Kısa bir telefon konuşması ardından buluşmak için sözleştik, saat tam 20:00'da caddenin köşesinde. Hazırlanmak için kısa bir süre olduğundan bir an önce yataktan kalktım. Düzleştiriciyi fişe taktım. Makyaj malzemelerimi komidinin üzerine dizdikten sonra dolabın karşısına geçtim. Ne giyeceğimi bilmeden elime geçen mavi elbisemi alarak kapağı kapattım. Bu benim en sevdiğim elbisemdi. Çok zorluklarla aldırmıştım o yüzden fazla değerliydi.
Elbiseyi giydikten sonra aynanın karşısında saçlarımı düzleştirmeye başladım. Hafif uzun ve dalgalı saçlarım kolayca şekil aldığı için bana zorluk çıkartmıyordu. Tıpkı annemin saçları gibi... Saçlarımın düz olduğunu fark edince makyajımı yapmaya başladım hafif mavi tonunda far sürerek açık renklerle ela gözlerimi açığa çıkardım. Son olarak dolabımdan beyaz babetlerimi giydim . İŞTE HAZIRIM.Ben o sizin bildiğiniz kızlardan değilim saatlerce ayna karşısında kendimle uğraşamam , uzun ve abartılı makyaj yapamam , saçlarım böyle mi olmalı diye şekilden şekile sokamam. Yani sizin bayanlara dediğiniz bir laf vardır ya ; ömrünüzün bir senesi dolabın karşısında kıyafet seçmekle geçti . Bu cümleyi kabul eden birisi değilim. Bence bir kadın doğallığıyla daha güzeldir.
...
Dışarı çıktığımda havanın serin olması tüylerimi ürpertmeye yetmişti. Rüzgarın suratıma çarpmasıyla kendime geldim. Köşeye doğru yürürken Alper'in geldiğini fark ettim. Oldukça yakışıklı gözüküyordu. Sanırım bu gece kızlarla uğraşmam gerekecekti. Tabiki onu sevmiyordum veya hoşlanmıyordum sadece yanımdaki kişileri korumak gibi bir özelliğim vardı benim bu kuralı uyguluyordum ben.
Kısa bir yürüyüşün ardından yemek yiyeceğimi restoranta girdik. Fazlasıyla hoş, sessiz ve ferah bir yerdi burası. Beyazın üstündeki pembe şekiller , pembenin tonundaki masa örtüleri , sandalye süslemek için kullanılmış beyaz tüller ortama hoş bir hava katıyordu. Burası benim en sevdiğim restoranttı. Bir zamanlar yani babamın benimle biraz daha fazla ilgilendiği dönemlerde çok gelirdik ama şu an en son ne zaman geldiğimi hatırlamayacak kadar uzun bir süre geçmişti. Yerime oturduktan sonra karşımda oturan Alper'e baktım. Sanırım ilk defa buraya gelmişti. Yine bana eskisi gibi aşkla bakıyordu. Hala mı vazgeçmemişti. Vazgeçmeye niyeti yok muydu ?
O ALPER MERİÇ'Tİ.O kadar kız peşinde koşarken neden beni istiyordu ki amacı neydi ?
Duyduğum sesle kendime geldim. Alper bana sesleniyordu. Garson masaya gelmiş ve ne yemek istediğimizi seçmemizi bekliyordu. Alper herşeyi bana bırakmış ne yersem onu yemeye karar vermişti. Her zamanki menüyü söyleyip gülümsedim. O sırada Alperle göz göze gelmem herşeyi değiştirmişti. Uzun zamandır gözlerine bakmamıştım . Bakışındaki masumluğun altında duygusuz bir tavrı vardı. Bana gülümsedi ve gelen garsona teşekkür ederek yemeğine döndü. Oldukça acıkmış olmalı...
Yemeğimizi yedikten sonra biraz dolaşmak için sözleştik . Uzun zamandır caddeleri aydınlatan dükkan ışıkları , sessiz ve sakin olarak yürüyen insanların içine girmemiştim.Restorantın kapısından adım attığımda sert esen rüzgar hemen ardından yağmuru getiriyordu. Böyle havayı severim özellikle de yağmurun altında yürümeyi. Alper çoktan koluma girmiş yağmura aldırmadan yavaş adımlarla ilerliyordu. Beni bu çocuğa çeken birşey vardı. Yokluğu huzursuz ediyordu. Yanında güvende hissediyordum ama ben bu çocuğa aşık olamam demi yok yani olamam ...
Alper'in ağzından
Tamı tamına üç sene geçti. Bu kızdan uzaklaşmak isterken daha çok yaklaştım. O kız benim düşmanım. Amacım ondan intikam almak annemin ve babamın intikamı . Onu sevdiğimi düşünüp , bana senelerdir inanacak kadar saf. Gerizekalı kız bi de benim kardeşim olacak ne huyu ne de suyu bana çekmemiş. Evet bazen gerçekleri unutuyorum .
Seneler önce babamın bir gecelik eğlencesi sonucu o kadınla yattığı , hatırlamadığı hatta o kadından bir kız kardeşim olduğunu , annemin bu yüzden bizi bırakıp gittiğini , herşeyi öğrenmem için bu okula bu kızın yanına geldiğimi , hayatına nasıl girmeye çalıştığımı unutuyorum .
Tek bir amacım var o da intikam sevmek yok , güvenmek yok , aşık olmak yok ...
Daha çok yakınlaşmalıyım ona. Canını yakmalıyım . Annem bizi bırakıp gittiğinde yaşadığım acıyı ona yaşatmalıyım. Onun hakkında birçok bilgiye sahibim ama daha fazlası olmalı . Elimde olan bilgileri bir an olsun hatırladım.
Ece'nin kendi kızı olduğunu düşünen bir baba ,
Babamdan sonra alkolik olan bir kadın ,
Her gece sokakta sabahlayan bir abla,
Şanssız ama güzel yalnız bir kız ...Bir an önce bu düşünceleri bırakıp ona dönmeliyim. Yoksa yüzümdeki intikam duygusunu hissedebilir. Her hatırladığımda acıdan dolan gözlerim , elimi sıkmaktan uyuşan yumruğum ve ona nefret ettiğimi söyleyecek dilim var. Ama bu oyun birgün bitecek.
Ona bakınca huzur buluyorum. Hala Alper'in kolundayım fakat kapının önüne geldiğimizin farkında değil. Durduğumu fark edince adımlarını yavaşlattı. Kafasını kaldırdığında eve geldiğimizi fark etmiş olmalı ki yanıma geldi.
- Bu gece için teşekkür ederim Ece. En yakın zamanda yine görüşelim . İyi geceler sevimli melek...
Diyerek yanağıma masum bir öpücük kondurdu. O kadar masum bir bakışı vardı ki o an yanaklarını sıkıp sımsıkı sarılmak istedim .
-İyi geceler Alper. Bekleme git .
Derken arkamda olduğunu hissediyordum . Eve girmemi bekliyordu. Adımlarımı hızlandırarak kapının önüne geldim. Arkamı döndüğümde hala bekliyordu. Gözü bu sefer bende değil evimizin penceresindeydi. Birini mi gördü acaba diye düşünerek cama baktım ama kimse yoktu. İçeri girdim el sallayarak kapıyı kapattım.
Yorucu bir gece olmuştu. Ayakkabılarımı çıkarıp kapının arkasına dizlerimi karnıma çekerek oturdum. Bu gece olanlar bir tesadüf değildi . Belki de ona bir şans vermeliydim . Beni hak ediyordu. Zor bir kız olduğumu yeterince görmüştü.Artık sevilmek yeter , sevmek gerek...
Şans bana sonunda gülecek ,herşey güzel olacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS
Ficção AdolescenteEce doğduğu günden itibaren şansının ona hiç gülmediği bir hayat yaşıyordu Masum ve güzeldi. Masumiyetini korumak isterken hayatının oyununa devam edecek miydi ? Bu soruyu kendine sormaktan çekinmiyordu. O da biliyordu ki birgün şans ona gülecekti...