Bölüm 8

170 7 2
                                    

Hatırlatma

Arık bana dönüp 'efendim' bakışı attı. Ona hızlıca sarıldım. Bunu beklemiyormuş gibi 5-6 saniye kendine gelemedi. Çok çekmemiş o da bana sarıldı. Sonsuza kadar böyle kala bilirdim sanırım...

Aniden arkamızdan gelen öksürük sesiyle bir birimizden ayrıldık. Öksüren dedemdi. Bana içeri geç bakışı attı. Arığa görüşürüz diyip içeri geçtim. Pencere kenarından onların konuşmalarını duyuyordum ve bu işime gelirdi.

"İdris: Arık, biliyorum babanla kavgalısın. Ama böyle giderse Aslı ile evlenmeyeceksin."
"Arık: neden efendim?!" dedi bir anda ve şaşkınlıkla.
"İdris: baban her an Aslıya birşey yapa bilir evlat. Onun iyiliği için."
"Arık: inanın bana İdris dede. Asla böyle birşey olmayacak. Buna söz veriyorum."
"İdris: sen bilirsin evlat. Ama bunu söyleyeyim. Eğer o üvey abin olacak şerefsiz(ler)  Aslıya birşey yaparsa onlardan değil, ilk senden bilirim."
"Arık: Allah'a şükür. Korkum yok bu konuda. Korktuğum tek şey gökte göremediğim Tanrım ve sevdiğim kadına birşey olmasıdır."
"İdris: hadi evlat. Geç olmadan git. Şüphelenmesinler senden."
"Arık: nasıl isterseniz İdris amca" diyip bana gizlice göz vurdu. Beni nasıl görmüştü bilmiyorum ama şaşırmıştım. Hemen odama çıktım ve yatağıma geçtim. Durmadan titreyen telefonu elime alınca birinin aradığını gördüm. Bilinmeyen numaraydı. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Aslı: buyrun kimsiniz?"
"Arık: uğruna ölecek adamım." Böke olduğunu anlamıştım. Gülümseyerek:
"Aslı: hayırdır az önce gitmedinmi?"
"Arık: özledim diyelim güzel gözlüm"
"Aslı: sen beni aynadan nasıl gördün dedemle konuşurken?"
"Arık: gizli bir sır diyelim sevdiğim."
"Aslı: ay tamam şımarma hemen. İlacını içtinmi sen hem?"
"Arık: güzelim az önce söyledin ya ilacını zamanında al diye. Neden gece alayım?"
"Aslı: sen hakikaten gerizekalısın Böke biliyorsun değilmi?"
"Arık: aşk yordu be güzelim"
"Aslı: hemen ilacını al ve uyu. Bir sinir küpü ile aile kurmak istemem" diyip telefonu kapadım. Arığın numarasını kaydedip kafamı yastığa koydum ve gözlerimi karanlığa gömdüm..

Arık'tan

Aslı az önce bir sinir küpü ile aile kurmak istememmi dedi yoksa banamı öyle geldi? Kabul ediyordu yavaş yavaş. Öyle bir dona kalmıştım ki telefonu kapattığını 1 dakika sonra fark ede bilmiştim. İlacımı içtim ve eve gidince hemen uyudum. Aslı'nın her dediğini yapmam gerekiyordu yoksa beynimin etini yerdi. Bal'ımı düşünürken uykuya dalmıştım bile. Biraz uyku iyi gelecekti.

Aslı'dan

Sabah olunca aşağı kahvaltıya indim. İçimde garip bir enerji vardı. Babaanneme ve yengelerime sofrayı kurmakta yardım ettim. Hep birlikte yemek yedik ve işte bu zaman başardığımı hissettim. 3 hafta sonra okullar başlıyordu. Ben İstanbul Üniversitesinde en yüksek puanla bilgisayar mühendisliğine kabul edilmiştim. Karaca ise sonunda hayali olan avukat olmuş ve ilk davasını kazanmıştı. Mutluluğum tasvir edilemezdi. İlk önce ailem buna karşı geldi ama sonradan kabul ettiler. Bu çok işime yarayacaktı aslında. Yazılım yazmak, oyun kurmak çok zevkliydi bana göre.

Bunları düşünürken çoktan kahvaltı yapmış, okul için alışverişe çıkmıştım. Tek değildim çünki nereye gidersem gideyim bir kişinin benle geldiğine emindim. Telefonu çıkardım ve Arığın aradım. Sesi ilk önce evdeymiş gibi gelsede telefonun arkasından gelen araba sesi ve benim önümden geçen araba herşeyi anlatıyordu.

"Aslı: Böke hadi tamam gel yanıma zaten burada olduğunu biliyorum"
"Arık: eyvah, yakalandık desene o zaman :)"  birşey demeden telefonu kapadım.

1 dakika geçmemişti ve benim kurt bakışlım gelmişti. Ona galiba yavaş yavaş aşık oluyordum. Bu bilmediğim bir histi çok garipti. Arık yanıma gelince alışveriş yaptık ve biraz gezmeye karar verdik. Yani alışveriş dediğim aslında 4-5 tane defter, 2 tane resim defteri, kalemlerden ve birkaç ansiklopedi, kitap ve romandan ibaretti. Zorla bunların parasını ödedi ve ona borçlu kaldığımı hissettim. Oda dışarıda gezmek isteyince kırmadım ve kabul ettim. Deniz kenarına gidip bir banka oturduk ve sohbete başladık

Şah ve Mat. || <Çukur>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin