beklemeyin. Belki arada küçük kavgalar olur ama, sade ve güzel bir hikaye yazmak istiyorum. İkisi de mutlu olsun istiyorum <3

your smell | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin