Bölüm 1

685 13 0
                                    

Ben ECE POYRAZ.
Şanssız kız ismini duymaktan yorulmadım. Hep şanssızdım . Doğduğum günden beri yaşayamadığım bir hayatım , varlığını bildiğim halde hissedemediğim bir ailem , ondan hoşlandığımı bilmeyen bir adam , benden kat kat güzel olan bir ablam , beni umursamayan bir arkadaş grubum var. Evet evet kesinlikle öyle ben şanssızım.

Annem benim doğumumdan hemen sonra söylenenlere göre kendini alkole vermiş. Bu yüzden bebek mamalarıyla büyümüşüm ve bünyem zayıf kaldığı için haftalarca hastanede benimle uğraşmışlar.

Babam işinden dolayı başını kaşıyamayacak kadar yoğun. Bizimle ilgileneceği vakitleri bile odasında çalışarak geçiriyor.

Ablam ise her gece ismini dahi aklında tutamadığı erkeklerin yanında sabahlıyor.

Özel bir koleje gitmem ayrı bir durumken bedensel olarak kalabalık bir ortama sahibim. Ama ruhsal olarak yalnızdım ben. Kimseye ihtiyacım yoktu ama bilirsiniz ya yalnız olduğumda sizin gibi ağlamak için bir omuz arayan biriyim . Ama etrafımda öyle biri yok. İnsanların birçoğu babamın parası için yanımda birkaçı ise "yanındayım" demek için.

Umrumda değil !

Sonuçta senelerdir kendi başımın çaresine baktım , bundan sonra da bakabilirim.

-Ece ben çıkıyorum tatlım birşey istiyor musun ?

Diyen ablamı görünce düşüncelerimden sıyrılıp ona baktım.
Siyah mini eteği ,kırmızı gömleği , sarı uzun saçları , siyah eyliner çektiği mavi gözleri , sürdüğü bordo tonundaki rujuyla dikkat çekiyordu.
Ne isteyebilirdim ki , ya da istediklerimi getirebilir miydi ? Tabiki hayır. Eve geldiği yoktu birde durmuş birşey istiyor musun diyordu. Benimle birgün kalıp biraz zaman geçirebilir ilgi gösterebilirdi. Bunu da ben mi söyleyecektim . Bir de bana abla olacak ! En son istediğim çikolatayı bile bana bir hafta sonra hatırlayıp getirmişti.

-Hayır teşekkürler abla .

Dediğimde kapının kapanma sesini duydum , gitti. Dediğimi belki de duymamıştı . Bana soru sormak için sormuştu başka amacı yoktu.
Yine yalnızdım. Dört duvar bana uzun zamandır arkadaş olmuştu. Her gece başımı yastığa koyduğumda beni anlayacak bir sevgilim olduğunu bile düşünmeye başlamıştım . O kim mi TAVAN. 7/24 görüşür olmuştuk sıkılmadan. Sevgilimden daha yakın olduğu kesindi. Ama benim sevgilim yoktu ki. Hiç olmamıştı peki neden ?

Ne saçmalıyorsun sen ECE !

Hatırlasana en son hoşlandığın çocuğu kendi ellerinle attın kızın kollarına. Ne çabuk unuttum gerçekleri . Evet tam da öyleydi. Okuldaki hoşlandığım çocuğa açılmak için yanına gittiğimde bana kendisine kız ayarlamamı istemişti. Bende okulun en berbat en sürtük kızıyla tanıştırdım onu. Belki de ona acı çektirmek istiyordum. Ama herşey tam tersine oldu. Fazlasıyla mutlulardı . İlişkilerinin üçüncü seneleri dolmuştu. Bende onları görünce delirmemek için derslerime dönmüştüm.
Doktor olacaktım. Sonra onlar hastalanıp bana geleceklerdi. Bende hipokrat yemini ettiğimden dolayı onları iyileştirecektim sonra benim ne kadar masum ve iyiliksever olduğumu düşünüp benden özür dileyecekti. Kızdan ayrılıp bana gelecekti , evlenip mutlu olacaktık. Bunlar benim hayalim.
Ama ben dersleri dinleyen , inek öğrenci olmayı başaramadım.

Hayallerimi bir kenara bırakıp saate baktım. Zaman bu kadar hızlı geçmek zorunda değildi. Özellikle de tatil gününde. Akşam olmak üzereydi .Hava kararmaya başlamış , güneşin yerini kara bulutlar sarmıştı. Telefonu elime aldım ve ekranı açtım. Gördüklerim karşısında duygularım kabardı.

17cevapsız arama

22 mesaj .

Uzun zamandır böyle bir şekilde merak edilmemiştim. Kesin olarak meraktan mı aranmıştım orası meçhul ... Mesajları okumaya başladım .

Kolejden gelen bildiri mesajları,

Beni takmayan arkadaşlarım,

Ablam...

Olarak üç bölüme ayırabildim. Aramalar ise aynıydı. Büyük ihtimalle mesajlara karşı geri dönmediğim içindi. Bir yandan mesajları okurken bir yandan da bu saatten sonra neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Evde oturmak istemiyordum.Yarın pazartesiydi , bu da başlayacak olan sınavlarımın habercisiydi. Bir an önce kafamı dağıtacak birşeyler bulmalıydım. Tek başıma dışarı çıkamazdım o yüzden önümde olan seçeneklere baktım. Üç seçenek hakkım vardı ;

Kızlarla pijama partisi ,

Alper ile bir yemek ardından alışveriş merkezi daha sonra da uzun zamandır gitmediğim sinema ,

Ablam ve sinir bozucu arkadaşları...

Pijama partisine daha bir hafta önce gitmiştim. Sadece dedikodu yaparak zaman geçirmiştik ve ben çok sıkılmıştım , bir daha gitmeyeceğim diye söylenmiştim bu yüzden bu seçeneği eleyebilirim.

Ablamın yanına da gidemem. Çünkü hep yanında erkekler oluyor birkaç kız dışında. Rahat davranamıyorum. Bana küçük muamelesi yaptıklarında sinir oluyorum ve ablam bu duruma gülüp geçiyor. Onun amacı dışarda daha fazla durmak , babama Ece istedi demek için beni çağırıyor. Tabiki de gitmeyeceğim. Bu seçeneği de eleyebilirim.

Son olarak Alper kaldı. Alper'in yanına gidebilirdim. O benden birşey beklemeden beni mutlu etmek için uğraşıyordu. Okulda çektiğim yetmiyor gibi bir de bu akşam çekecektim , bunu da göz önünde bulundurmalıydım. Aslında hic arkadaşım yok demek ona haksızlık olurdu. Sadece o vardı. Üç senedir beni seviyordu. Kolejin en gözde öğrencisiydi. Her sene okula kendini bir başarıyla duyururdu. Küçük şeylerle mutlu olabiliyordu.
Esmer olan teni , siyahın koyu tonundaki saç rengi , bal köpüğünü andıran gözleri ve yapılı vücuduyla dikkatleri üzerine çekiyordu. Herkes onun selam vermesini beklerken o benim peşimde koşuyordu.

Telefonu elime aldım ve rehberde numarayı aramaya başladım. Rehberimdeki az insan sayısıyla bulması basitti. ALPER MERİÇ. İsmini görünce durdum. Mesaj bölümünden giriş yaparak mesaj attım , uzatmaya niyetim yoktu.

-BULUŞALIM. (Gönderildi)

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin