Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...
.
.
Eve taşınmamın üzerinden 1 hafta geçmişti. Bense bu bir hafta içinde olabildiğince çevreye gözüküp kendimi belli ettirmiştim. Komşuların beni görmesini sağlayıp sitenin kadın grubuna hakkımda bir dedikodu bile yaydırtmıştım.
Bunların hepsi olası bir durumda daha az dikkat çekmek, daha az şüphe uyandırmak içindi. Şu anda evin aslında 3 yıldır bana satılmış olduğu, benim Amerika'da ki işlerim yüzünden buraya pek uğrayamadığımı ama artık buraya yerleştiğimi biliyorlardı. Denklem basitti. Eğer onlar biliyorsa, G-Dragon'un gizli sahibi olduğu bu sitedeki 'sözde' yöneticiler ve doğal olarak G-Dragon'da biliyordu.
Sitenin içinde hakim olan beyaza zıt olan evi resmen onun olduğunu haykırıyordu. Siyah uzun ve yüksek duvarlar, her yerde varlığını belli eden kameralar ve korumalar... Bu kadar korkak mıydın Kwon Jiyong?
Geçen bir hafta, 7 gün, 168 saat boyunca Jennie olarak olağan hayatıma devam etmiştim. Yaptığım sabah yürüyüşlerimi özellikle onun evinden uzak tutmaya çalışmıştım. Dikkat çekmem gerekiyordu ama şimdi değil. Geceler boyu evini gözetlemiştim.
Tepede olan evi karanlığın içine gömülmüş gibiydi. Siteye dahildi, ancak girmek için ikinci bir güvenlik kapısından geçmeniz gerekiyordu. Gece iki saatlik aralıklarla iki araç girmişti evine. Kadınlar, kadınlar ve daha fazla kadınlar... Çapkın olduğunu anlamıştım ama kolay lokma olup olmadığı meçhuldü.
Aşk hayatı magazinlere de yansıyordu. Ünlü iş adamı Kwon Jiyong ve sallantılı aşk hayatı....
Oturduğum makyaj masasından kalkıp merdivenlere yöneldim. Kuru temizlemeye verdiğim kıyafetler gelmişti büyük ihtimalle. Bekletmeden kapıyı açtım.
"Kuru temizleme efendim. Jennie Kim değil mi?"
Karşımda duran genç kıza kafa sallayarak elindekileri aldım. "Ödemeniz zaten yap-" konuşmasına fırsat vermeden kapıyı hızla kapattım. Tamam Jennie kırılgan nazik bir kızdı ama Jane olabileceğim zamanlarda ben o kız olamazdım. Gereksiz sohbetlere tahammül edemez, katlanamazdım.
Mutfaktan aldığım bir makasla kuru temizleme ambalajını kestim. Bu gece giyeceğim kıyafetlerim gelmişti. Tezgahın üzerinde dün geceden kalmış patates kızartmalarından aldığım bir kaç tanesini ağzıma atıp merdivenlerden yukarı çıktım.
Bu oyunda en çok sevdiğim şey iki katlı olan bu evin üst katının tamamen bana ait olan bir oda olmasıydı. Üç odanın duvarlarını kırdırıp kendi odam yapmıştım. Daha doğrusu bunu Mino'dan rica etmiştim. O da beni kırmayıp bu isteğimi yerine getirmişti.
Biten makyajımın üzerine dağınık ve doğal duran bir saç resmetmiştim kafamda. At kuyruğumun yanında tutturduğum bir kaç saç tokasının ardından kıyafetlerimin altına giyecek ayakkabımı seçtim.
Bu gece, eğer her şey yolunda giderse G-Dragon planı bu gece ciddi anlamda başlayacaktı. Hem de ben hiç bir şey yapmadan onu getirtecektim ayağıma. Adım adım...
***
Saat 23.14'ü gösterirken bir hafta bile dayanmayan parfüm şişesinin altında kalan son sıvıyı hızla üzerime sıktım. Aynadan kendime baktım. Fazla narin gibi görünüyordum. Baştan aşağı kendi markamdan giyinmiştim. Devletin bu operasyonu fazla önemsediğinin en büyük kanıtlarından biri ise Amerika'da 6 sene önce kurulmuş olan bir marka başlatmaları ve ciddi anlamda resmi olarak markayı tamamen üzerime devretmeleriydi.
