•can we please finish that breakfast now?•

750 93 29
                                    

You can tell Jesus that the bitch is back
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Hey anne Fury Amca'yı hatırlıyor musun?

Bu dediğim üzerine John içtiği çayı neredeyse tükürüyordu. Bir peçete alarak ağzını temizledi.
Bu sırada Samantha ise garipsemiş bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Fury mi? Ha, onun ismini duymayalı yıllar oluyor gibi geliyor." John'a kısa bir bakış attı. "Sen nereden hatırlıyorsun Fury'yi?" diye sordu.
John bana kaş göz yaparak bir şey söylemememi işaret ediyordu ama onu görmezden geldim. Bu bilgiye ulaşmaya gerçekten ihtiyacım vardı. Belki bu sayede aklımdaki soruların cevaplarını bulmaya yaklaşabilirdim.

"Babamla olan sohbetimiz sırasında laf arasında geçince hatırladım. Sahi, o ne iş yapıyordu?" diye cevap verdim.
Bunun üzerine Samantha yan gözle John'a bakarak konuştu.
"Neden bunu babana sormuyorsun tatlım? Eminim o ne iş yaptığı hakkında benden daha çok şey biliyordur. Ne de olsa meslektaş sayılırlar. Değil mi John?"
Samantha'nın gözlerinden John'a karşı sinirlendiğini görebiliyordum. Başımı John'a çevirerek sorgulayıcı bir biçimde ona baktım.
"Ah, evet Fury. Eski dostlarımdan biri sayılır kendisi. Görüşmeyeli çok uzun zaman oluyor. Bi ara mutlaka arayı kapatmalıyız." dedi benim ve Samantha'nın sorusunu duymamazlıktan gelerek.

"Peki bu eski meslektaş dostun ne iş yapıyordu baba?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.
John bu soruya cevap vermeyerek sessiz kaldı ve tabağındaki zeytinle oynamaya başladı. Masaya gergin bir sessizlik hüküm sürmeye başlarken konuştum.
"Beni gerçekten bir çocuk gibi görmenizden bıktım usandım artık. Sözde babamsın ama daha ne iş yaptığını bile bilmiyorum. Bunun neresi mantıklı?"
"Bunun seni korumak için olduğunu anlayamıyorsun." dedi John.
"Beni korumak mı? Bana ne iş yaptığını söylememen başkalarının bana saldırmasının önüne geçemedi ama! En azından neyle karşı karşıya olduğumu bilmek beni daha az korkutur."

Bunu dememle herkesin tekrar gerildiğini hissedebiliyordum ama umrumda değildi istediğimi almadan bu masadan kalkmayacaktım.
"Kızınız haklı Bay Hill."diyerek sessizliğini bozdu Vanessa en sonunda.
"Yapma Vanessa sen de mi?" dedi John isyan eder bir biçimde. Bense Vanessa'nın konuyla olan alakasını çözmeye çalışıyordum.
"Artık neler olduğunu öğrenebilecek kadar olgun ve öğrenmesi onun en doğal hakkı."
Vanessa'nın bu sözleri karşısında John ve Samantha aynı anda birbirlerine baktılar. Gözleriyle konuşup ne diyeceklerini planlıyorlar gibi duruyorlardı.

"Sence de zamanı geldi mi?" diye sordu Samantha en sonunda John'a.
"Gelmediyse bile bunu kendisi istedi. Şu saatten sonra artık daha fazla onu bu işten uzak tutamayacağımı anladım." dedi .
Sonunda işe yarayacak şeyler duymak üzereydim. Can kulağıyla söyleyeceklerini dinlemeye hazırladım kendimi.
"O zaman söze ne iş yaptığını anlatarak başlayabilirsin değil mi baba? Bu galericiliğin arkasında neler varmış merak ediyorum."
John son kez Vanessa ve Samantha'ya baktı. Daha sonra derin bir nefes verdi, direklerini masaya koyup ellerini birleştirdi ve en sonunda anlatmaya başladı.

"Her ne kadar annen Fury'den eski bir meslektaş olarak bahsetse de bu tam olarak doğru değil. Onlarla ortak çalışmıştık uzun hir süre evet ama aynı işi yaptığımızı söyleyemeyiz." meslektaş olmanız daha çok işime gelirdi diye düşündüm.
"Yaptığım işin tam olarak bilinen bir adı olduğunu söyleyemem çünkü yok. Ama ne yaptığımı söyleyebilirim. Bazı gizli şirketlere işlerini daha rahat halletmekleri için başka bir şirket ismi adı altında onları gizliyorum."
"Ne tür bazı şirketler?" diye sordum gözlerimi kısıp anlamaya çalışırken. John hemen bu soruma cevap vermedi.
"Bu şirketler iyi şirketler mi yoksa kötü şirketler mi baba?"
"Değişiyor." dedi John kısaca.
"Ne demek değişiyor?"
"Bak tatlım bu camiada hiç kimse yüzde yüz iyi veya yüzde yüz kötü değildir. Elbette elimden geldiğince iyi insanlarla çalışmaya özen gösteriyorum. Ama bazen bu mümkün olmayabiliyor."
"Peki ama neden herhangi biri sana bu yüzden düşman olsun ki?"
"Çünkü ben bu işte İsviçre'yim tatlım. Yani tarafsız bölgeyim. Daha doğrusu böyle olmak zorundayım. Bu sayede bu işi yapabiliyorum ve bu da bazen doğrudan olmasa dolaylı olarak beni başkalarının işlerine burnumu sokmamı gerektirebiliyor."

Wrong Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin