➻X

212 19 2
                                    

Her şey bir peri masalındaymış gibi başlar. Balolar ve kabarık süslü etekler olmadan, modern bir peri masalı. Okulun inek kızı okulun çapkın çocuğunun kalbini kazanmayı başarır. Tüm gözler onlara döner. Kız, kalbinin sesinden diğer sesleri duymaz hale gelir ve sonunda kanatlarıyla beraber bulutların üstünde uçtuğunu sandığı bir anda modern cadı elinde kör bir makasla kanatarak kanatlarını koparır, sonra da yere çakılışını izler.

O sabah keşke yatağımdan çıkmadan önce bana neler olacağının fragmanını gösterselerdi diye iç çekip durmuştum.

Seul'e klasik hayatımıza geri dönüşümüzün sadece üstünden üç gün geçmişti. Her şey o kadar bir sıradanlıkla ilerliyordu ki düzenli komplo senaryoları kuran zihnim bile bir şeylerin tuhaflığını sezmiş gibiydi.

Altıncı his, ya da üçüncü bir göz adına her ne deniliyorsa MinHi ile kampüste buluşup kahvelerimizi sipariş verdikten sonra bir masaya geçip oturduğumuzda içimi kemiren bir his baş göstermişti. MinHi kayak tatilinde çektiği fotoğrafları düzenleyerek sosyalmedya hesaplarına atmakla ilgileniyordu. Arada bir bana gösterip bunu mu atsam acaba diye sormayı ihmal etmiyordu.

O sırada kafenin kapısı açıldı bana ters düştüğü için direkt karşımda oturan MinHi geleni gördü ve dudaklarını gergince büktüğünde ben de üstümüze düşen gölgenin sahibine baktım. "SooMin." dedi MinHi.

Sarı saçları tepesinden bir topuz yapmış boğazlı kazağının üstüne giydiği kabanının düğmeleri açıktı. Dizlerine uzanan çizmeleri ve dar kotu ile her an bir moda şovuna çıkacak gibi hazırdı. Elini masaya koydu ve çıkan tok sesin yanında tiz bir gıcırtı da duyulduğunda anlamsızca masaya bıraktığı bilekliğe baktık. "Alın bunu Jaemin yavşağına verin. Ben de kalmıştı. Artık gerek yok." Öfkeyle karışık bir hayal kırıklığı sesine karıştığında MinHi le birbirimize manidar bakışlar atmıştık. Yine ayrılmıştı.

MinHi bilmiyor-a yattı. "Ne oldu ya? Bir otur soluklan önce. Daha üç gün geçti kayak tatilinin üstünden gayet iyiydiniz."

SooMin, sanki bunu bekliyormuş gibi sandalyeyi çekip oturduğunda iç çekti. "Daha ilk gün... Tatile gittiğimiz ilk günden beri suratıma bile doğru düzgün bakmıyordu. Aramalarıma kısa kısa mesajlar ile cevaplar vermeler falan. Resmen benden kaçtı tatil boyunca. Geldiğimiz gün beni bıraktıktan sonra ortadan kayboldu bildiğin. Dün gece aradığımda da takıldık bitti, diyerek telefonu suratıma kapattı. Numaramı da engellemiş şerefsiz." Derin bir nefes aldı. Gerçekten sinirli görünüyordu. "Ama suç bende. Kızlar onun gibi bir yavşağa güven olmaz iki günlük gönül eğlendirir seninle demişti de dinlememiştim onları. Ama haklılarmış, yeni birini bulmuş kendine."

MinHi, suratını ekşiterek anlattıklarını dinlerken, ben sadece boş boş bakıyordum. Jaemin'i bu okuldaki herkes tanırdı. Nasıl bir karakteri olduğunu bilmesine rağmen o gece SookJa ile takılırken bir anda SooMin ortaya çıkmıştı. Burada tam olarak ki suçluydu ayırt etmek zordu.

Tatilde de hep birlikte olduğumuz yemek masalarında Jaemin'in ağzını bıçak açmıyor oluşundan bir şeyleri anlamam gerekirdi. SooMin ile aynı odada kaldıkları düşünüyordum ama o gece, Jaemin'in odasına gittiğimde yalnız kaldığını görmüştüm. SooMin ise bizim bir üst katımızda başka bir odada tek başına kalıyordu.

Yine de Jaemin'e karşı içimde başlayan o öfke kıvılcımı SooMin'in son sözleriyle harmanlandı. Yeni birini bulmuş. Onun için bu kadar basitti işte her şey. Açıklaması ise takıldık bitti-ydi. En azından ufak da olsa bir an paylaştığın kişiden ayrılırken doğru düzgün açıklama yapabilirdi.

"O sik kafalı Jaemin seni hak etmiyor." dedi MinHi, Jaemin'i bildiği için nasıl açıklama yapacağını şaşırmış bir şekilde. "Hiç üzülmeye değer mi onun gibi bir şerefsiz için?"

Wake Up in the SkyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin