Bugün Jeongguk'un doğum günüydü ama çok bir önemi yoktu onun için. Sonuçta her sene aynı şeyler yaşanıyordu. Büyük annesi ona çiçekler gönderiyor anne ve babasının hediyelerini alıyordu. Çok bir değişiklik olmuyordu hayatında yeni bir yaş aldığı zaman.
Yine her yıl olduğu gibi bu sıradan günde de gelen kargolarını almak için çalan kapıyı açmaya gitti, kutularını ve çiçeklerini alıp içeri geçtiğinde Jimin uykulu uykulu havada dikilmiş ona bakıyordu.
"Bunlar da ne?" Diye sordu.
"Bunlar ailemden gelen hediyeler." diye yanıtladı Jeongguk onu.
"Ailen sana neden hediye gönderdi ki?" Diye sordu Jimin en üstteki çiçek buketinin üstüne konarken.
"Çünkü bugün benim doğum günüm."
"Gerçekten mi?! Neden daha önce söylemedin? Senin için hediye hazırlardım ama benim haberim bile yoktu..!" diyerek sitem etti Jimin ona.
"Jimin-sshi,"dedi Jeongguk gülerek "ben doğum günlerini sevmem zaten, diğer günlerden pek farkı yok."
"Ama olmalı." dedi Jimin üzgün üzgün.
"Hmm," onun başını okşadı hafifçe "neden peki?" Bu sırada odasına doğru yürümeye başladı.
"Çünkü, çünkü doğum günleri özeldir. Hayatından koskocaman bir yılı geride bırakıyorsun ve bunu başarıyorsun düşünsene. Gerçekten zor bir şeyi başardığında bunu kutlamaz mısın? Bu da öyle bir şey, hayatından bir yıl kaybetmişsin gibi düşünürsen özel olmaz ama yaşam o kadar kıymetli ki... Gukkie, hadi kutlayalım."
"Sen istiyorsan kutlarız tabii."
"Sen de istemelisin." diye kızdı Jimin. "İstersen bir dileğini yerine getiririm."
"Bunu yapabiliyor musun?"
"Hayır, şakaydı."
Jeongguk güldü, "yetenekli perim benim."
"Dalga geç-" durakladı "senin perin mi?"
"Hıhım, değil misin?"
"Öyleyim sanırım." dedi Jimin, utanmıştı.
Berabe odaya geçip hediyelere baktılar. Bu sırada Jimin bir anda ortadan kayboldu, sonra Jeongguk evin içinde onu ararken Jimin çiçek buketinin içinden kafasına sardığı bir kurdeleyle belirdi.
Doğum günü için kendi uydurduğu saçma bir şarkıyı söylerken Jeongguk onu gördüğünde neredeyse ağlayacaktı. Jimin o kadar güzel ve tatlıydı ki kalbini ağrıtıyordu Jeongguk'un.
İç çekerek izledi onu, dolu gözlerle şarkısını dinledi. Sonunda Jimin söylemeyi bitirdiğinde Jeongguk'un burnuna bir öpücük kondurup kollarının izin verdiği kadar sarıldı ona. "İyi ki doğmuşsun, bu güzel gün yaşanmamış olsaydı nasıl tanışırdım seninle?"
"Jimin-sshi, pasta yiyelim mi?" Diyerek konuyu değiştirdi Jeongguk yoksa cidden ağlayacaktı.
"Oluur hadi yiyelim." dedi Jimin de ve hemen mutfağa uçtu.
Arkasından Jeongguk da geldiğinde elinde annesinin gönderdiği küçük pasta vardı. Beraber pastaya mum dizip mumları yaktıktan sonra üflediler. Pasta yedikten sonra bahçeye bakan verandada oturup ormanı izlemeye başladılar. Jeongguk yşne telefonundan sakşn ritimli bir şarkı açmıştı.
"Doğum günlerinin bu kadar mutlu olabileceğini bilmezdim." diye mırıldandı.
"Gelecek sene de mutlu ol."dedi Jimin
"Gelecek sene yanımda olacak mısın?"
"Eğer istersen, neden olmasın?"
"İstiyorum. Lütfen yanımda ol."
"Olacağım. " Jeongguk'un omzuna oturdu "hem çok alıştım sana, fazla ayrı kalamam senden."
"Sen kaç yaşındasın?"
"Bilmem,"
"On altı var mısın?"
"Muhtemelen senden bile büyüğüm Jeongguk-sshi."dedi Jimin kıkırdayarak.
"Hadi oradan, bu kadar ufakken mi?" dedi Jeongguk o da gülüyordu.
***
MERHABAAAA NASILSINIZ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FAİRY | JİKOOK
FanficJeongguk bir gün ormanda yürürken karşılaştığı küçük peri çocuğu evine alır. Tangerine Fairy adlı mini audan uyarlamadır.