- 1989, Avustralya
Felix Hyunjin'in dairesinden çıkıp merdivenlerden aşağı inerken birden anlamsız bir korkuya kapıldı. Aniden yere kapaklanmamak için hemen parmaklıklara tutundu. Bu tehlikeli ziyareti ilk kez yapmıyordu, bir an durdu, tekrardan eve gitmeye hazırlanırken o anlamsız korku ve suçluluk hissi yine içini kaplayarak Felix'i üşütüyordu. Bir an önce kendi tozpembe dünyasına geri dönmek istiyodu, hemen kendini inceledi, üstünde başında yaşadığı tutkulu saatlerin izi kalmış mı diye bakması gerekiyordu. Sonrasında aklına Hyunjin'in onu avutmak için söylediği bomboş sözler geldi. Birkaç basamağı inene kadar nefesi daraldı.
Bir dakika gözlerini kapatıp öylede durdu, O sırada üst katta bir kapı kapanma sesi duydu, ani bir kararla kapıya doğru yöneldi.
Muhtemelen tam o sırada içeri girmek isteyen bir kadınla sertçe çarpıştılar. Sıkılarak "Pardon" dedi ve hemen içeri gitmek istedi. Fakat kadın kapının önünde durdup yolu kapatınca Felix öfkesini gizleyemedi ve bir aşağılama ile kadına baktı."Sonunda yakaladım işte!" diye patavatsız bir tonda Felix'e bağırdı. "Elbette, siz namuslu bir adamsınız değil mi? Sözüm ona! Bir eş, onca para ve sahip olduğunuz her şey yetmiyor, zavallı kadınların erkeklerini baştan çıkarıyorsunuz..."
"Tanrı aşkına... neyiniz var sizin... yanılıyorsunuz"
diye kekeledi Felix, tam bir aptal gibi görünüyordu, gitmek için başarısız bir girişimde bulundu, iri bedeniyle kapıyı kapatmış kadın karşılık verdi: "Hayır, hayır, yanılmıyorum... sizi tanıyorum... benim erkek arkadaşımın yanından geliyorsunuz... sonunda yakaladım sizi işte, son zamanlarda bana neden bu kadar az zaman ayırdığını anlıyorum şimdi... sizin yüzünüzden demek ki... sizi adi!...""Tanrı aşkına, böyle bağırmayın"
Ve ister istemez geriledi. Kadın ona alayla baktı, korkudan titreyen hali hoşuna gitmişti, kendinden emin, alaycı ve hoşnut bir şekilde kurbanını süzüyordu."Demek bir başkasının erkeğini çalmaya gittiklerinde böyle giyiniyorlar, yüzleri gizli, örtülü... elbette yine günün sonunda namuslu rolünü oynayacaklar ya..."
"Siz... siz benden ne istiyorsunuz?... sizi tanımıyorum, gitmem gerek...""Elbette gitmelisiniz... eşiniz beyefendinin yanına... sıcacık yuvanıza gitmeli ve üzerinizdekileri çıkarttırmak için hizmetçilerinizi çağırmalısınız... Ama bizim gibiler ne haldedir açlıktan gebermek üzere midirler, sizin gibiler söyle şeylere aldırmaz... elimizde son kalan şeyi, erkeğimizi de çalıverirler..."
Felix kendini toparladı ve elini cüzdanına götürdü eline gelen kağıt paraları çekip aldı.
"Buyurun... buyurun alın... ama artık bırakın geçeyim... bir daha asla buraya uğramam, size söz veriyorum"Kadın parayı çekip aldı "Orospu" diye mırıldandı giderken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunsetz| hyunlix
FanfictionFelix kendini Hyunjin'in metresi olarak hissetmekten alıkoyamıyordu. !Stefan Zweig'in Korku isimli kitabından esinlenilmiştir!