Miniğim: Taehyung-ah, apar topar nereye gittin?
Miniğim: Jimin de gelmedi bugün. Sen de okula bıraktıktan sonra kayboldun.
Taehyungie çevrimiçi
Taehyungie: tam şu an okulun bahçesine girdim. Müdürün yanına uğrayıp sınıfa geleceğim.
Miniğim: Tamam o zaman.
Telefonu sıranın altına koyup dersi dinlemeye devam ettim. Yan tarafta oturan çocuklar sabahtan beri gözünü çekmeden bana bakıyorlardı. Ve bu da aşırı rahatsız hissettiriyordu.
Onlara dönüp kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım. Biri önüne dönse de, diğeri gülüp öğretmene döndü. "Hocam, öncekiler çok konuşuyor ben yan sıraya geçebilir miyim?" Diye sordu. Öğretmen ilk önce ön sıraya, daha sonra bana baktı.
"Geç bakalım."
Anında dillenmiştim. "Hocam ama Taehyung gelecekti şimdi" dedim.
"Şimdiye kadar nerede kalmış beyefendi? Ah neyse, o da öndeki sırada oturur"
Oflayarak geri yerime oturmuştum. Duvar tarafta oturduğum için aşırı rahatsız hissetmiştim kendimi. Çocuk yanıma oturduğu gibi dönüp yeniden yüzümü seyretmeye başladı.
"Ayı mı oynuyor neye bakıyorsun?"
Sorduğum soruya gülüp elini saçlarıma attı. Geri çekilmeye çalıştığım sırada, kapı açılıp Taehyung içeri girmişti. Arkasından da Jungkook.
"Çek o elini!"
Anında üzerimize doğru gelip, çocuğu tuttuğu gibi duvara yapıştırmıştı. Bir kez daha uzaklaştırıp yine duvarla bir etmişti.
"Taehyung, sen ona kızacağına sürtüğüne kız. Senin yokluğundan fayd-"
Yüzüne yediği yumrukla geriye doğru sendelemişti. Öğretmen nöbetçi öğretmenleri çağırmak için dışarı çıkmıştı. Jungkook Taehyungun kolundan tutup çekmeye çalışsa da nafileydi. Ard arda geçiriyordu yumruklarını.
"Sen.benim.meleğime.sürtük. diyemezsin! Seni.şuracıkta.öldürmüyorsam.sadece.o.korkmasın.diye! ANLADIN MI BENI?"
Son sözlerini Jungkook onu zorla da olsa kenara çekerken söylemişti. Aynı anda içeri giren öğretmenlerle herkes taehyungdan gözünü çekmişti. Ben hariç.
"Bu ne yaygara? Bu çocuğun yüzü ne halde? Sen, Kim Taehyung. Çocuklara örnek olmak yerine böyle davranışlar mı sergiliyorsun? Doğru müdürün odasına. Hemen!"
Kolundan tuttuğunda, Taehyung hızla kolunu çekmiş, "Bana karşı olan bu tutumunuzdan babamın haberi var mı? Yoksa yaptığım yanlışı babama bizzat kendim mi anlatayım?"
Söyledikleri kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Konu başka yerlere gidiyordu resmen. Diğer çocuğu da arkadaşları revire götürmüşlerdi.
"Bak,Taehyung. Normalde asla böyle şeyler yapmazsın. Sana son günlerde bir şey oldu. Doğru dürüst dershaneye gitmiyorsun, ders notların düşmüş. Ben sadece sana yar-"
Taehyung elini kaldırıp öğretmenin susmasını sağlamıştı.
"Benim ne sizin, ne de bu okulun yardımına ihtiyacım var. Aksine sizin bize ihtiyacınız var. O yüzden beni dert edinmeyi bırakın da, öğrencilerinize doğru düzgün terbiye verin"
Daha sonra, beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı sürüklemeye başladı. Şanslıyım ki, o sırada her şeyi hazırlamış elimde tutuyordum. Telefonum, çantam ve s.
Okuldan çıktığımız gibi, arabaya binip nereye gittiğimizi bilmediğim bir yere gidiyorduk.
"Babanı ve ya anneni ara. Bir kaç gün arkadaşımda kalacağım de"
Geldiğim günden beri ilk kez duyduğum soğuk buz gibi sesle, kafamı sallayıp telefondan babamı bulup tıkladım.
Uzun uğraşlar sonucu ikna etmiştim kendisini. O sırada pencereden dışarı baktığımda, Büyük villaların olduğu siteye geldiğimizi gördüm.
"Sen burada mı yaşıyorsun?"
Sorduğum soruya kafasını sallayarak cevap verdi. Ben de fazla soru sormadım. Çok az zamandır tanıdığım bu çocuğa neden bu kadar güveniyordum. Ve bu çok garip hissettiriyordu.
Evin önüne geldiğimizde, arabadan inip direkt eve geçmiştik. O mutfakta içecek Bir şeyler var mı bakmaya gitmişti. Ben de, salona geçip koltuklardan birine oturmuştum. Etrafa bakındığım sırada, bacaklarımı koltuğa rahat bir şekilde yerleştirdim.
Ben gözlerim kapalı şekilde beklerken, Taehyungun ayak seslerini duymamla gözlerimi açtım. Elinde iki tane şarap bardağı vardı. Gelip sehpanın üzerine oturup, "İçte keyfimize bakalım, küçük sürtük" dedi. Yattığım yerden doğrulup yüzüne baktım.
"Ne?"
"Bu kadar çabuk tav olacağını hiç düşünmemiştim. Kolay lokma çıktın diyorum"
Ayağa kalkıp kapıya doğru koşacakken, belimden tutup koltuğa yatırmasıyla çığlık çığlığa bağırdım.
"Yoonie-yah, uyan hadi. Yoongi"
Nefes nefese uyandığımda, Taehyungu aynı pozisyonda ama daha tedirgin surat ifadesiyle gördüğümde, ağlamaya başladım.
"Hey, sakin ol. Kabustu sadece. Al şu suyu iç kendine gelirsin"
Bana doğru uzattığı suyu es geçip, ona sarıldım. Sarılmama karşılık verdiğinde, ağlamam daha da şiddetlenmişti.
"B-ben çok korktum. Seni öyle görünce-"
"Sana zarar vermemden, ve ya yarı yolda bırakmamdan mı korktun?"
Boynuna soktuğum kafamı aşağı yukarı salladım. Anında kucağına alıp yürümeye başlamasıyla, dengemi kaybedecek gibi olmuştum.
"Öğlen oldu haberin var mı? Tam iki saattir uyuyorsun. Ben de seni bekledim yemek için"
Mutfağa girdiğimizde, burnuma gelen güzel kokularla burnumu çekip gülümsedim.
"Sümüğünü üzerime mi sildin sen?"
Söylediği şeye yüksek sesle kahkaha atmıştım. O da beni yere indirip, alnıma öpücük kondurmuştu..
"Bundan sonra senin ismin, sümüklü Yoobi"
Dengesiz bir bölüm daha.
Size gerçekten hayranım. Benim gibi bir insanın ficlerini sabırla okuyorsunuz ya. Helal size <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your smell | taegi
Teen Fictiontaehyung x yoongi yarı texting smut, argo, 18+ , mpreg yan çift: jikook